“İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden) hazır bir melek bulunmasın.”(Kaf:18)
Ayette, meleğin “Rakip” ve “Atid” diye iki sıfatı zikredilmektedir. Burada rakip; takip eden, gözetleyen ve koruyan anlamındadır. Atid ise mutattan gelir, alışılmış bir şekilde her an hazır olan ve her duruma göre tavır belirleyen demektir. İnsanın ziynet, koku, vs. değerli şeylerini sakladığı kutuya da “Atid” adı verilir.
Ayette, meleğin “Rakip” ve “Atid” diye iki sıfatı zikredilmektedir. Burada rakip; takip eden, gözetleyen ve koruyan anlamındadır. Atid ise mutattan gelir, alışılmış bir şekilde her an hazır olan ve her duruma göre tavır belirleyen demektir. İnsanın ziynet, koku, vs. değerli şeylerini sakladığı kutuya da “Atid” adı verilir.
İnsanın yanında daima Rakip vasfında-isminde bir melek vardır. Bunun asıl görevi Allah’ın “Er-Rakip” ismini insana yansıtmaktır. Rakip gerçekte muhafaza eden, arkasından gelerek onun mirasını koruyan manasındadır. İnsan, yanındaki melekle koordineli olduğunda melek onun muhafızıdır. Onun müşaviri ve sırdaşıdır. Aksi takdirde melek, hasım manasında insanın rakibidir. Öyle ya rakip hem muhafız hem de bilinen manada rakiptir.
Allah (CC) meleklerin insana secde etmesini emrederek melekleri, insanın melekeleri yapmıştır. Her insanın meleği, kendisine bir meleke; her melekesi de bir melektir. Şayet insan melekleriyle dolayısıyla melekeleriyle bağını koparırsa kendi kendisiyle çelişir. Kendi kendisiyle mücadele etmeye başlar. Bu da kendi içinde çelişkiler yaşamasına sebep olur. Kendi kendisini boyunduruk altına alır. Bu nedenle rakibin bir anlamı da boyunduruk altına almaktır.
İnsanın melekeleri-melekleri aynı istikamette yer alır. Hep aynı cihete yönelir. Onların yönü bellidir. İnsan onlarla aynı yön ve istikamette olduğunda onlar insanın muhafızı ve şahididir. Onlarla zıt yön ve istikamette olduğunda ise melek-melekeler onun rakibidir. İnsanın iç çatışma yaşamasının sebebi budur. Gerçekten insanın meleği ve melekeleri her halde onun rakipleridir. Ya muhafaza ve murakabe ya da hasım manasında rakipleridir.
Hakikatte ikisi de insana yarar. Eğer insan aynı yön ve cihette olursa meleğin desteğini arkasında görür. Eğer aynı yön ve istikamette değilse meleğin rekabetiyle karşı karşıya kalır. Burada insanın yapması gereken, meleğinin farkında olması ve ona inanmasıdır. Eğer insan, meleğine inanmazsa gerçek manada hiçbir melekeye sahip olamaz.
Allah (CC), “Her nefsin yanında muhakkak bir saik ve şahit vardır.”(Kaf: 21) buyurur. İnsan belirlenen yön ve istikamette olduğunda melek onun şahidi ve yardımcısı, farklı yön ve istikamette olduğunda ise melek onun saiki yani sevk edenidir. Melek ya sevk eder ya da şahitlik yapar. Ya arkasından dolanarak insanı sürer ya da önünden giderek insanı sürükler. Meleğin saik(sürükleyici) olması budur.
Meleğine inandığı takdirde insana ikisi de yarar. Bu insanı ya ehl-i tahkik ya da ehl-i tarik yapar. Bu ikisi de insanın tabiatına uygundur. Çünkü insan fıtrî olarak mücadelecidir. Bazen mücadele etmeden teslim olur, bazen de yorulduktan sonra ikna olup teslim olur. Ama meleğe inandıktan sonra asla şaşırmaz, en nihayet yoluna girer.
Allah (CC) ayrıca insanın yanında Atid vasfında bir melek görevlendirmiştir. Hadiste “her durum için Peygamberin Atidinin hazır olduğu” ifade edilmiştir. Yani Peygamber (SAV) hiçbir zaman tıkanıklık yaşamaz, her an onun yanında karar alacak veri ve bilgiler mevcuttu. Demek ki insan, meleğinin farkında olursa her şart ve ahvalde dağarcığında hazır ve mutat şeyler bulur. Bu da onun her daim güçlü ve mutmain olmasını sağlar.
Atid; insanın ruhunu rahatlatan, onun zihnini berraklaştıran bir özelliğe sahiptir. Eğer insan bu meleğinin farkında olursa her zaman kendisine coşku ve lezzet verecek şeyler bulur. Bu, aşkın hazinesidir. Rakip olan melek de özgürlük arayışında insana hem saik hem de rakiptir. Meleğin rekabeti de rakipliği de insana güzeldir. Yeter ki insan meleğini inkâr etmesin. Meleğine inansın ona güvensin. Meleğe imanın, insanın iç ve dış âlemi üzerinde büyük tesirleri ve fevkalade mühim yansımaları vardır.
Eğer insan bunun farkında olursa her hal insana yarar. Aksi takdirde insan kendi kendisini kaybederek tükenmişlik hissine kapılır. İnsanların tükenmişlik sendromu yaşamaları ve günah işleme özgürlüğünü talep etmeleri, bunun sonucudur. İnsan meleklerine bağlanmadığında ve onlarla irtibatlı olmadığında, bir süre sonra melekelerini kaybederek tükenmişlik sendromu yaşamaya başlar.
Müslümanların meleklerinin ve melekelerinin farkında olarak toplumun güç ve enerji kaynağı olduklarını ortaya koymaları gerekir. İnsanları arkalarından veya önlerine alarak sürüklemeleri gerekir. Meleklere hakkıyla iman, inşallah Müslümanların melekelerini harekete geçirerek inisiyatif almalarını sağlayacaktır.
Hakkın murakabesi altında hak için rekabet eden Müslümanlara selam olsun!