HDP kurultayında tabanın sesine kulak verildi ve yeni yönetim ona göre dizayn edildi.
“Ama sadece Sezai Temelli değişti, hatta Pervin Buldan bile yerinde kaldı, bu nasıl yeni dizayn oluyor” diye itiraz edebilirsiniz; ama biraz bekleyin de izah edeyim.
Evet, parti tabanında partinin “Türk solu”nun kontrolüne girdiği iddiası artık yüksek sesle dile getiriliyordu ve buna en büyük örnek olarak da Sezai Temelli gösteriliyordu. Tabi bir de Türk solunun marjinal unsurlarının “Kürt oylarıyla” meclise taşınması meselesi de vardı ki, ciddi bir homurtuya neden oluyordu.
Evet, son kurultayda Pervin Buldan yerinde kaldı ve diğer eş başkan olarak Prof. Mithat Sancar seçildi.
Lafı oraya buraya çekmeyin! Tamam Mithat Sancar, Türk solu içerisinde bir kimlik ve ideolojiye sahip; ama kendisi Türk değil!
Evet, HDP’nin eş başkanlığına Türk Sezai’nin yerine Arap Mithat getirildi.
Yani mesele çözüme kavuşturuldu. Artık taban da tabanlığını bilip ona göre davransın.
Yarın kimse çıkıp da “Arap solu” diye bir tartışma başlatmasın!
YÜZÜNE KARŞI AMA İÇİNDEN
Fenerbahçe Spor Kulübü başkanı Ali Koç’un futbol maçında alınan yenilgi sonrası taraftar tepkisine karşılık bulunduğu yerden aşağıya atlaması eleştirilere konu olmuştu.
Ali Koç meselenin sanıldığı gibi olmadığını söylemiş.
Aşağı atlamasının nedeni olarak uzaktan laf atan taraftarın tepkisini yüzüne karşı söylemesi olduğunu ifade etmiş. "Ben her şeyi yüz yüze yaparım. Bir taraftarın ağır laflarını yüzüme söylemesi için indim; ama hataydı."
Tabii yüzüne karşı bir şey söylenip söylenmediğinden söz etmiyor Ali Koç.
Ali Koç isminin gücünden dolayı olmalı medya da taraftarın akıbetinden söz etmiyor.
Sanırım yenilginin etkisinden dolayı taraftar öfkelidir ve Ali Koç’u karşısında görünce sözlerini yutmak zorunda kalmıştır. Her şeyi içinden söylemeye başlamıştır.
Bir üniversite hocasının sözünü hatırladım: “Ben sevmediğim adamın yüzüne karşı onu sevmediğimi söylerim; ama içimden.”
GÜNÜN SORUSU
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gezi davasında beraat ettikten sonra darbe soruşturması kapsamında yeniden tutuklanan işadamı Osman Kavala’nın cezaevine dönmesine ilişkin kararda, ‘Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tavrının etkili olduğunu’ iddia ederek şunu sordu: “Yargıya gözdağı vermeye kalkıyor, Kimsin sen, sen kimsin?”
Evet, günün sorusu bu: “Kimsin sen?”
ÖNCE GAZETE
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan ziyareti öncesinde havalimanında gazetecilerin sorularını yanıtladı. FOX TV muhabirinin, "Libya'da birkaç tane şehit var' ifadeniz tartışıldı" ifadesi üzerine sinirlenen Erdoğan, "FOX, önce gazete olsun, medya olsun, yalan haber üretmeyi bırakın" dedi.
Bu vesileyle Erdoğan’ın geleneksel düşünen ve yargılara varan biri olduğunu herkes net olarak görmüş oldu.
Yani televizyon kanallarının bir gazetesi yoksa ya da bir gazeteden dönüşmemişlerse Cumhurbaşkanı onları kaale almıyor.
FOX da önce bir gazete olsun ya da bir gazete ile birleşsin ve öyle gelsin.
Gazete haberi dijital haber gibi öyle birkaç saniyede uçup gitmez. Nispeten hantal olan devlet yapılanmaları da o yüzden gazetelere daha kolay ayar verebiliyorlar.
Benim aklıma bunlar da geldi; ama belki de Cumhurbaşkanı o sözleriyle “önce adam olun” demek istemiştir.
SOSYALİST VİRÜS
İran’da korona virüsü kaptığı açıklanan Sağlık Bakanı Yardımcısı İraj Harirçi, sosyal medyada bir video yayınlayarak halka seslenmiş.
Sağlık Bakanı Yardımcısı İraj Harirçi, şunları söylemiş: “Koronayı yenilgiye uğratacağız. Emin olun. Bu virüs demokratik ve yoksulla zengin, devlet adamıyla sıradan vatandaş arasında ayrım yapmıyor.”
Sanki çok isabetli bir tanım olmamış gibi.
Bir defa demokraside seçeneklerle karşı karşıyasın, koronada öyle bir şey yok!
Herkese bulaşabildiği için daha çok sosyalist yönü güçlü gibi görünüyor.
Tabii çıktığı yerin Komünist Çin olduğunu da hesaba katmak lazım.