Geçen gün bir gazeteci kardeşimizle birlikte tanınan bir iş adamını ziyarete gitmiştik. Ak Partiye yakın, dini endişeleri olan bu iş adamımızla sohbet ederken konu gençlikten, gençliğin içine düştüğü manevi buhrandan, gün gittikçe artan savrulmadan açıldı. Çoğumuz gibi bu iş adamımız da karanlık, karamsar bir tablo çizdi ve gayet samimi bir üslupla, “Tek umudumuz HÜDA PAR gençliği” deyiverdi.
İş adamımıza göre ki benim de görüşüm o yönde, gençliğin geldiği nokta ülkenin geleceğini tehdit eder boyutta. Özellikle bölgemiz için üç kesim gençlikten söz edilebilir. Örgütlü ve etkili olma imkânına sahip olmaları bakımından… HDP gençliği, Ak Parti gençliği ve HÜDA PAR gençliği… İş adamımız ne HDP ne de Ak Parti gençliğinden umutlu olmadığını söyledi. AK Partiye çok yakın bir isim olmasına rağmen Ak Parti gençliğinden umudunu yitirmiş durumda. Tabi Ak Partinin içinde dürüst, dindar, halkın ve ülkenin kaderi için kafa yoran gençlerin olmadığı anlamına gelmiyormuş bu… Lakin bu tür gençler çok az ve gittikçe daha da azalıyormuş bu kardeşimize göre. Ona göre Ak Parti gençliği lüks, zevk, macera düşkünlüğüne gittikçe daha çok kapılıyor, dini duyguları zayıflıyor, dünya sevgisine tutsak hale gelmiş durumda…
Aynı karamsar tabloyu HDP gençliği için de çizdi kardeşimiz. Ona göre HDP, halkının dinine yabancı hatta düşman, yabancı ideolojiler peşine düşmüş, ahlaki değerleri küçümseyen, ahlaki kuralları tanımayan, yoz bir gençlik üretiyor. Ve bu gençlik din ve ahlak adına ne varsa ötekileştiriyor. Bu da toplumdaki yozlaşmayı, savrulmayı, çürümeyi artırıyor.
İş adamımızın tek umudu, ümidi HÜDA PAR gençliği. Kendisi gibi düşünen çok insan olduğunu söyledi. HÜDA PAR’ın, HÜDA PAR gençliğinin bu umuda layık olmaya çalışması gerektiğini söyledi. Ona göre toplumdaki ahlaki yozlaşmayı, özellikle bölgemizdeki ahlaki bozulmayı durdurabilecek, en azından yavaşlatabilecek olanlar HÜDA PAR’lı gençler.
Evet, sadece bu tanınan iş adamımızın düşüncesi bu yönde değil. Kendileriyle sohbet imkânı bulduğum, farklı kesimlere mensup birçok insan umudunu HÜDA PAR gençliğine bağlamış. Mesela İstanbul’da yaşayan, ismini söylediğim zaman birçoğunuzun tanıyacağı, aktif bir STK mensubu kardeşimiz bana aynen şunları söylemişti: “ İslami kesimin gençliği kalmamış. Gençler İslam’dan uzaklaşıyor. Ne yazık ki Müslümanlar 28 Şubat sürecinden sonra gençliği kazanma konusunda çok zayıf kaldı. Sadece HÜDA PAR gençliği var. Umudumuz HÜDA PAR gençliği.”
HÜDA PAR gençliği yüklendiği ağır yükün, üstlendiği hayati sorumluluğun farkında olmalı. Ona göre davranmalı. Onun için tembellik yapma, mücadelede boş vermişlik söz konusu olamaz. HÜDA PAR GENÇLİĞİ hiç kimseyi ötekileştirmeden, tekfircilik, mezhepçilik, taassup gibi hastalıklardan uzak durarak, İslami ölçüler içerisinde herkesi kucaklayarak, halkına karşı sevgi, acıma ve merhametle dolu olarak yola düşmelidir. Zamanla yarıştığının farkında olmalı, düşmanın en ufak bir zaafı, boşluğu affetmediğinin bilinciyle kuşanmalı, yüklendiği peygamberi misyonun ciddiyetiyle mücadele sahasında yerini almalıdır.
HÜDA PAR’lı gencin yanlış yapma, savrulma, davayı hafife alıp dünya peşinde koşma lüksü yoktur, olmamalı da. Beyaz bir elbise misali en ufak bir lekenin bile düşmanları tarafından kendisine karşı kullanılacağını bilerek, kendisi ve toplumu için cennet kapılarını, kurtuluş kapılarını açmaya tertemiz, şaibesiz bir kişilik, örnek dava adamı olarak açmaya koşmalıdır.