Gaziantep'te henüz 7 yaşında iken hem okula gidip hem de amcasının yanında çırak olarak başladığı kilimcilik mesleğini hiç ara vermeden 73 yıldır severek sürdüren 80 yaşındaki Muhtar Bilici, ilerlemiş yaşına rağmen her gün iş yerine gelerek tezgâh başında çalışmaya devam ediyor.
Tarihi Gaziantep Kalesinin yanındaki tarihi Büdeyri Han’ında bulunan 2 metrekarelik iş yerinde, bir dönemin en önemli ve gözde mesleklerinden biri olan kilimcilik mesleğini ilk günkü aşk ve heyecanla severek sürdüren Bilici, 80 yaşında olmasına rağmen kaybolmaya yüz tutan mesleğini sürdürmeye çalışıyor.
Yıllardır büyük bir aşk ve heyecanla sürdürdüğü kilim dokuma mesleğinin, teknolojik yeniliklerle beraber fabrikasyon halı ve kilimlerin çıkmasıyla sonunun gelmesine üzüldüğünü belirtti.
Bölgede kalan sayılı kilim dokuma ustalarından biri olduğunu belirten Bilici, 80 yıllık ömründe hemen hemen hiç doktora gitmediğini, sağlığını ve sıhhatini ise yaptığı mesleğe borçlu olduğunu ifade etti.
Her gün asırlık dokuma tezgâhının başında farklı desenlerde el emeği kilimler dokuyan Bilici, ürettiği kilimleri satarak geçimini sağladığını belirterek, “6-7 yaşlarında bu mesleğe başladım ve o dönem okuma yazma bile bilmiyordum. Dükkâna giderken, yol üzerindeki dükkânları sayarak sayı saymayı öğrendim. 8-9 yaşına gelince de bir dönem çıraklık yaptım. Boyum tezgâha yetişince kalfa oldum. Daha sonra usta oldum. O günden bugüne kadar mesleğime devam ediyorum.” dedi.
“Tarihimizin kaybolmaması için çabalıyorum”
Kilimcilik mesleğinin bir dönemler bu bölgede daha çok yaygın olduğunu belirten Bilici, şunları ifade etti:
“Daha önceleri kilimcilik mesleği Gaziantep'in en önemli gelir kaynağıydı. O dönem sanayi bu kadar gelişmemişti. Örneğin bir kilim ustasına kız istemeye gittiklerinde ‘kilim ustası’ derlerdi, o zaman kızı verirlerdi. O dönem bu meslekte iyi para vardı. Ama şu anda para kazanmak yok. Kahve köşelerinde, sağda ve solda boş vakit geçireceğime tarihimizin kaybolmaması için çabalıyorum.”
“Çalışmak bana bir antrenman ve spor gibi geliyor”
Bilici, “Çalışmayı bıraktığım gün elime baston alırım” diyerek, çalışmanın sağlığı üzerindeki olumlu etkisini vurgulayarak, “Vücudum çalışmaya alışmış ve vücut çalışmak istiyor. Çalışmak bana bir antrenman ve spor gibi geliyor. Kimi antrenman yapmak için spor için koşu yapıyor, kimi top oynuyor ve benim de sporum kilim tezgâhı başında çalışmak. Vücudu çalıştırmaya alıştırmışım. Çalışmayı bıraktığım gün elime baston almam lazım. Çünkü yürüyemem, bu yüzden yavaş ta olsa çalışmam gerekir diye düşünüyorum. Zaten para kazanamıyorum, amacım para kazanmak da değil. Hem Gaziantep'in tarihi mesleklerinden birinin kaybolmaması için çaba sarf ediyorum, hem de çalışmak benim için bir antrenman olmuş oluyor.” ifadelerini kullandı.
“Kimse bu mesleği öğrenmek istemiyor”
Bir zamanlar kilim ustasının çok kıymetli olduğunu belirten Bilici, “Meslek para kazandırmadığı için kimse bu mesleği öğrenmek istemiyor. Üniversite hocaları tekstil üzerine ve dokuma üzerine, halı dokuma üzerine öğrencilere ödev veriyorlar. Yanıma gelenlere mesleği öğretmeye çalışıyorum, ancak bu yeterli olmuyor. Eskiden bu hanların içeresindeki dükkânlar bu şekilde boş değildi. Kentteki bütün hanlarda kilim ipliği satılırdı, hatta pazarları kurulurdu. Ama şimdi ne dükkân ne de pazar kaldı. Fabrikalarda halı üretimi yapılıyor. Daha önce dükkânlarda dört tane tezgâh vardı. O dönemin tezgâhları da bu şekilde değildi, o dönem tezgâhlar küçük olduğundan dolayı yerin altına konuluyordu. Bu tezgâhı da kendim yaptım.” şeklinde konuştu.
Teknolojik yeniliklerle birlikte fabrikasyon halı ve kilimlerin çıkmasıyla ömrünü verdiği ve çok sevdiği kilim dokuma mesleğinin de sonunun gelmesine çok üzüldüğünü belirten Bilici, daha önce her semtte 20-30 tane kilim dokuma dükkânının olduğunu ancak şimdi ise Gaziantep’te sadece 3 kilim ustasının kaldığını belirtti.
İLKHA