Yüce Allah’a sonsuz şükürler olsun ki yeni bir rahmet iklimi olan mübarek üç aylara kavuşmuş bulunuyoruz. Bu aylar, imanımızdan gelen bir heyecanla ibadet hayatımızın daha canlı tutulduğu rahmeti bol, bereketli bir mevsimdir.
Recep ayında, Regaip ve Mi’râc; Şaban ayında Berat; Ramazan ayında ise Kadir Gecesi gibi dört ayrı gece bulunmaktadır. Bu geceler, üç ayların manevî atmosferinin bereketli ve hikmetli yıldızları gibidir. Bu aylar, dua ve yakarışların Allah’a arz edilmesi, pişmanlık gözyaşlarıyla günahların yıkanması, yapılan ibadet ve taatlere verilen sevabın katlanması bakımından kaçırılmayacak bir fırsattır.
Bu günlerde nefisler hesaba çekilmeli, ana sermayemiz olan ömrümüzün nerede ve nasıl tüketildiği gözden geçirilmeli, amel defterimize neler yazıldığı, Mahşer günü kurulacak büyük divanın tek hâkimi Yüce Allah’ın hakkımızda nasıl bir hüküm vereceği düşünülmelidir. Bu aylar dua ve tövbelerimizin kabul edilme ümidini daha fazla hissedeceğimiz aylardır.
İnsan hatasız değildir.
Peygamber Efendimiz(SAV), “İnsanların hepsi hata edici ve günah işleyicidir. Hata edenlerin en hayırlısı ise, hatasını bilip tövbe edenlerdir” buyurmuşlardır. Yüce Rabbimiz de Kur’an-ı Kerim’de, “Ey Müminler! Hepiniz Allah(CC)’a tövbe ediniz ki felah bulasınız” buyurmaktadır.
Ramazan ayına bir hazırlık olmak üzere Recep ve Şaban aylarını daha verimli olarak değerlendirmeli, mümkün olabildiğince kendimizi günahlardan korumaya çalışmalı ve ayrıca bol bol tövbe etmeliyiz.
Unutmayalım ki Mevla’mız bu aylar (Recep, Şaban) vesilesi ile bizlerin ibadet ve taat olarak çok yoğun geçecek olan Ramazana hazırlanmamızı istiyor. Çünkü Ramazan bizler için artık hasat vaktidir. Aslında her kandil lisanı hali ile bize bunu hatırlatmaktadır.
İnsanlar, dünyevi işlere kendilerini bazen çok fazla kaptırıyorlar ve uhrevi görevlerini ikinci plana itiyorlar. Zamanın normal seyri sırasında rutin meşguliyetlerle devam eden hayat sıradanlaşıyor, hatta sıkıcı olmaya başlıyor. Allah-u Teâlâ hem manevi hayattan uzaklaşmamızı önlemek hem de sıradanlaşan zamana ve hayata manevi bir canlılık katmak için bazı ay, hafta ve günlere özel bir değer atfetmiştir.
Bunlar, bayram günleri ve geceleri, Cuma geceleri; üç aylar diye adlandırdığımız Recep, Şaban ve Ramazan ayı ve Kandil geceleridir. Üç aylar mevsimi aynı zamanda kandiller mevsimidir. Peygamberimiz üç aylar girince şöyle dua ederdi: “Allah’ım! Recep ve Şaban ayını bize mübarek kıl ve bizi Ramazana kavuştur.”
Üç aylar ve kandiller muhasebe zamanı olarak önemlidir. Her şeyden önce bir nefis muhasebesi yapmak mecburiyetindeyiz. Biz kimiz? Niçin ve kimin için yaşıyoruz?
Bu soruların cevabını şu mübarek günlerde fert fert herkesin kendisine sorarak akl-ı selim ile cevaplandırması, verdiği cevaba uygun bir hayatı da yaşaması gerekir.
Allah ile aram nasıl? Onun istediği bir kul olabildim mi? Beni ondan uzaklaştıran kötü alışkanlıklarım var mı? Her an ölüm gelecek hassasiyeti ile buna ne kadar hazırlıklıyım? Ahretimi mamur yapacak bir hazırlığım var mı? Kısacası, “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz” hadis-i şerifinin gereğini yapabiliriz.
İşte, mübarek Üç Aylar ve peş peşe sıralanan mübarek geceler bizim hangi noktada olduğumuzu düşünmemiz açısından önemlidir. Durum muhakemesi ve muhasebesi yapmamız, tefekkür etmemiz, kendi dışımızda yaşayan din kardeşlerimizi düşünmemiz açısından önemlidir.
Çünkü mübarek gün ve gecelerin asıl kutsiyeti, bizi nefis muhasebesine davet etmesi sebebiyledir. Bizler inananlar olarak bu davete icabet etmek durumundayız. Kefaret ve kaza borcu olanlar bu aylarda oruçlarını tutabilirler. Nafile namazlar, hayır ve hasenatlar çoğaltılabilir.
Doğruhaber