Mevcut toplumsal yapımızı fert fert, yılların gelenek ve görenekleriyle kültürel olarak biz şekillendiriyoruz. Hayatın tüm sürecini, yaptıklarımıza mahkûm ettiğimizin farkında olmayabiliyoruz.
Bir nesil sonrasına iyi/kötü bir miras bırakanlardan olma bilincini kuşandığımız an, toplumsal hayatımızda birçok şey değişecektir.
Sosyolojik olarak bu gerçeği kültürel mirasa dönüştürme bilincini kuşananlar, hayatın her alanında bu sorumlulukla hareket edecekler.
İçinde bulunduğumuz dijital yüzyılın bu yöndeki kültürü, mirası ve sorumluluğu farklı birikimler ve farklı olgular içeriyor.
Bu konuda yeni nesil; yeni anlayış, yeni yaklaşım ve yeni üslup üçgeninde akıllarda ve yüreklerde iz bırakacak etkili girişimler ve atılımlarda bulunmalı.
Özellikle sosyal medyanın gençler üzerindeki kitlesel etkisi düşünüldüğünde eski ve yeni yaklaşımları ortak dayanışma potasında öğütmek, ortaya gençlere çekici, yüreklere tatminkâr bir anlayış koymak olacaktır.
Bu meyanda sosyal medya hesabı olan herkesin yüreğine karşı güven ve sadakate dayalı bir ilişkisi olmalıdır. Yansıttığı her profil, gösterdiği her tavır, yazdığı her satır boyunu aşmış bir temsiliyet ve sorumluluk bilincinin farkındalığı oluşturmalıdır.
Youtube gibi görsel etkisi fazla olan kanalların yeni nesil üzerinde daha çok etkisi inkâr edilemez. Bu alanda da kültürel bir mirası kendi potamızda öğütecek bir “Değirmen”e ihtiyaç muhakkaktı.
Nitekim bu ihtiyaç, gün yüzüne somut olarak yansıyınca sevildi ve tutuldu. Belki henüz yeni olması ilerde yaşanacak farklı proje ve programların sürpriz katkısıyla daha üretken olma yolunda kemale yol almasına biz de katkıda bulunabiliriz.
Fikirler, yorumların gölgesinde olgunluğa erişerek ışık saçacaklar. Yorum cimriliğinde bulunmak, beğeni butonuna virüs kapacakmış gibi uzak durmak, paylaşmamak; adeta başımıza silah dayanmış gibi olması ve yapılması gereken bu güzelliklerden kaçınmak, iyilikte yarışmamak olsa gerek.
İyiliği yaymak, kötülükten sakındırmak dijital asrın bu alanında ancak bu şekilde gösterilir.
Fenomen olmuş kişiler ve kanallar, o kadar absürt söz ve görüntüler paylaşıyor ki, sosyal medyada zirve beğeni ve paylaşım alırken ellerimizin armut toplaması neden?
Bizi oturduğumuz yerden iyiliğe sevk eden, öğretirken gülümseten, aile ve toplum ortamında rahatlıkla izlenilen, okunan ve güven verip kendileriyle övündüğümüz çalışmalar ve mesajlar verenleri teşvik adına beğenmemek/yaymamak ne kötü bir yaklaşımdır.
Cimriliğin elde olmasını mal ve mülkün varlığına bağlayıp verememek bir noktada anlaşılsa da bir tuş cimriliği yapmak, tuşa basıp beğenmemek/yaymamak, dijital asrın cimriliği olsa gerek.
Cebimizden çıkmayan cömertlik, tuşlarımızdan da akmıyorsa durup düşünmek elzemdir. Dijital dai iddiasından vazgeçmeye nedendir.
Sahada olma sevdasında olanlar bu bilinç ve sorumluluklar onlarca yıl sonrasına kültür bıraktıklarının, örneklik teşkil ettiklerinin farkında hareket ediyorlar.
Sosyal medya ve kanallarda bu bilinçle yeni nesil, toplumu “Değirmen” “Değirmen” öğütüp dönüştürmeye, “Müderris” gibi sorumluluk üstlenme atılımında emek harcarken cimrilik bize yakışmaz.
Beğeni butonlarının çökmesi gerekmez miydi şimdiye kadar?
Doğrusu kalplerin sahibi Yüce Allah’tır. Gönüllere etki eden/ettiren odur; ancak unutmayalım ki, parmaklarımız bizim irademiz ve niyetimizle hareket ediyor.
Gelecek nesle; oluşacak örnek kültürel dijital mirası sadece yaşlılarımız değil, gençlerimiz de üstün gayretleriyle bırakıyorlar. Biraz teşviği hak etmiyorlar mı?