Geçen yazımızda “Türkiye-ABD anlaştı” sözünün ağırlığını kaybettiğini ve bundan sonraki süreçte ana aktörün Rusya olacağını söylemiştik. Gelinen noktada Rusya’nın aktörlüğü daha belirgin hale gelmiş bulunuyor. Özellikle ABD’nin verdiği 120 saatlik çekilme planından bir sonuç çıkmaması söz konusu pozisyonu teyit ediyor. Şimdilik konuşulan ise; “Rusya’yla yapılan anlaşmada 150 saatlik süre sonunda bir sonuca varılacak mı?” sorusudur. Eğer Soçi’de sağlanan mutabakata uygun şekilde başlayan 150 saatin sonunda çerçevesi çizilen hedeflere ulaşılırsa, sınırlı bir harekâtın üstüne konan “müzakere” hamleleriyle en azından şu an bir sonuca ulaşılmış olacak.
Bundan sonraki süreçte Rusya –Türkiye ilişkilerinde satranç hamleleri daha sıkı olacak gibi. Peki, Rusya’nın hamiliğine dünden razı olan YPG/Pkk ilişkisinde nasıl bir denklem ortaya çıkacak? Şimdiye kadar Rusya, Türkiye’yle ilişkilerinde hep tek taraflı bir politika izleyerek kendi lehine çevirmeye çalışmıştır. “Güvenli bölge” konusunda şimdilik görünen YPG’nin çekileceği pozisyonudur. Zira Soçi görüşmesinden sonra Rusya Devlet Başkanı Putin, Türkiye muhataplarına şöyle bir güvence verdi: “Biz YPG/Pkk’ya güçlü ültimatom vereceğiz. Çekilmezse siz gereğini yaparsınız”.
Bu açıklamanın akabinde Kremlin’den kamuoyuna duyurusu yapılan beyanında ise, “YPG eğer çekilmezse, Suriye sınır güvenliği ve Rus askeri çekilmek zorunda kalır. Türkiye ve Rusya anlaşması çerçevesinde, YPG Türk Ordusu tarafından ezilir” denildi. Bu sözler tüm kamuoyuna söylenirken asıl muhatabı YPG’ydi. “Benim dediğimden sakın çıkma” mesajı…
Ruslar, YPG’ye güçlü bir ültimatom vermiş bulunuyor. Eğer uyarlarsa rejim birlikleri ve Rus askeri belirlenen yerlere gelecek. Zayıf bir ihtimal de olsa, eğer uymazlarsa Barış Pınarı harekâtının ilk 9 gününde olanların bir benzeri Kuzeydoğu Suriye’nin diğer bölümlerinde de ortaya çıkacak gibi. YPG’nin bunu göze alacağını sanmıyorum. Lakin böyle bir girişim YPG için bir “harakiri” hamlesi olur.
İki hafta içinde gelinen en dikkat çeken husus ise; yedi yıllık bir ABD projesi olan “PYD-Pkk devleti” hesaplarının çökmesi oldu hiç şüphesiz. YPG/Pkk açısından “Özerklik” hayalleri suya düşmüş oldu. Aynı zamanda YPG’ye biçilen devlet rolünün çürüklüğü ve ABD karizmasının yerle bir olduğu bir sonuç doğdu.
Bütün bunlarla birlikte Rusya’nın YPG’yi tümden tasfiye edeceğini düşünmüyorum. Türkiye’ye karşı elinde bir koz olarak bulundurabilir. Zira Rusya, Türkiye’nin Suriye içerisinde etkin olmasını istememektedir. Zaten sınır koridorunun YPG’ye teslim edilmesi Rusya’nın direktifleriyle gerçekleşmişti. Rusya’nın YPG/Pkk’ye tavır takınması da ABD direktifleriyle hareket etmesi ve Suriye’deki etkinliğini ABD’ye kaptırmasından kaynaklanmıştı. Bunu gören Rusya, Türkiye’yle mutabakata varma sonucuna gitti. Rusya için ABD tehlikesi biterse Türkiye’ye karşı YPG’yi bir koz olarak elinde bulundurması kuvvetli bir ihtimaldir. Suriye’de “güvenli bölgeyle” ilgili mesafe kat edilirse bile “İdlip” sorunu iki ülkenin ilişkilerini yeniden gerebilir. Bunun farkında olan Rusya, YPG maşasını kullanarak Türkiye’yi İdlip konusunda da kendi noktasına taşımaya çalışacaktır.