Uyku apnesi, sık görülen ve uyku sırasında tekrarlayan ataklarla, soluk alıp vermenin kesintiye uğradığı tehlikeli boyutlara varabilen bir uyku bozukluğudur.
Uyku hastalıklarıyla ilgili en çok görülenlerin başında insomnia diğer adıyla uykusuzluk yer alırken ikinci sırada ise uyku apnesi sendromu görülüyor.
Tedavi edilmediği takdirde uyku apnesi, Tip 2 şeker hastalığı ve inme veya kalp krizi gibi bazı önemli kardiyak hastalıkların ortaya çıkmasında rol oynayabileceği için bilinçli ve dikkatli olunmalıdır.
Uyku apnesi sendromunda, uyku sırasında birkaç saniye süren geçici boğulmalar yaşanabilir. Bu boğulma anında kandaki oksijen seviyesi düşerek, beynin uyanmasını sağlar. Beyin, solunum fonksiyonlarının durduğunu haber vermek için vücudu uyandırır.
Uyku apnesi sorunu yaşayan kişiler gece birkaç defa uyanabilir. Uykuları sık sık bölünen kişiler, ertesi günü hatırlayamazlar. Bu durum da tekrarlayan zaman dilimleri içinde kişide yorgunluk ve halsizlik hissine neden olur.
Yeterli süre uyuduğunu düşünüp yorgun kalkanlar ve gün içinde halsiz gezen ve uykusu gelen kişilerde uyku apnesi sendromu araştırılmalıdır.
Nedenleri
Uyku apnesi sendromu nedenlerine göre, santral (merkezi), obstrüktif (tıkayıcı) ve bu ikisinin birlikte görüldüğü karma tip olmak üzere üç farklı başlık altında değerlendirilebilir.
Santral uyku apnesi, beynin nefes al komutu vermediği ve solunumun beyin kaynaklı durduğu uykuda solunum bozukluğuna denir.
Tıkayıcı uyku apnesi sendromunda ise genellikle üst solunum yolunun büyümüş bademcikler, yumuşak damak sarkması veya kiloya bağlı olarak daralmasından kaynaklanan rahatsızlıklar yaşanır.
Tıkayıcı uyku apnesi sendromu erkeklerde daha sık görülmesine rağmen, kadınlarda da menopoz döneminde kendini gösterebilmektedir. Çeşitli hormonların, kilonun ve anatomik faktörlere bağlı olarak hava yollarında tekrarlayan daralmalar ve kapanmalar olur.
Uyku apnesi, uyku sırasında solunumun kesintilere uğramasına neden olur. Uyku apnesi sendroumu; yüksek sesle horlayan, aşırı kilolu, yüksek tansiyonlu, burun veya boğaz bozukluğu olan kişilerde daha fazla görülür.
Uyku apnesi, kanda düşük seviyelerde oksijen ve yüksek seviyelerde karbondioksite neden olur.
Burnun içinden başlayarak ağız içine kadar uzanan ve hava yollarını daraltan tüm solunum hastalıklarına bağlı durumlar uyku apnesine neden olabilir.
Uyku apnesi, yüksek tansiyon ve düzensiz kalp atışı, kalp krizi ve inme veya gündüz uyku hali ile ilişkili olabilir. Uyku apnesi genellikle uyku sorunlarına bağlı diğer hastalıklar sebebiyle gelişebilir. Nedeni tam olarak bilinmese de uyku apnesine yol açabilecek bazı durumlar ise;
Başka bir uyku bozukluğuna bağlı rahatsızlıklar
Üst solunum yollarına bağlı hastalıklar
İlaç kullanımı
Madde bağımlılığı
Aşırı kilolu olmak
Büyümüş adenoidlerdir (geniz eti)
Belirtiler
Uyku apnesinin başlıca belirtileri arasında uykuda solunum durması gelmektedir. Bu hastalığa sahip kişilerin çoğu gece uykularında solunumların durduğunu fark etmezler.
