Allah’ın selamı tüm inananların üzerine olsun.
Geçen sayımızda Ümmü Seleme’nin hayatından bir bölüm sunmuş, eşi Ebu Seleme’nin vefatına kadar değinmiştik.
Ebu Seleme’nin vefatı şüphesiz Ümmü Seleme’nin üzerine ağır bir sorumluluk yüklemişti. Lakin yetim kalmış dört evladı vardı. Bunlara en güzel bir şekilde bakabilmenin ağır yükünü hissediyordu. Ancak Saadet Asrında yaşıyor olmanın verdiği güzel nimetleri en iyi şekilde kullanabileceğinin şuuru ile hareket etti. Üzerine düşen sorumluluğu, onları Allah ve Resulunün istediği şekilde yetiştirerek yerine getirdi. İşte bugün de dünyanın dört bir yanında Ümmü Seleme’yi kendine örnek almış kocaları bir şekilde Allah yolunda ruhunu feda etmiş binlerce bacımızın durumu Ümmü Seleme’ninkinden farklı değildir. Çağımızda Çeçenistan’da, Irak’ta, Afganistan’da, Filistin’de ve daha bir çok coğrafyada eşlerini şehit veren, çocuklarını tek başlarına babalarının yokluğunu hissettirmeden büyütmek zorunda kalan ve hayatın zorluklarına göğüs germe noktasında yalnızlığın getirebileceği zaaflara yenik düşmemeye gayret sarf eden bacılarımızın durumu ne kadar da benzerlik arzetmektedir Ümmü Seleme’nin durumu ile...
Onların terbiye edicileri ve koruyucuları şüphesiz ki Allah’tır. Küfür ve zülum odakları onların eşlerini şehit etmekle yetinmemiş onlara da en acımasız yöntemlerle saldırmıştır. Ancak tüm tazyikler, baskılar sindirmeler davanın yükünü bir şekilde omuzlayan bacılarımızın azmini kırmamış onlar da her alanda üzerlerine düşeni yerine getirebilmişlerdir. Yetiştirdikleri evlatları her gün zalim ve kafirlerin böğürlerine birer hançer gibi saplanmakta, insanlara ümit ve ışık olabilmektedirler.
Ümmü Seleme’ye, kocasının vefatından sonra birçok Müslüman evlenme teklifinde bulundu. Ancak o bunlardan hiç birini kabul etmedi. Çünkü takdiri ilahi gereği “Mü’minlerin Annesi” olma şerefine nail olacaktı. Kendisi devamlı olarak Ebu Seleme’nin Peygamberimiz (sav)’den öğrendiği ve kendisine de öğrettiği şu sözleri söylüyordu:
“Müslümanlardan biri bir musibete uğrar da innalillahi ve inna ileyhi raciun der sonra da ‘Allah’ım! Bu uğradığım musibetin mükafatını ihsan et ve beni ondan daha hayırlısına nail eyle’ diye dua ederse muhakkak Allah onun duasını kabul eder.”
Ümmü seleme bir yandan peygamberimizin tavsiye ettiği duayı tekrarlıyor bir yandan da, ‘Ebu Seleme’den daha hayırlı kim olabilir?’ diye düşünüyordu. Çok geçmeden bu ‘hayırlı’ kimseyi öğrendi. Allah ona hayırlıların en hayırlısını nasip etti.
Peygamber Efendimiz (sav)’in Ümmü Seleme gibi mücahide bir hanımın dört çocuğu ile ortada kalmasına ve perişan olmasına gönlü razı olmuyordu. İslamiyet uğrunda bu kadar çile ve ızdırap çeken ve fedakârlık yapan sahabiyesini nikahlamakla mükafatlandırmak istedi. Dünür göndererek kendisiyle evlenmek istediğini bildirdi. Ümmü Seleme, Resulullah’ın elçisini görünce duasının kabul edildiğini anladı, çok sevinmekle birlikte, çocukların Resulullah’ı rahatsız edeceklerinden korktuğu için müspet cevap vermedi. Nihayet Peygamber Efendimiz kendisine gitti. Perde arkasından, Ümmü Seleme ona şöyle dedi:
“Ya Resulallah! Ben yaşlı bir kadınım. Hem çocuklarım var. Aynı zamanda kıskancım. Velilerimden nikah şahitliğini yapabilecek kimse de yoktur.” Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurdular: “Yaşlı bir kadın olduğunu söylüyorsun. Bir kadının kendisinden daha genç bir erkekle evlenmesi ayıp değildir. Yetimlerin olduğunu söylüyorsun, onların geçimleri Allah ve Resulüne aittir. Diğer hanımlarınızı kıskanırım diyorsun bunu senden kaldırması için Allah’a dua ederim. Yanında nikah şahitliğini yapabilecek velinin olmadığını söylüyorsun. Burada olan olmayan velilerin içerisinde bana razı olmayacak yoktur.”
