Umut savaşı

Dr. Abdulkadir TURAN

İslam âlemi, iki yüzyıldır her sabaha bir felaket, en az bir krizle uyandı. Bu felaket ve kriz zincirinde çok şey kaybetti, çok nüfus yitirdi, çok toprağından oldu. Ama yüce Allah'ın büyüklüğüne ve kerim oluşuna inanarak umudunu korudu.

Dünyanın yeni bir dönüşüm eşiğinde olduğu bugünlerde asıl büyük operasyon İslam âleminin, Müslümanın bu tükenmez umuduna yapılıyor.

Saldırının tam bittiğine inandığımız bir anda, henüz sevincimiz yüzümüzde tebessüme dönüşmemişken bir saldırı daha ile karşı karşıya kalıyoruz. İki kez üst üste sevinmemize, bir sevincimizin sonraki bir sevinçle buluşmasına yol verilmiyor.

Buna rağmen umudumuzu yitirmiyoruz. “Allah büyük!”, “Allah kerim!” diyerek karşılarına dikilmeye, düştüğümüz yerden kalkmaya gayret ediyoruz. Belki tam doğrulmuyoruz ama çökmüyoruz da…

İşte bütün problem onlar için bu hâlimizdir. Müsabaka bir türlü bitmiyor, güreşçileri sırtımızı yere vuramıyor, boksörleri bize son darbeyi indiremiyor. Üstelik gün geçtikçe biz ihya oluyoruz, gençleşiyoruz. Onlarsa yaşlanıyor, ölüyor. Bizi yenebileceklerine dair umutları tükenme emareleri gösteriyor.

Tam bu noktada gençlerimize “Büyükleriniz hayal görüyor” diyorlar. Bizi ebterleştirmeye, bir sonraki neslimizden mahrum bırakmaya çalışıyorlar.

Madde zemininde ellerinde malzeme çok… Materyalist bir zihniyete büründürdükleri gençlerimizi madde zemininde aldatma noktasında umutları büyük… Bu, onların son hamlesidir, bizimle onlar arasında son müsabakadır. Bu müsabakadan galip çıkmanın yolu gençliğimizin ümitvar olmasını sağlamaktır.

Amerika'da Trump'un etrafında bir Beyaz Tüccar-Asker koalisyonu kuruluyor. Bu koalisyonda yakın geçmişte İslam âleminde savaş suçlarına bulaşmış kişiler bir bir önemli yerlere getiriliyor. Önümüzde, ekonomik sabit saldırının yerini koruduğu, askeri saldırı sabitinin ise muhtemelen yeni bir boyuta geçeceği bir süreç vardır. Bu süreçte Trump ve çevresi, vekâlet savaşlarına ayrı bir önem veriyor. İslam âleminde Arap Baharı öncesindeki diktatörlerden geriye Suriye'de bir Beşar Esed kaldı, Mısır'da ise Hüsnü Mübarek'in yerine ayakta tutulan Sisi… Trump ve çevresi, Esed ve Sisi'nin yerini koruduğu, benzerlerininse çoğaldığı bir İslam âlemi hayal ediyor. Bu seküler diktatörlerin Müslümanları Batı adına ezmesini umuyor.

İlk bakışta ürkütücü bir proje… Ama inanın gençlerimizin İslam'a duyduğu güveni ve Müslümanların birlik olabileceğine olan inancını yıkmaya dönük projelerin yanında bu sadece bir hiçtir. Onlarla aramızda yaşanan bir umut savaşıdır.

Trump'un Beyaz Tüccar-Asker koalisyonu, ancak gençliğimiz umudumuzdan beslenmezse iş görür. Biz umut savaşını ancak o durumda kaybederiz.

Ne yazık ki önde gelen siyasilerimiz, vaizlerimiz,  duyarlı akademisyenlerimiz, öğretmenlerimiz gençliğimize umut vermek için çalışırken özellikle ilahiyat fakültelerinde, müsteşriklerden enine boyuna beslenmiş ve farkında olmadan onların zihniyetine bürünmüş akademisyenler, onların hâsıl ettiği umudu tüketmek için bütün var güçleriyle çalışıyorlar. Her ayın başında aylıklarını alıp ay boyunca “eleştirel ve bilimsel bakış” adı altında “İslam âlemi adam olmaz!” nutukları atıyorlar.

Onlarla ümitvar gençler arasında yaşanana bir tatlı münazara olarak bakılabilir.  Maalesef öyle değil. Gençlik onların tedrisatından kafası bulanarak, gönlü yıpranarak çıkıyor.

“Umut savaşı”nın kazanılması için bu yapının ya değişmesi ya da değiştirilmesi gerekiyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.