İslam âleminin iç çekişmesi ve bunu fırsat bilen terör rejimi israil, bir taraftan Büyük şeytan ABD üzerinden Türkiye'yi hizaya getirmeye çalışıyor, Suud rejimiyle mazlum Yemen halkını katlediyor… Diğer taraftan Arap ülkelerinin kukla yöneticileri üzerinden Ortadoğu'daki İslami direniş hareketlerini hedef alıyor ve belli aralıklarla sudan bahaneler üretip Gazze'ye hava saldırıları düzenliyor.
Terör çetesinin İslam âlemi üzerindeki bu hamleleri, onun maharetinden ziyade Âlem-i İslam'ın parçalanmışlığı, ihtilafı ve iç çekişmesinden kaynaklanıyor.
Mescid-i Aksa
Kudüs
Gazze…
Gazze'ye atılan her bomba, Arab'ıyla, Fars'ıyla, Türk'üyle, Kürd'üyle, Sünni'siyle, Şii'siyle hepimize atılmıştır. Çünkü Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa ve Kudüs'ü, Ümmet adına Gazze'deki yiğitler muhafaza ediyorlar. Eğer terör rejimi israil, istediği zaman Gazze'ye saldırıyorsa bu demektir ki israil, İslam Ümmetini kaale almıyor.
Maalesef İslam Ümmeti olarak bizler, iki milyara yakın sözde sayımıza rağmen şu Hadis-i şerife muhatap olmuşuz. “Onların sayısı çok olacak ancak suyun üzerindeki çer-çöp gibi değersiz olacaklar.”
Evet, bugün aynen öyle olmuşuz. Sözde sayımızın çokluğuna rağmen hiçbir kıymeti harbiyemiz yoktur. Her yerde öldürülüyoruz, talan ediliyoruz, işgal ediliyoruz, sınırlarımız çiziliyor, Devletlerimiz inşa ediliyor- yıkılıyor, yer altı ve yer üstü kaynaklarımıza el konuluyor, ama biz hiçbir şey yapamıyoruz.
Kimimiz; ulusçuluk-mezhepçilik-tekfircilik, kimimiz mal-makam-mevki, kimimiz şan-şöhret-makam ve kimimiz de istek-arzu-şehvetimizin peşinde sürüklenip gidiyoruz. Oysa insan; namusu, şerefi, mukaddesatı ve inancı için yaşar. Bunları kaybettikten sonra kişi şahsiyetini kaybeder, istihza konusu olur, değersizleşir ve dikkate alınamaz duruma gelir. Üzülerek söylüyoruz Ümmet olarak bugün bu durumdayız.
Bir an önce bu durumdan kurtulmalı, mevcut derin uykudan uyanmalı, aramızda kardeşlik ruhunu tesis etmeliyiz. Dostumuzu-düşmanımızı tanımak ve ümmetçi ruha kavuşmak zorundayız. Ancak o zaman Ümmet kurtulur, Kâbe, Mescid-i Nebevi şen olur ve Mescidi-i Aksa özgürlüğüne kavuşur. Çünkü Haremeyn-i Şerifeyn ile Mescid-i Aksa'nın kurtuluşu, Ümmetin ittihadı ile mümkündür.
Peki, Ümmetin ittihadı nasıl sağlanır?
Ümmetin ittihadı için birçok şey yazılabilir, söylenebilir, birçok madde sıralanabilir ancak birkaçını yazmakla yetineceğiz.
– Kur'an-ı Kerim ve Siyer-i Nebiyi okumalı, okutmalı, anlamaya çalışmalı ve sürekli gündemimizde tutmalıyız.
– Peygamberler ve İslam tarihini iyi öğrenmeli, alınması gereken dersleri iyi analiz etmeli ve üzerinde iyi tefekkür etmeliyiz.
–Mezhepçilik, Irkçılık, Tekfircilik vb. hastalıklardan kurtulmalı, vasat çizgide konsensüs sağlamalıyız.
– Cemaat şuurunu iyi kavramalıyız. Tebliğ ve mücadelede; disiplinli, istikrarlı, planlı, programlı bir çalışma içerisinde olmalıyız.
– Tarihimizdeki ihtilaflı meseleleri bir kenara bırakarak, ortak paydalarda bir araya gelmeliyiz.
– Particilik, Hizipçilik, Vakıfçılık, Dernekçilik hastalığından kurtulup Ümmeti ilgilendiren meselelerde tek ses, tek yürek ve tek yumruk olmalıyız.
– Sırayla yerel, ulusal ve uluslararası Müslümanlar arasında diyalog sağlamalıyız. Unutmamalıyız ki; İslami camialar arası yerelde diyaloglar kurulmazsa ulusal düzeyde de kurulamaz, ulusal düzeyde kurulmazsa uluslararası diyaloglar hiç kurulamaz.
Ümmetin vahdet içerisinde kardeşliğin tesis edildiği günleri yaşama temennisi ile…