Unutamadığımız ve toplumsal hafızamızda derin izler bırakan yoğunluklu zamanlarımız var.
İster gün deyin ister hafta deyin ister ay deyin adına.
Anmak ve yad etmek tarihin şahitliğinde, gönüllerin yasında ve sözlerin gölgesinde yer alırlar.
Kimi Halepçe’dir elma elma kokan ölümlerin adı kimi de Şeyh Ahmet Yasin’dir Filistin Filistin, Kudüs kokan…
Bazen zamanın harikası olan bir alim, bir üstad ve bir Said-i Nursi bazen de mustazaf coğrafyanın kendisi…
Mart, bir tarih düşürdü takvime.
Eskiden bazı ölümler ve olaylar yer alırdı halkın gönül takviminde:
Şeyh(Said)’in asıldığı yıl doğdum, (1971’deki) deprem senesinden beri tanıyorum gibi.
Şimdi ise doksanların ruhu ölmüş ve üzerimize toprak savrulmuş olsa bile ne Halepçe unutulur ne de mustazaflar…
Ezilmişlerin ve mahrumların yeryüzü coğrafyasında baharın dirilişi gibi bir dirilişle yeniden ve yeniden yeryüzüne önderler olmanın adıdır Mart ayı.
Hatırlayıp da dayanışmanın gücünü, kar altında direniş direniş boy veren Kardelen’e dönüştürmek…
Hatırlayıp da baharın muştusunu şehitlerin misk kokusunda, mazlumların avuç avuç duasında aramak…
Şubat’ın bereketini Mart’ın müjdesine eklemek…
Şeyh Zeki’nin şehadetinden beri bu davadan bereket eksik olmadı.
Hasan El-Benna’dan bu yana yeryüzü direnişlerle tanıştı.
Şeyh Ahmet Yasin’den sonra İslami direniş, Kudüs’ün adı oldu.
Üstad Said Nursi’den bu yana iman ve Kur’an hizmetleri nice gönüller kazandı.
Biz; bu yolun fedailerini, bu yolun ezilmişleri ve mahrumları olan mustazafları feda ettikçe yol genişledi, yolcular arttı.
İşin içinde meğer bereket varmış.
Meğer eskiler tarih düşerken, bu hikmetten haberdarmış.
Meğer tarih deyip geçmemek, iz düşmek gerekmiş.
Toplumsal hafıza bu yönüyle inayet-i ilahinin yardımıdır.
Günlerin ve haftaların değerini, tarihin diğer sayfalarına taşıyandır.
Toplumun yiğit öncülerini, imanın mücadeleci örneklerini nesilden nesile, gönülden gönüle, tarih tarih aktaran, şekil şekil kazıyan, motif motif nakşeden bir hafızdan bahsediyoruz.
Umuduyla sessiz çığlıkların gölgesinde atiye imza atan bir gençlik…
Kendi dünyasında onurla direnen ve yetişen bir gençlik…
Selef ve halef olarak tarihe iz düşecek bir nesil…
Her güzellik, doğalı yansıtıyor.
Mart, baharın; iftiharlar iltifatın müjdesi…
Baharı ve müjdeyi tarihe imza atmış mustazafların, isimsiz mahrumlar ve mazlumların inşa etmeye çalıştığı “geleceği” ihya etmelerine sebep kılan herkese sonsuz minnet ve rahmetle…