Bir haftadır Mardin ve Şırnak illeri ve ilçelerinde parti çalışmaları kapsamında incelemelerde bulunuyorum. Bölgenin geleceği adına ümitvar olmak için bir şeyler bulmaya çalıştım. Sevinmek ve halk adına geleceğe ümitle bakmak için bir sebep bulmaya çalıştım. Ancak acıdır hiçbir şey bulamadım. Karamsar olmak, karamsar bir tablo çizmek hiç iyi değil biliyorum. Ancak bizi bitiren, istikbalimizi elimizden alan sorunlar ve açmazları görmek, yazmak, sebep olanlar kim olursa olsun bunları teşhir etmek de boynumuzun borcudur.
Çatışma ortamının ve akan kanın durmuş olması belki de bizi teselli eden tek sebep olarak zikredilmesi gereken husustur. Bu durumun da kalıcı bir zemine oturtulmamış olması, oturtulmamasında ısrar edilmesi belki de kahreden en önemli faktördür.
Yıkılan şehirler, tahrip edilen nesiller, tarumar edilen değerler, tamamen bitmiş olan ekonomik alt yapı resimleri arasından geleceği inşa etme adına yapılanları, yapılması taahhüt edilenleri görmeye çalıştım. Ancak hiçbir şey göremedim.
Yüz yıldan beri karabasan gibi bölgenin üzerine çöken sistemin temel dinamikleri tamamen tahrip etmek adına yerli İttihat ve Terakki misyonunu icra eden PKK unsurunun kırk yıldan beridir sahaya sürülmüş olmasının, ikisinin her alanda işbirliğine gitmesinin ağır neticelerini bu gün çok net olarak görebiliyoruz. Adı çözüm olan, hakikatte ayakta kalan son dinamikleri de ortadan kaldırmaya matuf malum sürecin ve çukur siyasetinin neticesi olan travmaları bölge halkı bu gün iliklerine kadar yaşamaktadır. Bu sonuca sadece çözüm sürecinin neticesi demek de elbette ki çok nakıs bir tanımlama olacaktır. Aslında neredeyse yüz yıllık bilinçli, planlı ve sistematik bir politikanın nihai ve mukadder toplumsal trajedisi demek çok daha doğru olacaktır.
Yeni konjonktürde bölgeyi bu hale getiren sebep ve sonuçlar sözde çok iyi okundu. Teşhir edildi. Yapılan hatalar, yanlış stratejiler itiraf edildi ve bundan sonra bunların bir daha asla tekrar etmeyeceğini söyleyip durdu birileri. Bundan sonra bu toplumsal trajedilerin tedavi edilmesi süreci başlayacaktı. Şehirler, tüm alt yapıları ile yeniden inşa edilecekti. Maddi ve manevi travmaların giderilmesi, tahribatların onarılması için seferberlik ilan edilecekti. Bölgenin de tam olarak buna ihtiyacı vardı. Hem sistemin hem de PKK ve HDP'nin vesayeti bitirilecek ve yaralar sarılacaktı.
Ancak tam da bu noktada devreye giren yeni-aslında eski-akıl, bu yönde bir adım dahi atılmasına izin vermedi, izin vermiyor. Bunu niçin söylüyorum:
Bu gün bölgede cari olan hukuk, PKK-HDP'den arta kalan mirası paylaşma hukukudur. Rant ve menfaat devşirme hukukudur maalesef. Öne çıkan veya çıkarılan, bölgenin maddi ve manevi kalkınmasına öncülük, aktörlük yapacak olan şahıslar on yıllardan beri zaten bölgeyi sömüren, kendi menfaatlerini her şeyin ve her değerin üzerinde tutan, geçmişleri karanlık, toplumsal hafızada suç dosyaları kabarık kişi, aşiret veya odaklardır. Bunlar bu güne kadar halktan sadece almasını öğrenmiş, halka bu güne kadar hiçbir şey vermemiş bu özel ve tüzel kişiliklerin bu gün yeniden parlaması, parlatılması nasıl bir akıl ürünüdür anlamak mümkün değildir.
Bu gün projelerin tamamı, büyük bir suistimal ile karşı karşıyadır. Ehil insanlardan ziyade iktidar partisinin değirmenine su taşıyan ve tariflerini yaptığım insanlar ve odaklar yeni sürece çökmüş vaziyettedirler. Dolayısıyla bölgeyi kesinlikle iyi bir gelecek beklememektedir. Vaziyet doğru okunmuyor. İktidar partisinin üst aklının da bölgeyi doğru okumasına engel olunuyor ve yanıltılıyor. Bizden söylemesi…