Vücut solunum yapmayı durdurunca beyin uyandırma komutu verir. Uyku apnesine sahip kişiler gece defalarca uyanabilir fakat bunu fark etmeyebilirler. Uyku apnesine sahip olan kişilerde görülen olası belirtiler aşağıdaki gibidir;
Gündüz uykusuzluk
Baş ağrısı
Sinirlilik
Konsantrasyon eksikliği
Hafıza sorunları
Horlama
Boğaz ağrısı
Ağız kuruluğu
Yüksek tansiyon
Kalp ritim bozukluğu
Tanı Yöntemleri
Uyku ile uzun dönemde şikayetleri olan kişilerin en kısa sürede bir doktora görünmeleri gerekiyor.
Hekim öncelikle tıbbi öyküye başvurur ve ardından fizik muayene uygular. Uyku apnesi şüphesi halinde genellikle istenen test halk arasında uyku testi olarak bilinen polisomnografidir.
Uyku laboratuvarında vücuda yerleştirilen elektrotlarla hastanın uykusu izlenmesiyle uygulanan bu test, uyku apnesi tansının konmasında faydalı olduğu gibi, apnenin hangi çeşit olduğunun tespit edilmesinde de işe yarar.
Hastanın talebine göre hekimin de uygun görmesiyle birlikte polisomnografi testleri evde de yapılabiliyor. Uykudan 1 saat önce vücuda bağlanan elektrotlar, yaklaşık 6 ila 7 saat süresince kayıt alabilir. 4 saatlik bir uyku sonuç almak için oldukça yeterlidir.
Apne ve hipoapnenin sayıları tanı koymada en önemli etkenlerden biridir. Apne, uyku esnasında solunumun durması, hipoapnesi ise yavaşlamasıdır. Eğer kişinin, bir saatlik zaman diliminde beşten fazla kez solunumu durmuşsa o kişiye uyku apnesi tanısı konulabilir.
Tedavi Yöntemleri
Uyku apnesi, tedavi edilmesi gereken ciddi bir uyku bozukluğudur. Tedavisi, apne çeşidine, apnenin derinliğine ve kişinin solunum yollarının özelliğine göre çeşitlenir.
CPAP adı verilen bir “hava makinesi” bu tedavi yöntemlerinden biridir. Bu cihaza bağlı bulunan maske hastaya takılır ve doktor tarafından belirlenen basınçlı havaya hastaya iletir.
Cihaz gece boyunca kullanılır ve basınçlı hava sayesinde solunum yollarının kapanması önlenir. Böylelikle hasta uykusunda nefes durması gibi sorunlar yaşamaz ve uyku düzeni daha kaliteli hala gelir.
Ayrıca uyku apnesi hastası olan kişilere yaşam tarzlarında da değişiklik yapmaları önerilir. Horlamanın azaltılması ve uyku apnesi semptomlarınızı iyileşmesi için kişilerin yaşam tarzında yapacakları değişiklikler de son derece önemlidir.
Horlama veya uyku apnesi sendromu yaşayan kişilere öncelikle sigarayı bırakmaları, kilolarını kontrol altına almaları, düzenli olarak spor yapmaları, uykudan hemen önce ağır yemekler yememeleri, yan pozisyonda uyumaları gibi basit ama hayatlarını kolaylaştırmayı sağlayan önerilerde bulunulur.
Bazı hastalara diş hekimi tarafından, alt çeneyi öne iterek hava yolunu açmaya yarayan özel bir aparat hazırlanır.
Uyku apnesi sendromunda yukarıdaki tedavi seçeneklerinin olumsuz sonuç alınması durumunda veya boğaz yapılarının (geniz eti, küçük dil) hava yolunu tıkadığı durumlarda boğazda uyku sırasında hava yolunu daraltan dokuların azaltılması veya tamamen ortadan kaldırılmasını içeren bir operasyon planlanabilir.