Evet, Kerkük gitti; hem de ‘ansızın' gitti. Ancak 82 ve 83'le yatıp kalkanların ‘ansızın geliş'iyle değil, onların düne kadar ateş püskürdüğü güçler tarafından ele geçirildi.
‘Kerkük'ün can, kan, emanet ve Türk olduğu'nu iddia eden Bahçeli zihniyetinin, ‘orası PKK'ye diyar edilmeyecektir' anlamındaki açıklamaları, tabanı iğfal etmek için söylenmiş sözler değilse nedir? Çünkü Kerkük İbadi güçleri ile Haşdi Şabi'nin müdahalesi ve Talabani örgütünün Barzani'ye hıyanetiyle şimdilik el değiştirdi. Kerkük veya benzer durumla ele geçirilecek diğer yerler PKK'ye terk edilecekse bunda Bahçeli ve onun danışmanlığında hareket edenlerin etkisi vardır. Kentin Barzani'den alınması onların övünç kaynağı olduğuna göre böyle değerlendirmek gerekmez mi?
Barzani'ye arka çıktığı iddia edilen israil, ABD ve Batı'dan düne kadar herhangi bir desteğin görünmüyor olması, destek meselesinin amaca varmak için manipülatörlerin oluşturmak istediği bir algının oluşmasında önayak olan yalandan başka bir şey değildi.
Peşmerge'ye israil destek sunmadığı gibi ABD yaptığı açıklamalarla bir anlamda Kerkük'ün el değiştirmesini onayladı, Almanya Peşmerge'ye verdiği eğitimi bile kesti.
Ortaya atılan iddiaların yalan olduğu anlaşıldı anlaşılmasına da ancak iş işten geçtikten sonra yalanı anlamanın da bir manası kalmıyor maalesef.
Irak işgali de benzer bir yalanın üzerine bina edilmedi mi? Suçlamaların yalan olduğu anlaşıldığı zaman manipülatörler amaçlarına ulaşmış, koca bir ülke işgal edilirken, bir milyondan fazla insan hayatını kaybetmişti. Dahası devasa bir coğrafyada nefretin ve kinin ateşi yakılmıştı artık. Irak'ta kimyasalın olduğunu söyleyen yaratığın bizzat kendisi(dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powel) 8 yıl sonra ‘yanıldık, kimyasal yoktu' açıklamasında bulunmuştu.
Dürüst siyasetin cilveli albenisi yok belki ama eninde sonunda kazanacak olanların, onunla hareket edenler olacağı muhakkaktır.
Her zaman Ümmetin maslahatını kendi etnik ve ülkesel bazda milli çıkarları üzerinde tutanlar kazanacaklardır, yanılmayacaklardır. Tarih de böylesi bir duruşu tabiki ıskalamayacaktır. Bugün içerideki kimi ırkî davrananların tazyiklerine kapılarak hareket etmek ileriki dönem için kesinlikle ülkenin yararına olmayacaktır.
Irak Kürdistanı'ndaki halkın hassasiyeti gözetilmeksizin icra edilen bir siyasetin Türkiye halkı açısından da zararlı olacağı muhakkaktır. Çünkü komşuyuz, kardeşiz, Müslümanız… Vuralım, kıralım, geçelim, diyenlere sormak lazım: Şimdi ne oldu? Toprak bütünlüğünden dem vurduğunuz yerden bir parça daha koparıldı, yeni bir düşmanlık dayanağı daha oluşturuldu. Sürecin Barzani KDP'si ile Talabani KYB'si arasında nasıl bir sonuca evrileceğini şimdilik kestirmek zor. Yeni bir çatışma ortamının oluşturulmayacağını kim nasıl garantileyebilir.
‘Vuralım geçelim' diyen Bahçeli'nin gündeminde şimdi de Barzani'nin bir sınır operasyonuyla alınması var. Bahçelinin ipiyle kuyuya inilirse şayet, bölge insanı tam bir etnik çatışmanın ortasında kendini bulabilir. Şu ana kadar yaptığı değerlendirmelerin mantıki hiçbir yanı olmadı. Dümenine kapılan hükümet de böyle devam ederse 2019'da sürpriz bir sonuçla karşılaşmaktan kendini kurtaramayacaktır.
Hülasa, Türkiye için ara ara denge unsuru olan Kürdistan Bölgesi'nin bu yönünün ortadan kaldırılması Türkiye'nin faydasına olmamıştır, olmayacaktır. Bizden söylemesi…
Allah; hain ve zalimlerin şerrinden tüm Ümmeti korusun, bizleri de!
Selam ve dua ile….