Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ferhat Pirinççi, 24 Ağustos’ta başlayan ve halen devam eden Türkiye’nin Cerablus operasyonun amaçlarını ve nedenlerini anlattı.
Bursa Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim üyesi Doç. Dr. Ferhat Pirinççi, Suriye meselesi hakkında İLKHA’ya önemli açıklamalarda bulundu.
Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi eski danışmanı da olan Pirinççi, Türkiye’nin Cerablus müdahalesinin amacından, neden ve sonuçlarına kadar çok önceden planlanan ancak yeni uygulamaya konulan müdahalenin neden geciktiğini ve operasyonun sonunun Suriye’nin hangi kentlerine kadar uzanacağını İlke Haber Ajansı’na verdiği röportajla anlattı.
Röportajın ayrıntıları…
Öncelikle Türkiye’nin Cerablus operasyonu ne anlama geliyor ve bu operasyonla neler önlenmiş olacak?
“Türkiye 2 terör örgütünden bir tanesini tercih etme noktasına gelmişti”
Türkiye’nin Cerablus operasyonu esasında geç kalınmış bir operasyon. Çünkü Türkiye’nin yaklaşık 911 kilometrelik bir sınır var Suriye’yle ve 2011’den beri süre gelen süreçte bu 911 kilometrelik sınırın büyük kısmı 2 tane terör örgütünün eline geçti. Dolaysıyla Türkiye şöyle bir ikilemde kalmıştı. Sınırını 2 terör örgütünden bir tanesine tercih etmek, yani hangi terör örgütünü tercih edersiniz noktasına gelmişti. Bu anlamda bu ikilemi kırmak için yani 2 terör örgütüne mecbur kalmadığını göstermek için Türkiye net bir mesaj için Cerablus operasyonunu gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Güneyimizde asla bir devlet kurulmasına izin vermeyeceğiz” sözlerini dikkate alırsak Cerablus operasyonunda amaç gerçekten DAİŞ’le mücadelemi yoksa aynı zamanda PKK/PYD mi?
“Türkiye sınırını hem DAEŞ hem PYD/PKK terör örgütünden temizlemek için Cerablus’u başlattı”
Aslında her ikisi de… Çünkü değil Türkiye başka hiçbir devlet sınırında bir terör örgütünün olmasını istemez. Bu anlamda Türkiye’nin Suriye politikası tıpkı Irak’ta olduğu gibi 2 ülkenin de toprak bütünlüğünü koruması tabii Irak’ta bir Kuzey Irak gerçeği var. Ancak Suriye noktasına bakıldığında burada bir DAEŞ/PKK ikilemi veya bir DAEŞ/PYD ikilemi şeklinde sunulan ve pazarlanan bir yapıyla karşı karşıya Türkiye. Dolaysıyla evet DAEŞ Türkiye için bir terör örgütüdür, tehdittir ancak PKK’da en az DAEŞ kadar tehdittir ve tehlikeli bir terör örgütüdür. En nihayetinde bu yapılan Cerablus operasyonu ve sonraki süreçte Türkiye net bir şekilde söyledi. Sınırı sadece DAEŞ’ten değil, sınır hattını DAEŞ ve diğer terör örgütlerini de temizlenmesi şeklinde ifade etti. Dolaysıyla evet sadece DAEŞ değildir DAEŞ’in elinde ki yerlerin alınması temel esastır bunun beraberinde Fırat’ın batı kısmı olarak ifade edebileceğimiz bölgede YPG’nin de hareketinin de kısıtlanması olarak ifade edebiliriz.
Türkiye’nin ilk günden bu yana dillendirdiği “Güvenlikli Bölge” bu operasyonlarla oluşturabilir mi? Cerablus oluşturulacak muhtemel bir güvenlikli bölgenin yeni adı mıdır?
“Güvenlikli bölge sadece Cerablus değil Azez, Mare Afrin’den Tel Abyad’a kadar bir bölge olmalı”
Biliyorsunuz PKK/PYD Kürt nüfusa sahip olunan yerde bile kendinden olmayan diğer Kürtleri tasfiye etti, sürgüne gönderdi. Dolaysıyla Türkiye Cerablusların Cerablus’a gelmesiyle yeni bir sivil alan oluşturacak. Ve Türkiye’nin bahsettiği, istediği, zorladığı, uçuşa yasak bölge ve güvenli olarak ifade edeceğimiz alan kendiliğinden oluşmaya başlayacak. Evet, son zamanlarda Kızılay Cerablus’a gitti. AFAD Cerablus’a gidecek. Ancak bunu sadece Cerablus’la sınırlandırmamak lazım. Çünkü Cerablus’la başlayıp nehir boyunca aşağıya doğru inen Menbic’i içine alan El Bab’ı kapsayarak, El Bab’ın kurtarılmasından sonra Azez, Mare hattından yani Afrin’den Tel Abyad’a kadar bir alanın güvenli bölge haline getirilmesi ama bu alanın derinliği biraz tartışma konusu, YPG’nin buradan çekilip çekilmemesi. YPG’nin kendini sakladığı bir kılıf var Suriye Demokratik Güçleri (SDG) şeklinde ifade ediyor. Ama bu bir maske, kimse kimseyi kandırmasın.
Rusya Cerablus operasyonunun neresinde? Dış politikasını değiştiren Türkiye’nin yeni Suriye politikasında Rusya ile ortak hareket etmesi ve İran’ı dikkate alması PKK/PYD/DAİŞ ile mücadelede ne kadar etkin olmasını sağlar?
