Kimin ağzını açsan gidişattan şikâyetçi… Toplumu saran ahlaki bozulmanın büyük bir yangına dönüştüğünü, ahlaki yozlaşmanın durdurulamaması halinde çok büyük yıkım ve musibetlerin yaşanabileceğini söylüyorlar. Yürekleri saran korku zaman zaman sitem ve öfke olarak dışarıya taşıyor. Daha önceleri dindar kentler olarak gösterilen yerler bile ahlaksızlık bataklığından payını fazlasıyla almış durumda. Bir zamanlar dindarlığıyla şöhret bulmuş Konya gibi bir yerde içki tüketimindeki artış insanı ürkütüyor. Yine dindarların en etkili olduğu yerlerden biri unvanını alan Batman'da hırsızlık, uyuşturucu ve hatta fuhuş korkutucu boyutlara ulaştı. Diğer yerleri saymama gerek yok.
Ne oluyor bize? Nereye bu gidiş? Hızla uçuruma, çöküşe doğru gittiğimizi, gençliğimizi yitirdiğimizi anlamak için ne yapmamız gerekiyor? Öyle bir toplum haline geldik ki her gün gidişattan şikâyet etmemize rağmen derin bir gaflet, vurdumduymazlık, bana ne duyarsızlığı içinde adeta kaybolmuşuz. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın modundayız. Her koyun kendi bacağından asılır anlayışı bırakın sıradan halkı, toplumu irşatla görevli âlim ve aydınlarımızı bile tutsak almış. Dini hassasiyet, ahlaki hassasiyet unutulup gitmiş.
Şimdiye kadar iktidarda ve devlet kurumlarında hâkim güç olan Laik, Kemalist, Ulusalcı, Kavmiyetçi, Liberal, Kapitalist çevrelerin Batılılaşma, modern uygarlık seviyesini yakalama, insan hakları, Demokrasi, özgürlükler, kalkınma adı altında toplumu getirdikleri bu uçurumun kenarından dini hassasiyetleri olduğu varsayılan mevcut hükümetin kurtaracağı umudu vardı. Ne yazık ki bu umut büyük bir hayal kırıklığına dönüşmüş durumda.
Mevcut iktidar toplumsal bozulmayı, ahlaki yozlaşmayı durdurmada başarısız oldu. Hatta bozulma çok daha vahim boyutlara ulaştı. Toplum, özellikle genç nesiller günaha, harama, suça karşı duyarsızlaştı. Toplumda çılgınlıklar, vahşi cinayetler, iğrenç sapkınlıklar hayatın normal akışı içerisindeki basit hadiseler olarak algılanır oldu.
Geçen gençler arasında yapılan bir araştırma geldiğimiz korkunç durumu gözler önüne seriyor. Tüm ülke genelinde yapılan kapsamlı bir ankete göre her yüz gençten sadece on ikisi kendini dindar olarak vasıflandırmış. Laik veya milliyetçi olduğunu söyleyen gençlerin oranı ise yüzde yetmişten fazla…
Bu ülkenin, bu halkın, bu gençliğin bir kurtarıcıya ihtiyacı var. Türkiye halkı olarak gafletten uyanmaya, dirilmeye ihtiyacımız var. Büyük belalar, korkunç musibetler dalgalar halinde gelip bizi esir almadan toparlanmalıyız. Batı kaynaklı ideolojilerin, Batı hayranı kesimlerin, Avrupa kapılarında dilenen zavallıların bu ülkeye, bu halka verebilecekleri hiçbir şeylerinin olmadığı çok acı tecrübeler sonucunda anlaşılmıştır sanırım.
Mübarek doğumunu kutladığımız yüce Resulün yoluna sarılmaktan, rahmet peygamberi Hazreti Muhammed'in şeriatını rehber edinmekten başka çaremiz yok. Tek kurtarıcı yüce efendimizdir, Onun önderliğidir, Onun vesilesiyle gönderilmiş ilahi anayasa olan Kur'an'dır.
Bu ülkeyi kurtaracak, düze çıkaracak, mamur edecek olanlar Muhammed Mustafa'nın taraftarlarıdır, Peygamber Sevdalılarıdır. Eğer bu ülkenin, bu toplumun dünya ve ahiretinin mamur olmasını istiyorsak, hızla yaklaşmakta olan felaketler zincirinden yakamızı kurtarmak gibi bir derdimiz varsa, yüzümüzü Peygamber Sevdalılarına çevirmeli, varlığımızla onları güçlendirmeli, dikenli yollara onlarla beraber dalmalıyız.