Camide verdikleri Kur’an dersleri ve İslami faaliyetleri kendileri için suç olarak gösterilip günlerce yapılan işkenceler sonucunda ihdas edilerek kabul ettirilen suçlarla 15 yıldır cezaevinde tutulan M. Ali Geçer ve Mahmut Avcı’nın aileleri, 28’inci bayramlarını da sevdiklerinden ayrı yaşamanın burukluğunu yaşıyorlar.
Eşi M. Ali Geçer’in Hizbullah davasından tutuklanarak her Müslümanın yapmakla mükellef olduğu İslami hizmetlerinin kendisi için su olarak ihdas edildiğini ve yaklaşık 13 yıldır cezaevinde bulunduğunu belirten Türkan Geçer, o günden bu yana 5 çocuğuna hem analık, hem babalık yaptığını söyledi.
“Her çocuk gibi çocuklarımızın da baba sevgisine ihtiyacı vardır”
Kendilerine büyük bir zulüm yapıldığını ve çocukları ile beraber tüm ailenin eşi üzerinden büyük bir zulme maruz bırakıldığını belirten Türkan Hanım, çocuklarının en doğal hakkı olan baba sevgisinden mahrum bırakıldığını söyledi.
Geçer, “Çocuklarım babasız büyüdü. Şu anda dört aylık bebeğim var. Onu da babasız büyütmek istemiyorum. Her çocuk gibi çocuklarımızın da baba sevgisine ihtiyaçları ve hakları vardır. Buradan Cumhurbaşkanı ve Başbakana sesleniyorum. Bu zulme artık dur demeniz gerekiyor. Eşlerimizi bırakın. Asıl suçlular dışarda özgür bir şekilde gezerken, bizim eşlerimizin tek suçları Kur’an-ı Kerim dersi vermeleridir. Bu yüzden de yıllarca cezaevlerine mahkûm edildiler. Hangi hakla bu zulümler işleniyor.” dedi.
“26 bayramdır çocuklarımla eşimden ayrı bayram geçiriyoruz”
Suçsuz yere 13 senedir eşinin cezaevinde olduğunu belirten Türkan Hanım, bu Kurban Bayramıyla 26 bayramdır, çocuklarıyla beraber eşinden ayrı bayram geçirdiklerini söyledi.
Türkan Hanım, “Bayram geldiğinde bütün çocuklar sevinerek, ‘Babamız gelecek bayram alışverişine gideceğiz’ diyorlar. Ama hiçbir çocuğum bunu yaşamadı. Her bayram eşim cezaevinde oldu. Böylelikle çocuklarımla bayramımız hep onsuz geçti. 13 yıldır bu haldeyiz ve bu haksızlık halen devam ediyor. Eşimin eve geleceği gün bizlere büyük bayram olur. Yıllarca umutlu olduğumuz gibi bu bayramda umutluyuz ve inşallah yüzümüz gülecek. Sesimizi duyan olacak inşallah.” ifadelerini kullandı.
“Evlatlarımız babalarını artık evde görmek istiyor”
Yıllardır çocuklarına hem analık hem de babalık yaptığına dikkat çeken Türkan Hanım, kendilerine yüklenen bu haksız yükün artık ağır geldiğini söyledi.
Türkan Hanım sözlerini şöyle sürdürdü: “Artık eşimin özgürlüğüne kavuşmasını istiyorum. Tek suçları İslam davası olan bu insanlardan bazıları var ki 21 yıldır cezaevlerindedirler. Çocuklarımız okul okuyor. Yüzlerce kilometre her ay gidip geliyoruz. Çocuklarımız perişan oluyor ve derslerinden geri kalıyorlar. Buradan Emine Erdoğan’a sesleniyorum! Sen de bir anasın, senin de evlatların var. Evlatlarımız babalarını artık evlerinde görmek istiyor.”
“Ben babamı hiç dışarda görmedim”
Babası cezaevine girdiği yıl doğan ve şimdilerde 13 yaşında olan M. Ali Geçer’in kızı Gülcan Geçer, babasına olan özlem ve hasreti anlatırken duygulu anlar yaşadı.
