Umut yolculuğu sefalete dönüştü

​Ülkelerindeki savaş, çatışma ve işsizlik nedeniyle Türkiye ve Avrupa ülkelerine göç eden Afganistanlı düzensiz göçmenlerin aylar süren yolculukları ölüm, yaralanma, açlık ve susuzlukla sonuçlanıyor.

Türkiye ve Avrupa ülkelerinde, daha iyi bir hayat yaşamak için yola çıkan Afganlar, Pakistan ve İran sınırlarından geçerek Van ve Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesi üzerinden Diyarbakır'a geliyorlar.

Diyarbakır'ın merkez Kayapınar ilçesi otogar yerleşkesi ve çevresinde bekleyen düzensiz göçmenler, yaklaşık 27 günlük uzun yolculuğun ardından aç ve susuz halde hayata tutunmaya çalışıyor.

Afganistan'daki savaş ortamından kaçıp bir umutla Türkiye'ye sığındıklarını belirten Afgan göçmenler, yolculuk boyunca çektikleri sıkıntıları, sınırlarından geçtikleri ülkelerde karşılaştıkları zorluklar, sınırdaki asker veya polislerin kendilerine yönelik uyguladığı baskı ve işkenceler neticesinde ölen ve yaralanan arkadaşlarının olduğunu söyledi.

Afganistan'ın Bedahşan vilayetinden geldiğini söyleyen Abdülcelil oğlu İnam, "Bizler ülkemizden Türkiye’ye doğru yola çıktık. Vatanımızda savaş, bahtsızlık, kaçırma, hırsızlık ve insan kaçakçılığı var. Vatanımız harap olmuş, vatanımızı soymuşlar. Biz gençlerin hepsi savaştan ve bahtsızlıktan kaçtık, geldik. Buraya gelirken bir tarafta İran, diğer tarafta da Türkiye polisi bize eziyet ediyor." dedi.

"Anne babamız bizim için, biz de vatanımızın kalkınması için dua ediyoruz"

İnam, "Bizim vatanımız gelişmiyor. Biz Allah’tan vatanımızın kalkınmasını istiyoruz, ki ülkemize dönelim. Ne zamana kadar bu topraklarda uyuyacağız. Anne babamız bizim için, biz de vatanımızın kalkınması için dua ediyoruz. Bizler; Eşref Gani, Abdullah, Dostum, Taliban ve Devletten ülkemizi kalkındırmalarını istiyoruz." ifadelerini kullandı.

Sınırdan geçince ayak, kafa ve burunlarının kırıldığını, herkese silahlarla ateş açıldığını söyleyen İnam, yaşadıklarını şu ifadelerle dile getirdi:

Herkes sakat haliyle ilerliyor. Birinin kafasına mermiyle sıktılar, cesedini taşın altına koyduk. Onun için cenaze töreni yapamadık. Bunların hepsi muhacirdirler. Hiç kimse hoş bir gönülle gelmedi. Hepsi yürekleri yanarak geldi. Bir kısmını Taliban perişan ediyor, bir kısmın DAİŞ, bir kısmını da devlet mahvediyor. Biz napalım?

"Biz garibanlar bir lokma helal ekmek için geldik"

Türkiye yöneticilerinden ümitvar olduklarını dile getiren İnam, "Bu yabancı ülkeye geliyoruz, ekmek bulamıyoruz. Kendi devletimize yönelik bir ümidimiz yok ama biz Türkiye devletinden ve değerli Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan ümitliyiz. Biz garibanlar bir lokma helal ekmek için geldik, kötü şeyler veya kaçakçılık için gelmedik. 2 gün yaşayacaksak haram değil, iki lokma helal ekmek yiyerek yaşayalım." şeklinde konuştu.

Afganistan’dan Diyarbakır'a 25 günde yaya olarak geldiklerini söyleyen İnam, "Buradakilerin yarısının ayağı yaralı, yarısının ayağında dikenli teller var. Paramparça olmuşlar, sakat kalmışlar, mermi yemişler, ancak burada bilet vermiyorlar. 3 günden bu yana bu zavallı Afganların hepsi aç, susuz, bir damla su yok ki kuru ekmeğin üzerine döküp yiyelim." diye belirtti.

"Ey önderler! kıyamet gününde zerre-zerre, küçük-büyük hesaba çekileceksiniz!"

Kendi ülke yöneticilerine seslenen İnam, "Cumhurbaşkanımız Eşref Gani’den, Abdullah'tan, Dostum’dan, Atta Muhammed Nur’dan... kısaca bütün Afganistan önderleri Allah’tan korksunlar. Ey önderler! Kıyamet gününde zerre-zerre, küçük-büyük hesaba çekileceksiniz! Bu kenarda oturan 2 yaşındaki Afgan çocuğu yarın sizden cevap bekleyecek. Afganistan gençleri ve insanlarının hiçbirisinin sizden ümidi yok. Size Cumhurbaşkanı olmanız ve ülkeyi kalkındırmanız için oy verdiler, vatanı harabeye çevirmeniz için değil. Biz sizden ötürü Türkiye’ye sığınmaya mecbur kaldık." dedi.

