Kaybolmaya yüz tutan meslekler arasında yer alan kaşıkçılık sanatını yaşatmaya çalışan Sakaryalı İsmail Usta, babasından aldığı mesleği yaşatmaya çalışıyor. Gelişen teknolojiye yenik düşen kaşıkçılık sanatı, birkaç ustanın elinde hayat bulmaya çalışıyor. Sanatını yaşatmak için Sakarya’nın Taraklı ilçesinden, Bitlis’in Ahlat ilçesine gelen İsmail Yıldız, Malazgirt Zaferi'nin 947’nci yıldönümü münasebetiyle kurulan Oba’da kendisine tahsis edilen çadırda sanatını yaşatmaya çalışıyor.
Babasından miras aldığı mesleği 24 yıldır sürdüren Yıldız, tahta kaşık sanatına sahip çıkılmaması halinde bir gün yok olmayla karşı karşıya kalacağını belirtti. Tek hayalinin bu sanatı yaşatmak olduğunu, yeni sanatkârların yetişmesi için bu sanatın desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Yıldız, şimşir kaşığın mineralleri koruma ve bakteri üretmeme özelliğine sahip olduğunu söyledi.
“Ahşap, mineralleri koruma ve bakteri üretmeme özelliğine sahiptir”
İLKHA muhabirine konuşan Yıldız, plastik ve diğer ürünlerle sağlık dengesinin bozulduğunu dile getirerek, “Ahşap en yakın dostumuzdur. Doğduğumuz zaman ahşap beşikte büyüyorduk. Yemiş olduğumuz yemek ahşap kaşıktı. Çanak çömleğimiz topraktandı. Öldüğümüzde de tabutumuz, merteğimiz ahşaptı. Araya plastik ve diğer ürünler girdikten sonra sağlık dengemiz bozuldu. Ahşap, mineralleri koruma ve bakteri üretmeme özelliğine sahiptir. Diş ve damak sağlığı için idealdir. Küçük çocuklarda, bilhassa bol mineralli mama aldığınız vakit, tüm minareleri koruyan ahşaptır. Ama bu şimşir ve gürgen olmalıdır. İthal kaşık olmamalıdır.” dedi.
“Bu sanatın farklı yerlere götürülmesi gerekiyor”
Tek beklentilerinin sürdürmeye çalıştıkları sanatlarını farklı platformlarda halkla buluşturmak olduğunu belirten Yıldız, şunları söyledi: “Buradaki tek beklentimiz bizi sizlerle buluşturmaları. Bu etkinliklerin devam etmesidir. Bu Ahlât veya farklı illerimiz olur. Bu sanatın farklı yerlere götürülmesi gerekiyor. Ahşap kaşık dışında baston, şeker krakeri, havan yapıyoruz. Sanatkârlık öyle bir şeydir ki akşam yatarken aklına gelen şeyi sabah icra edersin. Dar düşünmeyiz, geniş düşünürüz.”
“Gerçekten kültürel sanatlarımız yok olmaktadır”
Kültürel sanatların yok olmayla karşı karşıya kaldığının altını çizen Yıldız, üretilen sanatlarla ek gelir sağlandıktan sonra sanatkârların kendiliğinden ortaya çıkacaklarını ifade etti.
Yıldız, “Gerçekten kültürel sanatlarımız yok olmaktadır. Sanatımızın bir yerlere gelmesi için turistleri karşılayan illerimiz var. İller arasında ayrım yapmıyoruz. Orada bize müzeler ayrılmalı. Belli stantlar verilmeli. Ürünlerimizi orada sergilemeliyiz. Her yöre ürünüyle tanınmalı. Bu bize bir ek gelir sağlayacak. Ek gelir sağlandıktan sonra zaten kendiliğinden sanatkârlar ortaya çıkar. Kendime rakip istiyorum.” diye konuştu.
Son olarak babasının bu sanatı 1954 yılından bu yana hala sürdürdüğünü, kendisinin ise 1994 yılından bu yana sürdürmeye çalıştığını dile getirdi.
İLKHA