Geçer, acı dolu özlemini şu sözlerle anlattı: “13 yaşındayım ben. Doğduğumdan beri babam cezaevinde ve babamı hiç dışarıda görmedim. Bayramlarda herkes babasını karşılarken, ben babamı hiç görmüyorum. Keşke bizim babamızda dışarda olsaydı. Ben babamı hiç dışarda görmedim. Herkes gibi babamla gezip dolaşamıyorum. Keşke bizim babamızda herkesin babası gibi yanımızda olsaydı.”
“Bize yapılan bu zulmü asla affetmeyeceğim”
İslami faaliyetlerinden dolayı 2001 yılında yakalanarak cezaevine konan 42 yaşındaki Mahmut Avcı’nın eşi Vahide Avcı ise, eşinin tek suçunun İslami faaliyetleri ve Camide verdiği Kur’an dersi olduğunu belirterek, eşinin 28 Şubatın hışmına uğrayarak mahkûm edildiğini ve kendilerine yapılan bu zulmü asla affetmeyeceklerini söyledi.
14 senedir eşinin sırasıyla Batman, Diyarbakır, Bitlis, Trabzon, Tokat ve son olarak Şanlıurfa Siverek T Tipi kapalı Cezaevlerine adeta sürgün edildiğini belirten Vahide Hanım, yaşanan sürgünler üzerinden ailenin de adeta cezalandırıldığını ve yıllar yılı bu ıstırabı yaşadıklarını söyledi.
“28 bayramdır eşimden ayrı bayram geçiriyoruz”
14 yıldır eşinin cezaevinde olduğunu belirten Vahide Hanım, “Yıllardır eşim bizden uzakta. Kirada oturuyoruz ve 4 çocuğumda okul okuyor. Eşimin yokluğunu en acı şekliyle yaşıyoruz. 28 bayramdır eşimden ayrı bayram geçiriyoruz. Çocuklarım babalarını hiç hatırlamıyorlar. Bütün bayramları babalarından ayrı geçiyor. Çocuklarıma hem analık hem babalık yapmak zorundayım ve bu çok ağır bir durum. Eşim cezaevine girdiğinde ikiz çocuklarım doğdu. 4 küçük çocuğu 14 senedir tek başıma baktım. En küçük çocuklarımız şimdi 14 yaşına girdiler.” dedi.
“Çocuklarımı acılarla büyüttüm”
Eşinin suçsuz yere en ağır cezayı aldığını ifade eden Avcı, “Türkiye’nin birçok ilinde kalan eşimin ziyaretlerinde kar-kış her türlü zorluğu gördük. Yıllardır çocuklarımla cezaevi yollarında aç, susuz ve uykusuz kalıyoruz. Görüş günlerinde çocuklarımı evde bıraktığımda aklım onlarda kalıyordu. Beraberimde götürdüğümde yollarda zorluklar görüyorlardı. Çocuklarımı acılarla büyüttüm. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bir anne olan Emine Erdoğan’a sesleniyorum. Bu zulme bir dur desinler. Artık dayanacak gücümüz kalmadı.” şeklinde konuştu.
“Bütün bayramlarımızı babasız geçirdik”
Babası cezaevine girdiğinde 2 yaşında olan Mahmut Avcı’nın oğlu Musa Avcı, kardeşleriyle beraber 14 yıldır babasız bir şekilde bayramlar geçirdiklerini ve yıllardır babalarının hasreti içinde olduklarını söyledi.
Musa Avcı, “Her kapı çalışında acaba babam mı diye koşuyorduk. Rabbimiz Allah’tır dedikleri için babam ve dava arkadaşları cezaevlerindedirler. Herkes gibi bizlerde babamızı evde görmek isteriz. Babamızla dolaşalım, evde oturalım ve sohbet edelim istiyoruz. Her bayram geldiğinde babamızla bayram alışverişlerine çıkmak istiyoruz. Bütün bayramlarımızı babasız geçirdik.” şeklinde konuştu. (M. Sait Çelik – İLKHA)