Âlimler ve Medreseler Birliği (İttihad-ul Ulema) tarafından düzenlenen 3'üncü Âlimler Buluşmasını değerlendiren İttihad-ul Ulema Genel Başkanı Enver Kılıçarslan ve bölgenin tanınmış âlimlerinden M. Beşir Varol İLKHA'ya değerlendirmelerde bulundular.
Kılıçarslan ve Varol, âlimler ve ulemaların, yapılan hile ve desiseleri ortaya çıkararak, emperyalistleri halklarına tanıtmaları gerektiğini söylediler.
Varol, İslam topraklarının maruz kaldığı saldırıları engellenebilmesi için ulemalara büyük görevler düştüğünü kaydetti.
Müslümanlara önemli tavsiyelerde bulunan Varol, "Önce çok okumamız lazım. Asrımızın kitaplarını okurken, bulunduğumuz zamanda dostumuzu ve düşmanımızı da iyi tanımalıyız. Mücadele sahasından da kaçmamalıyız. Sahadaki mücadele Müslümanların yararınadır. Evliyalar, enbiyalar her daim zulme ve küfre karşı mücadele vermişler. Daima mazlumu muhafaza etmişler. Mazlumların hakkını aramışlar. Herkesin kurtuluşu İslamiyet iledir. Çünkü İslam, Rabbimizin dinidir. Allah, kâinatın ve insanın Rabbidir. İnsanı yoktan var eden odur. Bu yüzden bizim İslam'a sahip çıkmamız lazım. İslam'ın mücadelesini vermeliyiz. Bununla birlikte milletimizin mücadelesini de veriyoruz. Allah'a inanan ve İslamî mesuliyetini fark eden insan mücadele sahasından geriye çekilmemeli. Ellerinden geleni yapmalı, toplanarak istişareler yapılmalı. Çünkü insan birbirinden istifade eder. Ve bu şekilde insan hakikatleri görüyor. Hiç kimse tek başına, kendi aklıyla bir hedefe ulaşmaz. Ancak toplu bir akılla istişareler yapılırsa hedefe ulaşılır."
"Ulemalar, emperyalistleri halklarına tanıtmalıdırlar"
İslam topraklarının maruz kaldığı saldırılara da değinen Varol, bu noktada ulemalara büyük görevler düştüğünü kaydetti.
Varol, "Bugün İslam topraklarında yapılan işlerin tümü emperyalistlerin hile, oyun ve desiseleridir. Bunu bilmemiz lazım. Emperyalistler, kimsenin faydası için meydana çıkmazlar. Çünkü tarihleri zulüm ve katliamlar tarihidir. Şimdi de kan akıtmaktan başka yaptıkları bir şey yok. Bazı çürümüş, batıl felsefelerle insanları kandırıyorlar. Peygamber Efendimiz buyurmuşlardır ki, ' Fazla edebiyat ve beyan, bazen insanı sihir eder.' Bunlar da edebiyatla çok fazla meşguller. Şiir ve romanlarla… Bu şekilde baya insanı sihirliyorlar, etkiliyorlar. Fakat hakikatte ne geçmişte ne de bugün kimseye fayda vermemişler. Nereye girmişlerse orayı viran etmişler ve o milletin servetini kendilerine çalmışlar. Bu yüzden ulemalar, emperyalistleri, halklarına tanıtmalıdırlar. Hile ve planlarını gün yüzüne çıkarıp, insanlara izah etmelidirler. Milletlerini korumalıdırlar. İslam'ı anlatmalıdırlar ki bazı şeyler zıttıyla tanınır. Çünkü insan adaleti görmedikçe zulmü tanıyamaz, bilemez. Adil insanları tanımadıkça, zalim insanları tanıyamaz. Bu yüzden İslam tarihini, Hülafa-i Raşidin (büyük halifeler) devrini, önceki adil İslam devletlerini ve adil sultanlarını tanımamız lazım. Bu şekilde halkımız, zalimleri tanıyacak." ifadelerini kullandı.
"Okumadan hiçbir şeyin sahibi olamayız"
Müslüman gençliğin 'oku' emrinden uzaklaştığına işaret eden Varol, okumadan hiçbir şeye sahip olunamayacağının altını çizdi.
Varol, konuşmasının devamında şunları söyledi:
"Benim anladığım kadarıyla günümüzdeki Müslüman gençlerin amacı hali hazırda okumak değil! Müslümanlar okudukları zaman, tarihlerini bildikleri zaman, düşmanlarına âşık olmazlar. Kendilerini, davalarını, dinlerini, akidelerini tanımayıp kendilerini bilmedikleri için bilgisiz kalıyorlar. Bilgisiz insan da gözü görmeyen âmâ gibidir. Âmâ insan da daim başkalarının arkasından gider. Kim elini tutarsa arkasından gidecek. İlim olmazsa göz yoktur demektir. Göz sahibi olmak için okumamız gerekli. Okumadan hiçbir şeyin sahibi olamayız. Bu yüzden Rabbimiz 'oku' emrini indirmiştir. Eğer okumaktan daha mühim bir şey olsaydı Allah ilk önce onu emredecekti. Bu bize büyük bir derstir. Halimizi de görüyoruz. Müslüman gençlerin, dinlerini yaşadıkları vakitlerde düşmanlarına galip geldiklerini gördük."
"Ekonominin temeli zekâtla sağlam olur"
Ekonomik hayatta yaşanan sıkıntılara da değinen Varol, Allah'ın, toplumlardaki ekonomik sorunların çözümü için bir takım emirler verdiğini dile getirdi.
