İslam düşmanı vahşi PKK çeteleri, Kobani’yi bahane ederek İslam ve Müslümanları hedef almaktadır. Bu vahşi çeteler, İslam adına ne varsa imha etmeye and içmişler. Burada hemen şunu belirtelim ki, bu saldırılar sadece bir kesime yönelik değildir. Tam tersine, tüm Müslümanlar hedef alınmaktadır. HÜDA PAR ve Hizbullah’ın ön plana çıkması ise, bu kesimin yoğun olarak hedef seçilmesi nedeniyledir. İslam ve Müslümanlara kendilerini siper etmeleri nedeniyledir.
Bugün samimiyet ve imtihan günüdür. İslam’a hizmeti misyon edinen tüm cemaatler, dernekler, sivil toplum kuruluşları ve kurumlar; topyekûn olarak bu saldırılar karşısında kenetlenmek durumundadırlar. İslam düşmanlarının aynı paydada birleştikleri bu gün, tüm Müslümanlar da aynı paydada buluşmak ve ortak tavır ortaya koymak mecburiyetindedirler.
Bugün Müslüman kardeşlerinin canlarına kıyam ve mallarını talan eden, her türlü mukaddesatına yönelen bu zalimlere karşı sessiz kalmak, bizlere haklarımız ile beraber onurumuzu da kaybettirecektir.
Artık sözün bittiği yerdeyiz. Hüseyinlerin yanında yer almak zorundayız. Hiçbir meşru sınırı olmayan bu zalim çetelere ve küresel güçlerin taşeronlarına karşı, Müslümanların can, mal ve namuslarını muhafaza etmek asli vazifemizdir.
Hiçbir mü’min bu sorumluluktan kaçmamalıdır. Sırf sakallı olduğu için infaz edilenler, hanımı tesettürlü olduğu için vahşice linç edilenler, yakılan camiler; bu tecavüz ve saldırganlığın vardığı boyutları açık bir şekilde gözler önüne sermektedir. İş bu aşamaya gelmişken, bu gün kardeşlerinin yanında yer almayanlar, yarın aynı musibete uğradıklarında ellerinde tutanları ve ağlayanları kalmayabilir.
Uluslararası güçlerin taşeronu PKK, Kürt halkını ateşe atmaktadır. Uluslararası güçlerin planları uğruna Kürt halkını kurban edilmektedir.
Kobani’deki Kürtleri bahane eden PKK, Kürdistan’ı ateş topuna çevirmiştir. Ve gücünün yettiği yere kadar da bu süreci götürmeye kararlı olduğunu görülmektedir.
Adına “çözüm süreci” denilene bölgeyi satma ve PKK’ye teslim etme sürecinin faturasını mazlum halk malı, canı ve namusu ile ödüyor. Hükümet, bir koyup birkaç almanın hesaplarını yaparken, şu an gelinen noktada nal topluyor. Kapalı kapılar arkasında yapılan kirli pazarlıkların ve anlaşmaların hesabını mazlum halk ödüyor. Devlet, tüm olup bitenleri misafir sanatçı edası ile seyrediyor ve hiçbir şey olmamış gibi davranıyor. Türkiye yangın yerine dönmüşken ucuz açıklamalarla olayı geçiştiriyorlar. Bu gün sorumluluk makamında olup da bütün bu vahşeti localarından seyredenler, elbette dökülen kanların sorumlularıdırlar. Yarın kıyamet gününde Allah’ın huzurunda bu ağır vebal ile yüzleşmek durumunda kalacaklardır.
Mazlumların elleri, PKK’yi şımartanlar ve hayallerinde bile göremeyecekleri bir noktaya taşıyan bu hükümetin iki yakasında olacaktır.
Fotoğrafın tamamına bakıldığı zaman, Müslümanlar için tek makul seçenek kalıyor. Müslümanların vahdet zemininde kenetlenip bu küfre ve zulme “dur” demeleri lazımdır. Müslümanlar, mallarını ve canlarını, insafsızların ve duyarsızların olmayan merhamet ve adaletine teslim edemezler.
Gün Hüseyince ayağa kalkma ve küfrün pençe ve dişlerini kırma günüdür.
İki cihanda aziz olmanın yegâne yolu da şehadet ve direnişi kuşanmaktır.
Kefenini boynuna dolayan ve ölümü şehadet kılıcı ile öldüren yiğitlere selam olsun.
Mazlumları zulüm ve vahşetle sindirmeye çalışan mürtetlere de şunu hatırlatmak istiyoruz:
Kendisi ile mü’minleri korkutmaya çalıştığınız şehadeti, mazlumlar en az beş vakit namazda Allah’tan temenni ediyorlar. Her şehidin arkasından binlerce yiğit, şehadet yemini içiyor. Şehadetin bir adım ötesi Allah’ın engin lütfu ve cennettir. Ey cehenneme odun olmaya namzet olan işbirlikçi hain çeteler, siz kendi halinize yanın. Dünyanız zillet, ahretiniz azap ve cehennemdir.
Bu vesile ile şehit olmuş olan tüm kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz.