Hoş geldin, safalar getirdin ey Aziz Dost! Kirlenmiştik yine tepeden tırnağa, nasıl da geldin, nasıl da iyi ettin.
Bozulmuştu bütün idrakimiz, terazimiz, dağılmıştı şirazemiz, hiçbir şeyi doğru dürüst algılayamaz, ölçüp tartamaz olmuştuk.
Daralmıştı ufkumuz, uzağı yakın, yakını uzak görüyor, hele resmin tamamını bir türlü göremiyorduk.
Kirlenmişti yine gözlerimiz, kulaklarımız, paslanmıştı yine kalplerimiz, vicdanlarımız, kirlenmişti yerlerimiz yurtlarımız.
Fakat bu defa ellerimiz kirlendi ey dost, ellerimiz kanla, hem de Müslüman kardeşlerimizin kanıyla kirlendi.
Kılıçlarımız kâfirlere karşı bile hiç bu kadar keskin olmamıştı.
Şu anda Müslümanlardan korktuğumuz kadar kâfirlerden korkmuyoruz inan ki ey dost!
Tarih boyunca biz bu kadar kiliseyi, havrayı ve manastırı harap etmemiştik.
Şimdi tekbirler eşliğinde camilerimizi yerle bir ediyoruz, içerisini kan gölüne çeviriyoruz, hem de Allah’a ibadet eden, Allah’ı zikreden ve Kur’an okuyan müminlerin kanlarıyla.
Gel ey dost, gel de, birbirimizi sevmedikçe kesinlikle mümin olamayacağımızı, asla cennete giremeyeceğimizi, kardeş olmaktan başka bir seçeneğimizin olmadığını anlatıver bize!
Çünkü biz Sevgili Rasûlün öğüdünü “Birbirinizi öldürmedikçe…” şeklinde yanlış anladık galiba, öldürdükçe öldürüyoruz.
Düzelt bizi ey dost, değiştir bizi ey dost, kendine benzet bizi ey oruç, ey Ramazan!
Sırf bir merhamet hilali olarak doğ üzerimize bu defa!
Rabbimizin imanı sevdirip kalplerimizde süslediği gibi, aynı şekilde iman edenleri de sevdiriver bizlere ey güzel dost!
Birbirlerini sadece Allah için sevdiklerinden dolayı, hiç bir gölgenin olmadığı o dehşetli günde, o muhteşem gölgenin altına götürüver bizi ey dost!
Arındır bizi kendinde, dünyada iken iman kardeşliğinin zevkini tadalım, meyvesini devşirelim senin mevsiminde.
Birbirlerini gördüğünde gözlerinin ışığı parlayan kardeşler olalım senin ikliminde.
Birbirlerine karşı merhameti yüreklerinden hiç bir zaman eksilmeyenlerden olalım!
Kendimiz için sevip arzuladığımız her şeyi, mümin kardeşlerimiz için de sevip arzu edecek bir olgunluğa erelim senin gölgende.
Senin çağlayanında yıkanarak ey Ramazan, özellikle kendi meşrebimizin, kendi mezhebimizin, kendi ekibimizin, kendi cemaatimizin dışındaki mümin kardeşlerimizin sevgisini ve muhabbetini dolduralım kalplerimize!
Bizi kendine benzet de ey dost, Müslümanların sevindikleri bütün güzelliklere sevinelim, üzüldükleri her şeye üzülelim.
Müslüman kardeşlerimize karşı içimizde kibir ve istiğna duygusu, kendi kendimize yeterlilik hastalığı varsa, yıkanıp arındır bizi çağlayanında ey Ramazan, ey Aziz Dost!
İman edenlere karşı bizim gönüllerimizde bir bulanıklık, bir kin ve düşmanlık duygusu, düşüncesi varsa bunlardan arınalım temiz çağlayanında.
Her an birbirimize muhtaç olduğumuzu, birbirimizin tamamlayıcısı olduğumuzu bir daha unutmayacak şekilde nakşedelim aklımızın bir köşesine.
Gel ey dost, senin engin ufuklarına dalalım da, ufuksuzluktan, dar görüşlülükten, anlayışsızlıktan, küçük ve basit hesapların adamı olmaktan sıyrılıp kurtulalım, ilişkilerimizde ufku geniş, yüreği geniş ve anlayışlı kardeşler oluverelim!
Yıka bizi ey dost, arındır bizi ey dost, Müslüman kardeşlerimizin bize karşı yaptıkları hataları affedebilelim, örtebilelim, tahammül edebilelim, unutabilelim.
Müslüman kardeşlerimizin açıklarını arama hastalığı, suçlarını ortaya çıkarma hastalığı, bunlardan zevk alma hastalığı varsa, arınalım bu pisliklerden ki, kıyamet günü suçları örtülenlerden olabilelim sende ey Ramazan!
Hoş geldin ey sevgili, iyi ki geldin ey sevgili!