Ümmü Seleme’nin ortaya koymuş olduğu samimi duygularına Peygamber Efendimiz (sav)’in de samimi duygularla cevap vermesi çok manidardır. Tüm olumsuzluklara rağmen varolan tüm aksaklıklara rağmen Peygamber efendimizin onu kendisine eş olarak kabul ediyor olması şüphesiz ibret alacağımız bir vakıadır. Her şeyden önce Peygamberimizin gösterdiği tevekkül çok önemli. Gelecekle ilgili bir endişe duymadan, hayırla dolu bir işi yaparken şeytanın, kişinin önüne çıkardığı binbir türlü zorluklara aldırmadan, gereken adımları atması Allah’ın da mutlaka hayırlı bir netice vereceğine olan inancın doruk noktada olduğunu görüyoruz. “Çoluk çocuğa nasıl bakarız, geçimimizi nasıl yaparız, kirayı nasıl öderiz. Şu takıyı, şu mobilyayı almazsak olmaz, şöyle bir yemek vermezsek ayıp olur” gibi kişileri geleceğe yönelik endişelere sevk edici telkinatlar nice hayırlara vesile olacak evlilik gibi çok hayırlı bir amelin kapılarını genç kardeşlerimize kapatmakta, böylelikle toplumun belirsizliğe sürüklenmesine sebepler oluşturulmaktadır. Öyle inanıyoruz ki, bir bayan veya erkek kendisini harama düşmekten alıkoymak için Allah’ın helal kıldığı, büyük hayırlar içeren evlilik gibi bir iyiliğe yönelirlerse Allah (cc) da onlara işlerini kolaylaştıracaktır. Yeter ki karşılıklı anlayış gösterilip Allah’ın rızasına matuf davranışlar sergilenebilsin. Geçmişte bu davranışın beraberinde ne kadar güzellikler getirdiğine hepimiz şahidiz.
Gelişmeler üzerine Ümmü Seleme (r.anha) Peygamberimizin evlenme teklifini kabul etti ve nikahlandılar. Peygamberimiz (sav) arpadan yapılmış bulamaçı düğün yemeği olarak verdi.
Ümmü Seleme’nin Peygamberimizin yanında ayrı bir yeri vardı. Resulullah(sav) onu kendisinin en yakınları ve mübarek neslinin devamına vesile olan Ehl-i Beyti arasında sayıyordu. Peygamberimiz (sav)’in hanımları Resulullah’tan bir şey isteyecek olsalar Ümmü Seleme vasıtasıyla istiyorlardı.
Peygamberimiz, Rıdvan Biatı’nda hakkında vahiy gelmeyen bir meselede Ümmü Seleme validemizle istişare yapmış ve onun fikrini uygun görerek tatbik etmişti. Ümmü Seleme, birçok Sahabinin erişemediği bazı ulvi manzaralara da şahit olmuştu. Bir defasında Peygamberimizin Dihye (ra) ile konuştuğunu gördü. Fakat Peygamberimiz onun Dihye değil, Cebrail olduğunu söyledi. Vahiy meleğini görmüş olmak Ümmü Seleme’yi son derece sevindirdi.
Ümmü Seleme validemizin yazması yoktu. Fakat okumayı bilirdi. Kadın sahabiler arasında fıkhı iyi bilenlerdendi. Resul-i Ekrem’den 378 hadis rivayet etmiştir. Peygamberimizin vefatına kadar onunla birlikte yaşayan Hz.Ümmü Seleme, ondan çok şey öğrenmişti. Bilhassa kadınlarla ilgili meselelerde İslam Fıkhını en iyi bilen Sahabiler arasında yer aldı. Pekçok mesele onun fetvalarıyla açıklığa kavuştu.
Peygamberimizin hanımları içerisinde en son vefat edeni olan Ümmü Seleme (ranha), Hicri 61.yılda ve 84 yaşında olduğu halde alem-i cemale göçetti. Cenazesi, Baki’ul-Ğarkad kabristanına defnolundu.
Oğlu Ömer ve Seleme (ra), annelerini, elleriyle ve gözyaşları içinde kabre koyup son vazifelerini ifa ettiler. Cenab-ı Hak bu mübarek validemizi bizler hakkında şefaatçi kılsın.
Kaynaklar:
Büyük İslam Kadınları-Mehmet Emre
Hanım Sahabiler- İsmail Mutlu