Ticaretle uğraşanlar, ticaretlerinin gelişmesi için her gün yeni fikirler üretir. Tezgahta hangi mal satılıyor? Hangi mal satılmıyor? Yeni modeller çıkmış mı? Yeni çıkan modellerden hangisi satılıyor ve hangisi satılmıyor? Gibi araştırmalara girilir.
İşyerinde satışlar iyi değilse kara kara düşünülür ve satışı artırmak için yeni fikirler üretilir. Bazen raflardaki malların yerleri değiştirilir. Bazen indirime gidilir. Bazen bir ürüne diğer bir ürün yapıştırılarak, diğer ürünün yanında eşantiyon verilerek iki malın satılması sağlanır. Günlük, haftalık, aylık kampanyalar düzenlenir. Yakınlarda semt pazarı varsa halk günleri ilan edilir.
Müşteriler için servis ayarlanır. Müşteri kapısından alınıp kapısına bırakılır. Daha çok müşteri çekmek için puan kartı düzenlenir. Müşterinin memnuniyeti için bin- bir türlü yol denenir.
Esnaf sabah saatlerinde tezgahının başına geçtiğinde, malın nasıl satılacağının plan projelerini kurar. “Şu malı tezgahın ön tarafına koyarsam, daha iyi satılır. Şunu da askıya asarsam daha iyi satılır.” Askı yapılır, vitrin düzenlenir. Yapay mankenler giydirilir. Genelde askıya çıkan, tezgahın ön tarafına konulmuş olan ya da mankene giydirilen ürün daha iyi satılır. Tezgahın arka tarafında kalan ürünlerin satışları yarı yarıya düşer. Askı iyi yapılmışsa müşteri özellikle askıdakini ister. Aynı maldan pakette olduğu halde, müşteri askıdakini, ya da yapay mankene giydirilmiş olanı çıkartır. Israrla “ben bunu isterim der.”
Satışın artması için piyasa didik-didik edilir. Dükkân- dükkân dolaşılır. Bazen satılacak ufak bir ürün için beş-on dükkân dolaşılır ve istenen ürün temin edilir. Amaç tezgahta bir ürünün eksik olmaması, müşteriye yok dememektir.
Çevre esnafların satışları kontrol edilir. Fiyat karşılaştırılması yapılır. Camlara asılan fiyat afişleri bir-bir okunur. Etiketler ona göre düzeltilir. Camlara, indirimleri göstermek için afişler asılır.
Semt pazarlarında kiralık olarak yer açanlar, tezgah yerleri kiralıksa ve satış iyi değilse, pazarın daha iyi bir yerinde yer kiralanır. Gerekirse pazar değiştirilir. Aynı şey iş yeri için de geçerlidir. Satışlar iyi değilse daha iyi bir yer araştırması yapılır. Gerekirse tüm zahmetlere katlanarak iş yerinin yeri değiştirilir.
Bütün bunlar satışın artması, kazancın çoğalması içindir. Bu yüzden esnaf sürekli bir beyin jimnastiği içerisindedir. Sürekli bir fikir üretimindedir. Yeni fikir ve yeni formüller üretemediğinde, piyasanın gerisinde kalır. Rakipleri onu geçer. Gün be gün müşterisi azalır ve masraflar artar. Gider, geliri geçer. Bu da zarar demektir.
Tüm kazanç kapıları için fikir üretmek vazgeçilmez bir unsurdur. En ufak esnaftan en büyüğüne kazancı artırmak için, sürekli yeni fikirler ve yeni projeler gereklidir.
Kazancın artması, işyerinin daha iyi çalışması için sürekli bir beyin jimnastiği içerisinde olan kişi, acaba aynı beyin jimnastiğini davet ve tebliği için yapıyor mu?
Davetin daha iyi gelişmesi için kafa yoruyor mu?
Bu alanda gelişme olmuyor. Şöyle yaparsak daha iyi olur gibi yeni çıkış kapıları aralıyor mu?
Elbette ki bu, dava sahibinin davetini dert edinmesi oranına bağlıdır. Dava sahibi işyerinde sarf ettiği enerjiyi davet alanında sergilerse, bi iznillâh davetin önündeki tüm engeller kalkar ve davet her alana ulaşır.
Rahmetli Şehit Selahaddin Ürük'ün: “Her arkadaşımız, davamızın her ferdi üretken olmalıdır. M.Ata (şehit)üretken bir arkadaşımızdı. Tıkandığı yerde mutlaka bir çıkış kapısını arar ve bulurdu.” diye bir sözü vardır. Allah her iki şehide rahmet eylesin. Şefaatlerinden bizleri mahrum eylemesin. Âmin.
Gerçekten her bir kişi işinde nasıl üretken oluyor ve olmak zorunda ise, dava sahibi her Müslüman da üretken olmak zorundadır. Dava ve davetinin gelişmesi için kafa yormak ve yeni fikirler üretmek zorundadır.
Her işinde ve özellikle davetinde üretken olan kullardan olmak temennisiyle Allah'a emanet olun.