Türkiye son dönemlerde Rusya ile ilişkilerini düzeltmenin peşinde. Numan Kurtulmuş'un, “Ruslarla ilişkilerin düzelmesini istiyorum” sözlerinin ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin'e; Başbakan Binali Yıldırım da Medvedev'e Rus milli günü dolayısıyla birer mektup gönderdi. Gönderilen mektuplarda Rusya ile bozulan ilişkileri düzeltme talebine de yer verildi.
Türkiye'nin Rus uçağını düşürmesinden sonra, iki ülkenin ilişkileri kanlı bıçaklı duruma gelmişti. Türkiye, Rus uçağını düşürmesinin sebebi olarak sınır ihlalini gösterdi ama asıl sebep bu değildi. Asıl sebep, Rusya'nın muhalifleri vurduğu hava bombardımanları ile Esed'e verdiği destekti. Türkiye, Suriye politikasını bütünü ile Esed'i devirmek üzerine kurmuşken, Rusya ise Esed'i tahtta tutmak için ona her türlü desteği veriyordu. Türkiye ve Rusya, Suriye üzerinden karşı karşıya gelmiş ve Rus uçağının düşürülmesi ile iki ülke, savaşın eşiğinden dönmüştü.
Peki, ne değişti de Türkiye, Rusya ile ilişkileri düzeltmek istiyor ve bu konuda nefsini ayaklar altına alıyor? Rusya, Esed'e destek vermekten vaz mı geçti, Suriye'de katliam yapmayı mı bıraktı? Aslına bakılırsa Rusya'nın düzeldiği, katliamları bıraktığı ve Esed'e destek vermekten vaz geçtiği yok. Daha bir iki gün önce İdlib'te sivillerin üzerine bomba yağdırdı ve yeni bir katliama imza attı. Rusya'nın değiştiği yok ama öyle görünüyor ki Türkiye'nin Suriye politikası değişiyor.
Türkiye'nin Suriye politikasının hangi yönde değişeceği ile alakalı olarak da Abdulkadir Selvi'nin, Numan Kurtulmuş ile yaptığı görüşmeden köşesine taşıdığı şu cümleler bilgi veriyor:
“Biz başından beri Suriye'nin parçalanmasına karşı çıktık, toprak bütünlüğünü savunduk. Rusya ve İran Suriye'de rejimin güçlenmesini ama sonuç itibari ile Suriye'nin bütünlüğünü savunuyor. Türkiye ile Rusya tam olarak anlaşamasa da Türkiye, Rusya ve İran'ın oluşturacağı güç birliği, Suriye'nin bölünmesi planını engelleyebilir. Bu durumda Esed ile ilgili itirazlarımızı sürdüreceğiz ama görünen o ki, Suriye'nin bölünmemesi daha önce geliyor.”
Öyle görülüyor ki Türkiye, Suriye politikasında yol ayrımında ve yeni ittifaklar peşinde. Bugüne kadar Esed'i düşürmeyi önceledi ama bugünden sonra Suriye'nin bölünmemesini önceleyecek. Bunun için gerekirse Esed'e destek verenlerle güç birliği yapacak ki Rusya ile ilişkileri düzeltme adımları bu amaçlı girişimler.
Çok ilginç gelişmeler oluyor ve yaşarsak daha neler olacak göreceğiz!
Türkiye'yi bu politika değişikliğine iten sebep ne? AB ve ABD'nin gittikçe artan ve somutlaşan Türkiye karşıtlığı birer sebep olsa da asıl sebep Suriye içinde yaşanan gelişmelerdir. ABD, Suriye meselesinde tabiri caizse Türkiye'yi sattı ve Türkiye'nin bütün itirazlarına ve sert tepkilerine rağmen PYD'yi tercih etti.
ABD başlangıçta Türkiye ile stratejik müttefik olarak ortak hareket ederken, şu anda tamamen PYD ile ortaklık kurmuş ve PYD ile ortak operasyonlar yapıyor. PYD'yi güçlendiriyor ve örgütün alan hâkimiyetini genişletiyor. Bir anlamda PYD, Suriye Kürdistanı'nda ABD eli ile devletleşme süreci yaşıyor. Bu, PKK ile savaş halinde olan Türkiye'nin güneyden vurulması demek.
Halbuki işin başında Türkiye, bütün hesaplarını ABD'ye güvenerek Esed'i devirmek üzere yapmış ve bu amaçla ABD ile ortak bazı projeler de geliştirmişti. Geldiğimiz noktada ise ABD, Suriye savaşının başından beri Esed'in yanında yer alan PYD'ye destek veriyor.
Yani anlayacağınız Esed'i devirmek üzere ABD'nin ipi ile Suriye kuyusuna inen Türkiye, düştüğü bu dipsiz kuyudan kurtulmak için Esed'e amansız destek verenlere yanaşmak ile kurtulmaya çalışıyor.
Keşke Suriye'nin ve Suriye politikasının bu hale geleceği önceden görülseydi. Irak'tan ders alınsaydı.
Suriye, bataklığa çevrilmek istenen bir yerdir, oraya düşmeyin. Düşerseniz, kurtulmak için çırpındıkça batarsanız dediğimizde bizi dinlemiş olsaydınız. Hakkımızdaki mesnetsiz şüphe ve suçlamalarınızı bir tarafa bırakıp, meseleye biraz basiretle bakarak, yaşananları ve yaşanacakları görseydiniz.
Sosyal medyada bu konu ile ilgili daha önce yaptığım uyarı ve değerlendirmelerden birini burada sizinle paylaşayım: “Suriye bölünür de bir PYD devleti kurulursa bu, AB(D) ve Rusya dışında, Türkiye ve İran'ın politikalarının da sonucu gerçekleşmiş olacak. Ve bölünen bir Suriye'de kurulacak bir PYD devleti, orta vadede önce Türkiye'yi ve sonra da İran'ı vuracak. Kısacası; ABD, Suriye'de oyunu karşıtlar üzerine kurdu. Karşıtlar da ABD'nin oyununa geldi.”
Türkiye, Suriye'ye müdahil olmasaydı, Suriye bu kadar karışmayacak mıydı? Elbette karışacaktı ama Türkiye bu günahın ortağı olmayacaktı. Ayrıca Suriye bu kadar da karışmayacaktı. Hem genel olarak hem de Türkiye açısından sonuç da bu olmayacaktı. Türkiye'nin mevcut şartlarda sonuna kadar yapması gereken; ne olursa olsun iç savaşın önünü almak veya büyümemesini sağlamaktı, bununla birlikte (inanıyorum ki Allah katında da en sevgili ameli olan) mültecilere sahip çıkmak olmalıydı.
Bizim aklın yolunu gösterdiğimiz yerlerde birileri yine nefretle “ama ya İran!” dedi ve yine diyecek. Evet, İran'a gelince, Türkiye savaşın tarafı olmadan, İran'a kardeşlik gereği uyarılarını yapacaktı, gerekirse sert tepki gösterecekti. İran gitsin hesabını Allah'a versin diyecekti ve demeliydi. Ama yine söylüyorum asla savaşa dâhil olmayacaktı.
Hâlâ birileri yine bana kızacaksa, benim de sorma hakkım var; Ee, şimdi ne oldu, Suriye ne hale geldi, sonuç ne oldu? Bizim müzâkere dediğimiz ülkelerle, Türkiye şimdi güç birliği diyor!?