Bağımsız olma konusunda kararlı gibi görünen Türkiye uzun bir süredir Amerika’nın tehdit ve yaptırımlarına direnmeye çalışıyor. Şu konu kesinlikle bilinmeli: Amerika için müttefik yoktur, çıkarlarına hizmet eden ülke vardır. Türkiye yöneticileri sık sık tekrarlayıp durdukları, “Amerika’nın yaptıkları müttefikliğe yakışır mı? Biz dost ve müttefik değil miyiz?” sözlerinden vazgeçmeliler. Türkiye gerçekten bağımsız olmak istiyorsa, onurlu ve izzetli bir duruş sergilemek kararındaysa zillet ve ürkeklik kokan bu tür söylemlerden vazgeçmeli. Onur, izzet, bağımsızlık cesaret ister, bedel ödemeyi göze almak ister, kararlılık ister. Bunlar olmadan bağımsızlık arzusu sadece sözde kalır.
Amerika hiçbir zaman Türkiye’ye dost olmadı. Aslında hiçbir İslam ülkesine dost olmadı. Amerika’ya uşaklıkta birbirleriyle yarışan Mısır, Suudi ve diğer Körfez ülkelerine de dost değil… Amerika Müslümanlara her zaman zenginlikleri sömürülmeye müsait zayıf halklar gözüyle baktı. İslam toprakları Amerika için talan edilebilecek mekânlar oldu.
Amerika ve diğer Batılı ülkeler on yıllardır ülkemizin siyasetini, ekonomisini, askeri kapasitesini kontrol ediyorlardı ve halkın maslahatını hiç önemsemeden kendi sömürgeci emelleri doğrultusunda politika belirliyorlardı. Biz bağımsızlık hayalleri kurarken aslında bir sömürgeydik.
15 Temmuz darbe girişimi sonrası bozulan Türkiye-Amerika ilişkilerindeki düşmanca tutum S-400 konusunda Türkiye’nin kararlı ve onurlu duruşu sonrası büyük bir tırmanış göstermiş durumda. Amerika açıkça Türkiye’yi tehdit ediyor. Kendisinden izinsiz hiçbir şey yapamayacağını söylüyor. Türkiye’yi bir eyaleti gibi görüyor.
Bu aşağılayıcı, onur kırıcı, düşmanca tavır konusunda Türkiye’nin yapabileceği tek şey sonuna kadar izzetli bir karşı koyuş sergilemektir. Türkiye bu direnişinde samimi dostlar, müttefikler edinmeli. Güç birliği yapabileceği ve onu yarı yolda bırakmayacak, ortak değer ve inançlara sahip ülkeler bulmalı. Rusya gibi, Avrupa Birliği gibi çıkarlarından başka hiçbir şey düşünmeyen, düşman inanç ve kültüre sahip, tarihte İslam ümmetine karşı Haçlı istilacılarla birlikte hareket etmiş, yine birinci dünya savaşı sonrası birçok İslam ülkesini işgal etmiş, emel ve zihniyet olarak Amerika ve israil’den aşağı kalmayan ülkelerle işbirliği Türkiye’yi sadece yalnızlığa ve hayal kırıklığına götürür.
Bugün Türkiye’nin sömürgeci Amerika’ya karşı güç birliği yapabileceği en uygun ülke İran’dır. İran, komşumuzdur, Müslümandır, ortak inanç bağlarına, ortak kültürel mirasa sahibiz. İran ve Türkiye halkları asırlardır barış içinde yaşamış iki Müslüman ve kardeş halktır. Ama en önemlisi İran da bugün Türkiye gibi Amerika’nın, Batının tehdidi altındadır.
İran ve Türkiye, İslam ümmetinin bu iki güçlü evladı, işbirliği ve güç birliği yapmazlarsa tek başlarına barbarlara karşı direnemezler. Türkiye de, İran da Batı karşısındaki varlık savaşını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalır. Allah muhafaza İran ve Türkiye düşerse İslam ümmetine yönelik istila hareketine dur diyecek kimse kalmaz.
Ümmetin varlığı tehdit altındayken ve düşman kapıya dayanmışken, Müslümanların güç birliği farzı ayn konumuna yükselmişken, her şeyimizi kaybetmek üzereyken birbirimizi ötekileştirmek, birbirimize düşman muamelesi göstermek en hafif tabiriyle büyük bir gaflettir.
Söz ve davranışlarımızla Amerika ile israil’e hizmet etmek istemiyorsak kardeşlik, vahdet, uhuvvet, ittihad silahına dört elle sarılmalıyız. Düşman karşısında etkili olma kapasitesine sahip tek silah budur çünkü.