Allah'u Teala, zamanlar içinde zamanı; mekânlar arasından bazı mekânları üstün kılarak, zaman ve mekanın bereketini, feyzini artırmıştır. Mekânlardan; Ka'beyi, Beytül Makdisi ve haram toprakları bereketli, şerefli, üstün kıldığı gibi, aylardan Recep, Şaban ve Ramazanı üstün ve bereketli kılmıştır. Üç aylardan Ramazanı, Ramazan gecelerinden de Kadir Gecesini tüm zamanlardan üstün tutarak bin aydan daha hayırlı olduğunu beyan etmiştir. Hakim olan Allah (c.c.) her şeyi hikmetle yaratmıştır. Bazı zaman ve mekanları üstün tutmasının elbetteki hikmetleri, biz aciz kullara yararları vardır. Allah (c.c.)'ın afv ve mağfiretinin yağmur şeklinde yağdığı, meleklerin biiznillah yeryüzüne indiği bu zamanları kullarına bildirerek istifade etmelerini, tevbe-istiğfar, ibadet ve itaatla geçirmelerini sağlamıştır.
Bu ayların ve içerisinde barındırdığı gecelerin kudsiyetini Allah'u Teala ve Resulü bize şöyle bildirmiştir:
“Muhakkak ki biz onu Kadir Gecesinde indirdik! Ne bildirdi ki sana kadir gecesinin ne olduğunu? Bin aydan daha hayırlıdır o kadir gecesi!”[1]
“Ey Muhammed! Sana hürmet edilen ay'ı, o aydaki savaşı sorarlar. De ki: o ayda savaşmak büyük suçtur. Allah yolundan alıkoymak, Allah'ı inkar etmek, Mescid-i Haram'a engel olmak ve halkını oradan çıkarmak Allah katında daha büyük suçtur.”[2]
Allah katında ayların sayısı on ikidir. Yeri ve semaları Allah yarattığı günden beri bu böyledir. Bu aylardan dört tanesi haram ay olup şunlardır: Allah'ın asam ayı Receptir. Bu ay tek başınadır. Kalan üç tanesi peş peşe olup şunlardır: Zilkade, Zilhicce ve Muharrem'dir. Recep, Allah'ın ayıdır. Şaban, benim ayımdır. Ramazan, ümmetimin ayıdır...."[3]
Mevlid kandili ve kurban bayramı dışında kalan tüm mübarek gün ve geceler üç aylarda vuku bulmaktadır. Bu durum üç ayların fazilet ve önemini daha da artırmaktadır.
Ramazan ayının müjde ve habercisi, üç ayların ilki Recep ayıdır. "Receb" kelimesi; herhangi bir şeyden korkmak, utanmak veya bir kimseyi heybetinden dolayı ululamak ve tazim etmek manalarına gelir.[4]
Araplar arasında mukaddes bilinen Receb ayı, haram aylardan (eşhur-i hurum) biridir. Diğer üç haram ay ise, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem'dir. Receb ayı, birbi rini takip eden aylardan hemen sonra gelmediği ve yedinci sırada olduğu için "Recebül-ferd" adı da verilmiştir. Haram aylarda harb etmek Araplar arasında yasak kabul edilmişti, hatta bu uygulama İslâm'ın başlangıcında da yürürlükteydi. Buna sebep, Mekkelilerin bu aylarda geçimlerini temin etmeleri, Kâbe ziyaretçilerinin emniyetinin sağlanması idi.
Recep ayı girince Resulullah (a.s.) : "Âllahım! Receb ve Şabanı bize mübarek kıl! Bizi Ramazana ulaştır" diye dua ederdi. Recep ayının fazileti ile ilgili olarak da şöyle buyurmuşlardır: “Receb, Allahu Teâlânın ayıdır. Receb ayına ikrâm edene, saygı gösterene, Allahu Teâlâ dünyâda ve âhirette ikrâm eder.”[5]
İbn Abbas, Receb ayında Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in, "Artık orucu bırakmaz" deyinceye kadar çok oruç tuttuğunu, bazen de, "Artık oruç tutmaz" deyinceye kadar orucu terk ettiğini haber vermiştir.[6]
Receb-i şerîfin bir gün evvelinden, bir gün ortasından ve bir gün de sonundan oruç tutana, Receb-i şerîfin hepsini tutmuş gibi, Hak teâlâ hazretleri lütf ve ihsânda bulunur.[7]
REGAİB KANDİLİ
Receb ay'ı, içinde iki kandil gecesi bulunması açısından da faziletli bir aydır. Receb ayının ilk cuma gecesi Regaib kandilidir. Regâib, arapça bir kelimedir ve "re-ğa-be" kökünden gelmektedir. "re-ğa-be", kelime olarak, herhangi bir şeyi istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek ve onu elde etmek için çaba sarfetmek demektir. "Reğîb" kelimesi ise, "reğabe"'den türemiş olan bir isimdir ve kendisine rağbet edilen, arzulanan, taleb edilen şey demektir. Müennesi, "reğîbe"dir. "Reğîbe"nin çoğulu da "reğâib" dir. Kelime olarak "Regâib"in aslı budur. İslâm âlimleri, Hz. Peygamber (s.a.s)'in bu gecede Yüce Allah'ın manevi ikramlarına eriştiğini, bu sebeple şükür ve haced için namaz kıldığını bildirmektedirler. Allah O geceye hürmet edenleri affeyler. Resulullah bu gecenin değerini ve ehemmiyetini şöyle belirtmiştir. Receb'in ilk Cumâ gecesini ihyâ edene (saygı gösterene) , Allah'u Teâlâ kabir azâbı yapmaz. Duâlarını kabûl eder. Yalnız, yedi kimseyi affetmez ve duâlarını kabûl etmez. Fâiz alan veya veren, müslümanları aşağı gören, anasına-babasına eziyet eden ve karşı gelen çocuk; müslüman olan ve şerîate (dîne) uyan kocasını dinlemeyen kadın, şarkı ve çalgıcılığı san'at edinenler, livâta ve zinâ edenler, beş vakit namazı kılmayanlar.”[8]
Regaib gecesi bizim de, Rabbimiz'in rahmetine ve ilahî ikramlarına ulaşabileceğimiz bir gecedir. Bu mübarek gecede halimizi Alemlerin Rabbi'ne arz ettikten sonra, geceyi namaz, şükür ve hamd ile geçirmeliyiz.
İnzar Dergisi
[1] Kadir:1-3
[2] Bakara:217
[3] Abdülkadir Geylanî, Gunyet'üt Talibîn
[4] M.Z. Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü
[5] Hadîs-i şerîf-Gunyet-üt-Tâlibîn
[6] Müslim, Sıyam 179
[7] Hadîs-i şerîf-Miftâh-ul-Cenne
[8] Hadîs-i şerîf-Gunyet-üt-Tâlibîn