Uludere karartılıyor Türkçesi bu!

Radikal yazarı Ezgi Başaran yazdı;

Gördünüz işte, çaresizlik içinde, el kol bağlamış duruyorlar. Ya biz? Eminim çok küçük insanlarız bir Heron'dan ya da devlet merciinden bakıldığında...

102 gün önce Uludere’nin Kuzey Irak sınırında 34 sivil vatandaş (birçoğu daha çocuk), Türkiye Cumhuriyeti ordusuna ait F-16’dan atılan bombalar nedeniyle öldü. Böyle bir acıyı sağaltmak pek mümkün değildi ama içimizde açılan çukuru kapatmanın bir yolu vardı: Bu facianın faillerinin tespit edilmesi.

Bulacağız dediler. Kimsenin şüphesi olmasın dediler. Peki, ne oldu? 9 Ocak 2012’de TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nun altında bir Uludere İnceleme Alt Komisyonu kuruldu.

Peki, ne yapabildiler? Üyeleri arayıp teker teker sordum, içimizi rahatlatmanın hangi aşamasındasınız sayın vekillerimiz? Buyurun dinleyin...

CHP milletvekili Levent Gök: “Milli Savunma Bakanlığı bize 7 sayfalık bir rapor göndermiş, 6 sayfası ülkemizde yaşanan terör olaylarını anlatıyor, Ankara’daki Kumrular patlamasına değiniyor vesaire. 7’nci sayfada Uludere konusuna geliyor. Yani demek istiyor ki Genelkurmay Uludere’nin bombalama kararını böyle terör olaylarının yaşandığı ortamda verdi, anlayış gösterin. Komedi bir rapor. Halbuki biz 3 aydır 3 soru soruyoruz. Heron görüntülerini kim değerlendirdi? Görüntüdeki kişilerin terörist olduğunu kim tayin etti? Bombalama emrini kim verdi? 5 dakikalık işin cevabını 3 aydır alamamış vaziyetteyiz. Araştırmamız fiilen engelleniyor.”

AKP milletvekili Mehmet Kerim Yıldız: “Problem yaşıyoruz, net bilgiler olmadığı için soyut yorumlar yapmak zorunda kalıyoruz. Heron görüntülerini izleyen uzmanların oradaki 34 kişinin sivil olduğunu nasıl ayırt edemediğini anlayamadık. Ortada ciddi tuhaflıklar var. Bilgilere ulaşamamak konusunda inanın biz de sizin kadar mustaribiz.”

BDP milletvekili Ertuğrul Kürkçü: “F-16 uçağını sınırötesine gönderme kararını sadece ve ancak Genelkurmay Başkanlığı verebilirdi. Biz bunu araştırmaya başlamadan biliyorduk. Ama 3 aydır bize net bilgi vermemekte ısrar ediyorlar.”

CHP milletvekili Malik Özdemir: “3 ayda bir arpa boyu yol alamadık. Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’nın dosyaya gizlilik kararı koyup bilgileri bizimle paylaşmaması TBMM’nin itibarını zedeleyecek bir skandal. Kimdir sorumlular? Sınırötesi bir operasyona hükümetin onay vermesi gerekir. Vermiş midir? Bu tablo giderek karartılıyor, Türkçesi bu.”

MHP milletvekili Atila Kaya: “İçişleri Bakanlığı bir rapor hazırlamış, fotokopisini verin dedik, yok dediler, çok gizli. Bir müfettiş geldi, okumaya başladı. Bir anda fark ettim ki okudukları Mehmet Baransu’nun yazdıklarıyla örtüşüyor. Müfettişe ‘Bunun nesi gizli, gazeteci yazmış’ dedim, şaşırdı. Bu konuyu aydınlatmazsak bölgedeki insanlar nazarında büyük hayal kırıklığı olacak. Bizden beklentilerini henüz karşılayamadığımız için üzgünüm.”

Biz de üzgünüz hayli. İsterdik ki 3 ayda arpalardan boy boy köprüler yapın da aydınlığa kavuşturun... Peki, ne oldu? Genelkurmay, Milli Savunma Bakanlığı aracılığıyla ‘milli kaynaklardan gelen bilgiler doğrultusunda’ hareket ettiğini söyledi. Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı edindiği bilgileri komisyonla paylaşmadı. Üstüne üstlük herhangi bir dava da açmadı! Komisyon deseniz... Gördünüz işte, çaresizlik içinde, el kol bağlamış duruyorlar. Ya biz? Eminim çok küçük insanlarız bir Heron’dan ya da devlet merciinden bakıldığında... Şarkıda dendiği gibi: “Uyurken televizyon açık kalmış. Bir ülkenin bodrum katında kirli bir savaş varmış. Midem bulanıyor, galiba dünya tuttu, beni hep kuruttu.”

RADİKAL

 
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.