“Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü Allah, hiç bir kibirleneni, çok övüneni sevmez.” (LOKMAN SURESİ – 18. AYET)
Kibir, kötü bir davranış olup haram kabul edilmiştir. Büyüklenmek, kötülük işlemeye bir merdiven iyilik yapmaya ise settir. Kibir; kişinin kendisini yaratılmış olan her şeyden, ilim, güzellik ve ibadet yönünden başkasından üstün görmesidir. Kendisini kibre kaptıran kimse; en üstün, en güzel, sözlerini; en doğru ve hatasız görmeye başlar.
İnsan hiçbir zaman kendisini nefsine kaptırmamalı ve alçakgönüllü olmalıdır. Geçmiş dönemde de Peygamberlere karşı kibirlenen ve gururlanan kimseler çıkarak onların söylediklerini yalanlayıp tek doğrunun kendi atalarının göstermiş oldukları yol olduklarını söyleyerek kibrin tesiri altında kalmışlardır. İblis, büyüklük tasladığı için, firavun ve nemrut kibirlenip ilah olduklarını söyledikleri için Allah'ın rahmetinden uzaklaştırılıp cezalandırılmadılar mı? Yüce Rabbimiz bir ayeti kerimede şöyle buyurmaktadır:
Onlara, "Allah'ın indirdiğine uyun" dendiği zaman, "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu bulamamışlarsa? Kâfirlerin hali, bağırıp çağırmak dışında bir şey duymayan, yine de haykıran kişiye benzer. O kâfirler sağır, dilsiz ve kör oldukları için akıl edemezler ( Bakara 170, 171)
Kibir, diğer günahlardan da daha büyük kabul edilmektedir. Çünkü kibir, yani büyüklük ancak Allah'a mahsus iken, kulun büyüklenmesi ne kadar doğru? Hazret-i Ebu Bekir (r.a) bu konuyla ilgili şöyle buyurmaktadır:
‘Kibirden sakının. Topraktan yaratılıp, yine toprağa dönecek olan bir varlığın kibirlenmesi, bugün var, yarın yok olan bir varlığın kendini beğenmesi ne kadar anlamsızdır.'
Kibre yol aralayacak birkaç örnek verecek olursak şunları söyleyebiliriz:
1-Kendisine sorulan hiçbir soruya hayır diyememek. Her zaman kendisine soru sorulmasını isteyip başka kişiye sorulmasından rahatsız olmak,
2- Övülmekten her zaman hoşlanan ve hatalarını söyleyenlerden rahatsızlık duyup hoşnut olmayan,
3- Bulunduğu ortamı yönetmek isteyen,
4-Herkesin yanlış yolda olduğunu bir tek kendisinin doğru yolda olduğunu düşünen,
5-Öğüt ve nasihatleri kabul etmeyen kendi düşüncelerinden hiçbir zaman vazgeçmeyen,
6-Bulunduğu ortamda bilmişlik taslayıp bir şeyler anlatmaya çalışmak, büyüklenmeye sebep olan davranışlardan sadece bir kısmıdır.
Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmaktadır:
“Kalbinde zerre miktarı kibir bulunan kimse cennete giremez.” Bir adam: “Ey Allah'ın Resulü! Bir adam elbisesinin güzel ve ayakkabısının güzel olmasını sever ve arzular.” dedi. Hz Peygamber (SAV): “Allah güzeldir, güzeli sever. Kibir, hakkı reddetmek ve insanları hakir görmektir.” buyurdu.
Ayrıca; eğer kişi, güzelliğinden ve gençliğinden dolayı kibre düşüyorsa bilmeli ki, kısa bir zaman sonra gençlik ve güzellik namına hiçbir şey kalmaz. Çünkü zaman ilerlerken insan da yaşlanır. Eğer aklı ve zekâsı kişiyi kibre götürüyorsa, dönüp yaratılmış olan bu mükemmel kâinata bakıp gurur ve kibrine son vermeli, kendisine verilen bu ilmin Allah'ın kendisine bir hediyesi olduğunu bilmelidir. Âlimler kendilerinden daha aşağı tabakalarda bulunan kimseleri, zenginler ise fakirleri küçük görmemeli ve büyüklenmemelidirler. Bir hadisi şerifte Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyurmaktadır:
‘Âlimin afeti, kendini büyük görmesidir'.
Aslında bir noktada hepimizin afeti bu hastalıktadır. Toprağa döneceklerin kibirlenmesi kadar anlamsız ve beyhude bir şey olabilir mi? Rabbim bizi korusun.
Kibirlenip böbürlenen kullardan olmamak temennisiyle.. Allah'a emanet olun…