“Rusya’nın Suriye’deki temel amacı Esad rejiminin ayakta kalması”
Rusya ile Türkiye arasında sanki bir ittifak izlenimi veriliyor ancak ben bu izlenime katılmıyorum. Çok fazla çünkü. Rusya – Türkiye ilişkilerinde en fazla şunu söyleyebiliriz bence; ‘kriz öncesi döneme dönülmesi’. Orada temel bir gerçeklik var. Rusya’nın orada ki temel amacı Esad rejiminin ayakta kalması ve mümkünse Suriye’nin parçalanmadan ayakta kalması. Evet, Rusya açısından Türkiye kadar hayati öneme sahip değildir Suriye’nin bölünmesi veya bölünmemesi ama Rusya’da en nihayetinde Suriye’nin bölünmemesini istiyor. YPG’nin ABD ile dirsek teması ve artan ilişkileri söz konusuydu. Rusya için Türkiye sınır hattı çok hayati öneme sahip değildir. Rusya için denize doğru olan taraf önemli. Yani bugün Lazkiye – Tartus arası olan bölge daha hayati öneme sahip. Halep daha hayati önemde. Dolaysıyla Türkiye ile burada zımni iş birliği söz konusu ama stratejik ittifak diye tanımlamak çok mümkün değil.
Cerablus sonrası yeni rotanın Menbic olduğu görülüyor. Bu rotanın DAİŞ için çok önemli bir merkez olan Rakka’ya uzanmasını bekliyor musunuz?
“Türkiye şu aşamada Rakka’ya uzanmaz ancak Azez, Mare, El Bab, Membiç ve Cerablus’u alıp sınır güvenliğini sağlamak zorunda”
Açıkçası ben Türkiye’nin şu aşamada Rakka’ya uzanmasını düşünmüyorum. Menbic zaten düşmüş durumda ancak El Bab önemli bir stratejik noktada bu anlamda. Türkiye’nin El Bab’ı alacağını ve dediğim gibi Azez, Mare, El Bab, Menbic, Cerablus şeklinde ifade edeceğimiz bir dikdörtgen çizecek olursak güvenlik altına alacağını ben öngörüyorum. Ama Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna geçip Rakka’ya yönelik bir operasyonda başı çekmesini ben öngörmüyorum. Çünkü Türkiye için şu aşamada önemli olan şeyin Suriye krizinin Türkiye güvenliğine etkisini minimize etmek. Sınır hattının güvenliğini sağlamak önemli. Özellikle Türkiye için iki önemli tehdit olan PKK ve DAEŞ terör örgütlerine karşı ilk yapacağı sınır hattının güvenliğini sağlamak.
Bugüne kadar Türkiye'nin tampon bölge çabalarını dahi görmezden gelen ABD nasıl oldu da Türkiye askerinin Cerablus’a girmesine yüksek tonda ses çıkarmadı?
“ABD, YPG’yi kendi kara gücü olarak görüyor”
Burada 2 temel faktör var bunlardan birincisi ABD’nin kendi içinde ki kafa karışıklığı yani seçim dönemi o yüzden Suriye’deki gelişmeleri önemsememesi. ABD’nin kendi içinde YPG’yi bir nevi sihirli değnek olarak görmesi yani bir kara gücü olarak görmesi… Onlarla bu işi hallederiz diyor ama coğrafyayı, demografik yapıyı bilmeden yapılan operasyonlar bunlar. Yani tıpkı Irak’ta 2003’de Ahmet Çelebi gelecek bütün sorunları çözecek şeklinde bir beklenti vardı. Bu beklenti YPG sanki DAEŞ’e karşı bir antidot olarak üretildi.
“ABD’nin darbeye tepkisi, Mısır’da Mursi’nin devrilmesi esnasında gösterilen tepkinin neredeyse aynısı”
2. Faktör ise 15 Temmuz’da ABD’nin bir nevi ofsaytta kalması. Halk burada tanklara, savaş uçaklarına mermilere karşı gösterdiği direnişe karşı ABD’den gelen ilk tepki Mısır’da Mursi’nin devrilmesi esnasında gösterilen tepkinin neredeyse aynısı. Ertesi gün darbe başarısızlığı kesinleştikten sonra biraz daha destekler ifade edilmeye başlandı ama bir NATO müttefiki ülke ve yaklaşık 40 - 45 gün sonra gelen bir ziyaret söz konusu. ABD’yle Suriye krizi nedeniyle bir gerilim içindeydi. FETÖ’nün elebaşının ABD’de yaşaması, iade edilme meselesi bir de buna 15 Temmuz darbe girişimine verilen cılız sözleri eklenince, ABD’de artık daha fazla Türkiye’yi karşısına almama yönünde bir politikanın çıktığını söyleyebilirim. Ve bunun 2017 Ocak ayına kadar devam edeceğini ABD’nin bu kafa karışıklığıyla Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik operasyonlarına yüksek sesle karşı çıkamayacağını söyleyebilirim.
Türkiye’de göze çarpan bir ifade var; PKK’nin Suriye uzantısı olan PYD/YPG’ye Kürt güçleri denmesi… Siz bunu nasıl yorumluyorsunuz, bu PYD/PKK’ye meşrutiyet kazandırmaz mı?
Evet, olayı bir Kürt olgusu üzerine tanımladığınız zaman bu sefer karşıtlığını üretiyor. Mesela bir Kürt koridoru açılmasına karşıyız söylemi bu Kürt koridoru söylemi yerine PKK’nın burada yapmak istediğine dikkat çekilse daha doğru olacak. Medyada biraz daha dikkat etmek lazım bu tür söylemlere. PKK’ya destek verenlere halk tabanı söylemek bile yanlış. Kendi taban potansiyeli demek daha doğru olacak. Bununla birlikte PKK’nın işine gelecek söylemlere dikkat edip kullanmamak en doğrusu olacaktır.
İLKHA