Bugünlerde çok konuşulan kongreler birçok mesajı barındırıyor. MHP'de durulmayan sular ve kongreye gitmek isteyen başta Meral Akşener ve diğer muhalifler hangi derinliği anlatıyor… Bu Pazar AK Parti'de olacak ve Başbakanı belirleyecek olağanüstü kongre ise Türkiye siyaseti için yeni bir dönemin başladığını gösteriyor... Bunların yanında geçen Pazar günü gerçekleşen HÜDA PAR kongresi de Türkiye'yi derinden sarsan meselelerine yaklaşımı anlatıyordu…
Başta MHP kongresini ele alırsak; Kongre'nin daha çok konuşulacağı gözüküyor. Çünkü MHP içerisindeki çalkantılar üzerinden rant devşirmek isteyen ciddi bir kesim söz konusu. Meral Akşener'in öne çıkarılmak istenmesi ve ona destek verenlerin Türkiye hayatında hayırlı işlerle yâd edilmediği gözüküyor. Özellikle Meral Akşener'e arka çıkan cumhuriyetçi Geziciler, Paralelciler ve Doğan gurubu bir şeylerin kokusunu almış bulunuyor. Meral Akşener de bu kokuyu hissetmiş olacak ki “kendi oğlunun da gezi olaylarına katılanlarla birlikte hareket ettiğini” dillendiriyor. Bahçeli'nin bazı hesapları bozduğu; özellikle gezi olayları ve Kobani olaylarında kendi tabanını sokağa salmaması, “sokağa dökülen bizi temsil etmiyor” açıklaması bazılarını fazlasıyla kızdırmışa benziyor. Birilerinin çok arzu ettiği Kürt-Türk çatışmasını engelleyen bir takoz olarak görülüyor. Kendi ellerinde kolayca oynatabilecekleri bir Meral Akşener sevdasıyla yola çıkmış gözüküyorlar…
AK Parti'de ise kongre telaşı var… Seçilecek kişiyi temayül yoklamaları mı? Yoksa Cumhurbaşkanı mı belirleyecek? Hangi ismin seçileceği ve tabanın ona nasıl bakacağı önemli bir mesaj olacaktır. Davutoğlu'nun bıraktığı makamı doldurabilecek mi sorusu? Bu kongrede adaydan çok “birliktelik” mesajını vermeye çalışacaklardır. “Hep birlikte beraberiz” konuşmaları yer alacaktır. Türkiye'nin hem dışarıdan hem de içerden sürdürmüş olduğu terör saldırılarına karşı organize ve etkin çalışabilecek bir isim çıkacak mı? Bu konuda daha çok teşkilat yönü olan bir adayın çıkacağı tahmin ediliyor. Bu adayın Türkiye teknolojisinin alt yapısında başrol oynayan Binali Yıldırım olacağı ön görülüyor. Tabiî ki burada da Davutoğlu'nun vereceği mesajlar da önemli bir rol alacaktır. Özellikle seçilecek kişi hakkındaki konuşması ve tavırları da önemli mesajlar olarak kabul edilecektir.
Diğer taraftan geçen Pazar günü HÜDA PAR'ın Ankara'daki 2. Olağan büyük kongresiydi ki “ulusal medya” verilen hayati mesajları görmek istemedi. Görenler de “Atatürk'ün posterinin kapatılmasını” gündemlerine almışlardı. Oysa Türkiye'nin politikasında bir kangren haline gelen Kürt meselesi, yeni bir anayasa, yaşanan saldırılar, çözüm süreci, Anayasa'nın temel nitelikleri ve sosyal dokuya işaret eden meselelere bakışı hayati önem taşımaktaydı. Kürt dilinin resmi dil olması ve bu coğrafyada dindar kişilerin katledilmesi gibi meseleler bunlardan sadece bazılarıydı… Diğer partilerde çalkantılar ve başkan savaşları yapılırken HÜDA PAR'ın tek listeyle kongreye gitmesi bu hareketin bir mutabakat içerisinde olduğu ve makamların ön planda olmadığının ana göstergesiydi. Siyasetin, şahsi, ailevi veya grup çıkarları için yapılmayacağına dair en güzel dersi verdiği gözlendi. Türkçe Kürtçe, Zazaca ve Arapça olmak üzere dört ayrı dilde okunan marşlarla Türkiye'nin her katmanına aynı gözle baktığını, etnik ve mezhepsel ayrışmalara takılmadığını gösteriyordu. Netice olarak; toplumun fıtratına hitap edenler gizlenmeye çalışılırken, toplumu ayrıştıran ve gerdiren kongreler, suni bir gündemle bireylerin hayatına taşınmak isteniyor. Ancak kişi ve kişilerden müteşekkil toplum, fıtrata dönmeye meyildardır. HÜDA PAR bu çizgisiyle fıtrata dönüşü başaracak gibi…