Varol, "Bugün insaniyetteki ekonomik çözüm için Allah, bizlere şu çözümleri vermiş; zekâtın üzerinde durmamız lazım. Müslümanlar, zekâtın faydasını insanlara anlatmalı. Bugün çoğu insan zekâtı bir yük olarak görüyor. Hâlbuki zekât bir yük değildir. Zekât, hem fakirlere hem de zenginlere kârdır. Fakir, zenginin verdiği zekâtı aldığı zaman, zenginden iyilik görmüş olacak ve gözünü zenginin malına dikmeyecek. İnsan birbirine yardım ettiği zaman her iki taraf da bundan istifade eder. Bu anlamda zekât, ilaçtır. Fakir ile zengin arasında var olan perişanlık ve düşmanlığın dermanıdır zekât. Zekât, faizin haram olma sebebidir. Faiz yapan insan, o faizden kâr etmez. Bir taraftan zaten Allah, faiz yapanlara savaş açmıştır. Allah'ın savaş açtığı insanın muvaffak olması mümkün değildir. İslami ve insani ekonominin temeli, zekâtın üzerinde iyice durmakla sağlam olur. Faizin haramlığının da iyice insanlara anlatılması gerekir." şeklinde konuştu.
"Medreselerden amil âlimler çıkaralım"
İttihadul Ulema Genel Başkanı Molla Enver Kılıçarslan, buluşmayı düzenlemedeki amaçlarının, medreseleri asıl işlevlerine döndürerek, topluma faydalı âlimler yetiştirmek olduğunu kaydetti.
Kılıçarslan, "Kürdistan parçalarındaki âlimleri topladığımız 3'üncü buluşmamız oldu. Buluşma amacımız; medrese ve âlimlerin üzerinde durmak. Malumunuz âlim, medreselerden çıkar. Hangi ilmi nasıl okumalarını bilmeliler ki ilimleri yarım kalmasın. 'Yarım âlim, insanı din ve imandan; yarım doktor, insanı candan eder.' Âlimlerimiz de tam ilim tahsili yapmadıkları için hatta batı tarafında bazı insanlar hadisi inkâr ediyor, İmam Buhari ve mezhep imamlarına dil uzatıyor. Ve hemen birilerinin kafalarını bir baktın karıştırdılar. Bu yüzden istiyoruz ki medreseler üzerinde duralım ve medreselerden amil âlimler çıkaralım. Bu âlimler, Kur'an'ı ve Resulullah'ın sünnetini anlayıp düstur edinsinler. İslam fıkhını anlayarak, İslam akidesini milletlerine anlatsınlar." dedi.
İslam coğrafyası üzerinde olduğu gibi Kürdler üzerinde de çok büyük oyunlar oynanmaya çalışıldığına dikkat çeken Kılıçarslan, Siyonistler ve ABD'nin seküler bir Kürd devletinin kurulmasını istediğini belirtti.
Kılıçaslan, "Müslümanlara yardım eli uzatan devlet yok. Bugün Filistin'i görüyorsunuz. Mısır ve Suriye, İslam âlimlerinin çıktığı devletler. Bugün Mısır, Yahudilerin dostudur; Müslümanların değil! Ne kadar büyük âlim varsa Mısır'da ve hepsi bugün hapiste. Kimisi şehid olmuş, kimisi muhaceratta. Suriye de yine bu şekildedir. Bunların hepsi Yahudilerin oyunlarıdır. Allah, onları 1400 yıl önce bizlere tarif etmiş. Kürdleri de sahipsiz görüyorlar ve malumunuz devlet de şimdiye kadar sahip çıkmadı. Bu hükümet döneminde sadece Kürtçe televizyon, gazete, radyo ve dil eğitimi açıldı." dedi.
Batılı ülkelerin, Kürdlere, devlet vadettiğini söyleyen Kılıçarslan, "Kürdleri, kendi emelleri için petrol avcılığı için kullanmaya çalışıyorlar. Amerika, 4 parça Kürdistan topraklarını Kürdlere İslam'dan uzaklaşmaları şartıyla vadediyor. Dinini, akidesini, namusunu, şerefini terk eden için zaten bir şey kalmamıştır ki! Hayvandan daha aşağı düşerler. Bu yüzden istiyoruz ki Kürd âlimler, ilim okutsunlar, milletin tercümanı olsunlar. Türk, Fars ve Arap bizim için fark etmez. Fakat Batı, Kürdler üzerinde daha çok çabalıyor. Binlerce Kürt gencinin dinini ve imanını terk ederek, dünya ve ahiret hayatlarını kaybetmelerine neden oldular." ifadelerini kullandı.
"Münkeratların çoğu medya yoluyla yayılıyor"
Medyanın, İslam'a muhalefet ederek çalıştığını belirten Kılıçaslan, son olarak şunları söyledi:
"Bugün, medya İslam'a muhalefettir. Gençliği ve ümmeti bozan da odur. Ne kadar medreseler de eğitim verilse de iş kontrolden çıkmış durumda ve devletin bu işin üzerinde durması lazım. Hükümetten talebimiz, okullardaki karma eğitimi kaldırmasıdır. İslam'a uygun olmayan okul kıyafetlerinin değiştirilmesi de gerekir. Eğer bunlar yapılmazsa bir çocuğun kendini muhafaza etmesi çok zordur. Bugün Kürdistan, medreselerle dolu. Lakin bununla birlikte kötülük de çoğaldı. Devletin bunlara el atması gerekir. Bu münkeratların çoğu da medya yoluyla yayılıyor. Bazı televizyon kanalları, o kadar kötü yayınlar yapıyorlar ki o kanala bakan gencin ıslah olması mümkün değil! Devletin bunları yasaklaması lazım."
İLKHA