Dildeki bir sesi gösteren ve alfabeyi oluşturan işaretlerden her birine harf denir.
Güven vermeyen, aşağı görülen, bayağı kimseye de herif denir. Herif, birkaç harflik kişiliktir.
Harf ve herif aynı köktendir.
Türkçede ünlü ve ünsüz harfler vardır.
(A, E, İ, I, O, Ö, U, Ü) harfleri ünlüdür. Sesleri iyi çıkar. Bunlar ünlü ve de namlı zevatı temsil eder.
(B, C, Ç, D, F, G, Ğ, H, J, K, L, M, N, P, R, S, Ş, T, V, Y, Z) ünsüz harflerdir. Bunlar da ünü, sanı olmayan herifleri temsil eder.
Ünlü harfler gerçekten ünlüdür. Bunlar telaffuz edilirken çıkan ses boğazdan ağza hiçbir engelle karşılaşmadan direk ve kolayca kendisine yol bulur.
Ünsüz harfler ise bunun tam tersidir. Ünleri, namları yoktur. Etkileri pek zayıftır. O kadar ki ünlü desteği olmadan telaffuz dahi edilemezler. Mesela “B” harfinin okunuşu “BE” dir. Yani B harfi ancak ünlü olan “E” harfinin desteğiyle ağızdan çıkabilir. Yani ünlü harf desteği olmadan “B” nin sözü bile edilemez. “E” olmadan “B” sadece kâğıt üzerinde yazılır; ama seslendirilemez. Aynı şekilde “K” harfinin okunuşu “KA” şeklindedir ve ünlü “A” harfi olmadan ünsüz “K” harfini söylemek mümkün değildir.
İşte böyle alfabedeki bu somut hal maalesef bugün siyasette, idarede, toplumda açık bir şekilde kendisini gösteriyor.
Toplumda, idarede, siyasette, ekonomide her alanda ünlü ve ünsüz harfler misali kimseler vardır. Ünsüzlerin kendi varlıklarını ortaya koyabilmeleri, varlıklarını gösterebilmeleri için mutlaka bir ünlüye ihtiyaç duyuluyor. Bir ünlü bulamayan kimse kâğıt üzerinde vatandaştır; ama sesi sedası çıkmaz. Sadece bir heriftir. Yazılır; ama okunamaz. Yazılır, çizilir; ama hesaba katılmaz. Nüfusa dâhildir; ama nüfuza dâhil değildir. Bu ünsüz herif varlığını ortaya koymak istiyorsa yanına mutlaka ünlü bir harfi, ünlü harflerden pardon ünlü zevattan birini alması gerekir.
“Devlet sizden sadece ünlüler-sesi çıkanlar arasında dönüp dolaşan bir araç olmasın” (Haşr:7) ayette geçen “ganiler” ünlüler zenginler sesi çıkanlar kendilerine gına gelmiş kimseler” demektir. Malum “gına” hem zenginlik hem de nam ve ses demektir. Hani “teganni” diyoruz ya buradan geliyor. Teganni sesin nağmeli çıkmasıdır.
İdare, siyaset, bürokrasi tamamen ünlülerin eline geçince çok ses çıkar; ama anlam olmaz. Bugün ünlü harf misali olan zevat her darboğazdan kolayca çıkarlar. Hiçbir engelle karşılaşmazlar. Buna karşılık ünü olmayan herifler en ufaktan tedavüle girmek için bir ünlüye yaslanmak zorundadır.
Zaman zaman ünsüzler ünlülerden destek isteyebilir; ama bu dayanışma ve rahmet şeklinde olmalıdır. Hak ve adalet ölçüsünde olmalıdır. Nitekim ünlü-ünsüz uyumu ve dayanışması sayesinde harfler kelimeleri, kelimeler cümleleri meydana getiriyor.
Ünlü harfler bulununca bilmeceler, bulmacalar bile çok kolay çözülüyor. Çünkü ünlü harfler anahtardır. Ama siyasette, idarede ünlü bulmak çok pahalıya mal oluyor. Ünlü bulunmayınca bulmacalar, bilmeceler çözümsüz kalıyor. Fikir, düşünce, sanat, felsefe gelişmiyor. Hak aranamıyor. Toplum da hazzını, zevkini hatta tadını kaybediyor.
Ve devlet sadece ünlüler-ganiler devleti olduğunda gınaya gelir. Arzusunu şevkini kaybeder. Çünkü bunlar büyük ünlü uyumunu elde ettikleri için gayretlerini, ahlak ve erdemliliklerini büyük ölçüde kaybeder. İşin fayda ve pratik yönüyle uğraşmak yerine fantezi peşinde koşarlar.
Ünsüz herifler, kıymet bulduğunda, seslerini duyurduğunda ülkeye gani gani rahmet gelir.
Devlet, idare sadece ünlülere kaldığında herkese gına gelir. Bıkkınlık, rehavet, yorgunluk, tatminsizlik şımarıklık israf gösteriş alır başını gider.
Ve bir süre sonra öyle olur ki o ünlü harfler sıradan ünsüz heriflere dönerler.