Türkiye’ye gelebilmek için çıkarttığı pasaportu Celalabad Elçiliğinin önünde Afgan polisine çaldırdığını iddia eden İnam, mecburiyetten dolayı pasaportsuz olarak Türkiye'ye geldiğini söyledi.

"Türkiye'nin bizlere sahip çıkmasını istiyoruz"

Ekonomik sıkıntılardan dolayı Afganistan'dan Türkiye'ye geldiklerini belirten Nimet Muradı, "Buraya gelirken yolda çok sıkıntı çektik. Çoğu arkadaşımız sınırda aç susuz kaldı. Gerçi bizim de onlardan farkımız yok. Afganistan halkı savaş nedeniyle çok sıkıntı çekiyor. Afganistan'da savaş bitecek barış olacak diyorlar ama barıştan da bir haber yok. Bizler bir ümitle Türkiye'ye geldik ve Türkiye'nin de bizlere sahip çıkmasını istiyoruz. Burada yerimiz olmadığı için terminal etrafındaki ağaçların altında, çevredeki park ve bahçelerde kalıyoruz. Geceleri soğuk, gündüzleri ise sıcaktır. Sağ olsun çevre halkı bizlere kendi imkanlarıyla yiyecek getiriyor. Getirdikleri yemekleri arkadaşlarımızla paylaşıp yiyoruz." ifadelerini kullandı.

Burada her türlü iş imkanına razı olduklarını dile getiren Muradı, "Ekmek parası için geldik. Ne iş verilirse yapacağız. Türkiye devletinin ülkemizdeki savaştan dolayı mağduriyetimizi göz ününde bulundurup bize sahip çıkmasını istiyoruz." şeklinde konuştu.

"Bizlere 'sizleri İstanbul'a götüreceğiz' dediler, getirip sınıra bıraktılar"

Tacirler tarafından "İstanbul’a götürüyoruz" vaadiyle Türkiye sınırında bırakılıp terk edildiklerine dikkat çeken Muradı, "Bizlere 'sizleri İstanbul'a götüreceğiz' dediler, getirip sınıra bıraktılar. Van'dan Diyarbakır'a bir haftada yaya olarak gelebildik. Buradan da nereye gideceğimizi bilmiyoruz. Türkiye devletinden bizlere vatandaşlık vermesini istiyoruz. Çünkü çok zor şartlarda yaşıyoruz. Buraya gelirken kimi arkadaşlarımızın ayakları kırıldı, kimileri vefat etti." diye belirtti.

Yaklaşık 27 günlük uzun yolculuk süresince çektikleri sıkıntıları aktaran Arif Revşeni, "Afganistan'dan Pakistan'a geçtik. Pakistan'dan da İran'a, oradan da buraya geldik. Buraya gelmemiz yaklaşık 27 gün sürdü. İran'dan Türkiye'ye geliyoruz, Türkiye askeri bizleri yakalayıp İran'a veriyor. Allah Türkiye askerinden razı olsun. Bizleri yakaladığında iyi davranıyor. Fakat İran askeri bizleri dövüyor." dedi.

Revşeni, "Genelde yolculuğumuzun çoğu yürüyerek geçiyor. Arabaların ezdiği arkadaşlarımız vefat ediyor. Vefat edenleri orada bırakıyoruz, naaşlarını yanımıza alamıyoruz. Çok zorluk çekiyoruz. Diyarbakır'a geldik. Terminalde otobüsler bizleri almıyor. Bilet istiyoruz, yabancı olduğumuz için bilet vermiyorlar. Pasaport da yok! Kaçak geliyoruz, geldiğimiz yollarda beli arabayla geliyoruz. Bizi arabayla getiren 'sizi terminale bırakacağım' diyor. Biri gelip bizi 50 lira karşılığında alıp şehir dışında bir köyün içine bırakıp gidiyor." şeklinde konuştu.

Söz konusu göçmenlerin durumları, barınma ile yeme-içme gibi ihtiyaçların karşılanması ve yasal sürecin işleyişi ile ilgili İl Göç İdaresiyle yapılan görüşmede, kolluk kuvvetlerinin müdahalesi neticesinde kurumların, yönlendirilen gruplarla ilgili işlem yapılabildiği, onun haricinde yönlendirme gerçekleştirilmediği sürece işlem yapılamadığı belirtildi.




















İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Diyarbakır Haberleri

Narin davası kararını istinafa götüreceğiz
Narin Güran cinayeti davasında karar açıklandı
Prof. Dr. Bozan: Kültürel ve medeniyet anlamında kendi değerlerimizle barışık olmak durumundayız
Yetimler Vakfı'ndan Gazze'ye gönderilen doktorlara ilişkin açıklama
Devletten Rojin için adalet istiyorum