Konya Sivil Toplum Kuruluşları Platformu tarafından Mardin'de düzenlenen "Sivil Toplum ve Din” konulu "14. Ufuk Turu Toplantıları" okunan sonuç bildirgesi ile sona erdi.
“İslam ve Sosyal Sorumluluk", "Ümmet ve Milliyetçilik", “İslam ve Cemaatler” ile "İslam Dünyasında Dini Akımlar" ana başlıkları altında dört oturum şeklinde gerçekleştirilen toplantıda toplam 16 adet tebliğ sunuldu.
Bir otelde düzenlenen toplantıya, Türkiye’nin 7 bölgesinin 63 şehrinden 170 ve Konya’dan 235 olmak üzere toplam 405 sivil toplum temsilcisi katıldı.
Sonuç bildirgesini okuyan Konya Sivil Toplum Kuruluşları Platformu İcra Heyeti Başkanı Muhsin Görgülügil, toplantının ana teması olan "Sivil Toplum ve Din" konusunda son derece saygın akademisyen ve sivil toplum yetkilileri tarafından sunulan tebliğler çerçevesinde, çeşitli yönleriyle ve derinlemesine tartışıldığını söyledi.
Ümmet bilincinin geliştirilmesi gerektiğine vurgu yapan Görgülügil, “Ümmet bilincinin geliştirilmesi kavmiyetçiliği ve etnik kimliğe dayalı problemleri ortadan kaldırır. Millet olarak ilahi buyruğa uyduğumuz ve din kardeşliğini ölçü olarak aldığımız durumda ırkçılığa dayalı taassup kendiliğinden kaybolacaktır. Bu özelliğimize daha fazla vurgu yapmalı, Ümmetin birliği için daha fazla çaba harcamalıyız. Öte yandan, bugün önümüzde yeni bir dönem bulunuyor. 16 Nisan Türkiye’nin ve Ümmetin önünü açtı. Türkiye’de istikrar ve güven ortamının tesisi noktasında doğusuyla, batısıyla, kuzeyiyle, güneyiyle milletin verdiği kararı önemsiyoruz. Bu anlamda, Sivil Toplum olarak, üzerimize düşen sorumluluğu mutlaka yerine getireceğiz. Yetkililerden en öncelikli taleplerimizden biri ‘Yeni ve sivil’ bir anayasa yapılmasıdır. Bunun takipçisi olmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.
15 darbe girişimine de değinen Görgülügil, şunları söyledi: “15 Temmuz’da sokağa çıkmak suretiyle iradesine ve temsilcilerine sahip çıkan milletimiz ile bu mücadelede en ön safta yerini alan kuruluşlarımız haklı taleplerinin ve sarsılmaz iradelerinin sonuna kadar arkasındadırlar. Milletimiz bu süreçte bir taraftan içinde yuvalanan hainleri temizlerken, diğer taraftan devlete ve kurumlarına damgasını vurdu. Uzun yıllardır devam edegelen baskı ve Müslümanları ikincil konuma iten uygulamalar artık tarihin tozlu sayfalarında tek tek yerini alıyorlar. FETÖ tecrübesi ve dış baskılar cemaatlerin kendi ruh ve çalışma prensiplerine bağlı kalmalarının ne kadar önemli olduğunu ortaya koydu. Bu tehdidin ve muhtemel tehlikelerin bertaraf edilmesi adına ‘Cemaat’, ‘Ümmet’, ‘Sivil Toplum’, ‘Devlet’ ve ‘Siyaset’ gibi kelime ve kavramlar yerli yerine oturtulmalıdır. Herkes kendi alanında kalmalı, hain terör örgütünün bıraktığı boşluğun birileri tarafından doldurulmasına asla izin verilmemelidir.”
STK’lar olarak her zaman doğruların yanında olduklarını dile getiren Görgülügil, Yeni Türkiye’nin şekillenmekte olduğu bugünlerde iradelerini daha da net bir biçimde ortaya koyacaklarını dile getirdi.
“Türkiye’de dini yapılanma ve cemaatlerin dışlanma, ötekileştirilme, aşağılanma dönemi artık kapanmıştır.” Görgülügil, “Bu yapılanmalar, devlet ve iktidarla ilişkilerinde ölçülü olmalı; kendi sınırları içinde kalmalı; bağımsızlıklarını zedelemeden ama diğer grup ve kesimlerle de karşı karşıya gelmeden, gereksiz kavgalara girmeden faaliyetlerini sürdürmelidir. Herhangi bir cemaate mensubiyet, liyakat ve ehliyeti reddetmeyi ve işin yürütülmesinde ayrımcılığı beraberinde getirmemelidir.” dedi.
İLKHA