Geçen hafta göstere göstere gelen bir uygulama bir iki kalem ve gazete dışında görülmedi veya tepkiye değer(!) görülmedi. Bu, Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü ve UNESCO’nun birlikte yürüttüğü Anadolu Masalları Projesi’ydi. Projeyle çocukların evde kaldığı dönemde kaliteli ve verimli vakit geçirmeleri için EBA TV’den ve Youtube’den çocuklara ‘masallar anlatmak’ amaçlanmaktaydı.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, AA’ya değerlendirmede, masalların çocukların ruhsal gelişimi ve eğitim katkısına dikkat çekti. Çocukların pedagojik gelişimi ve hayal dünyası açısından masal gibi anlatılar elbette önemlidir.
Gel gör ki proje sanat dünyası ve televizyon ekranlarının ünlü ve deneyimli isimleri(!) ile uygulamaya girdi. Bu isimlerin çoğu topluma uzak, yanlış ve çarpık ilişkiler içindedir. Oysa bu projeler için ‘dil, üslup, kişilik ve değer’ olarak Müslüman halkla örtüşen ve bütünleşen isimler seçilmelidir.
Bu projeyi AK Parti hükümeti değil de sol veya milliyetçi bir hükümet yapsaydı yine sessiz kalınır mıydı? Sanmıyorum, ‘baskı, yanlış uygulama, kodlara aykırılık’ edebiyatından başlanır ve mangalda kül bırakılmazdı.
Meşrulaşan yanlışlar veya iktidarın her yaptığını doğru bulma modunda artık bu ve benzeri çok şeye ses çıkarılmaz oldu. ‘İstanbul Sözleşmesi, taraflı infaz yasası, 23 Nisan muhabbeti, EBA TV’deki tuhaflık, yetersizlik ve değerlere aykırılık, hortlayan faşizm’ gibi birçok sorunlu konu geriye vites sinyali vermektedir.
Yoksa İslamcı cenahın yeni vizyonu ‘haspama yakışıyor’ deyu tüm yanlış ve olumsuz uygulamalara kör ve sağır kesilmek mi?
Böyle bir proje önemli ve gereklidir; ama gel gör ki proje birçok yönden S O S vermektedir. Projenin ilk problemi isimle başlıyor: Anadolu Masalları
Bu isim bak sizi uyutuyoruz, avutuyoruz gibi duruyor. "Anadolu'nun dilinden Anadolu Masalları” gibi bir isim daha alımlı ve anlamsal doluluk çağrışımı yapabilirdi.
İkinci ve asıl problem, masal anlatıcı olarak ekrana taşınan ve çocuklarımızın karşısına çıkarılan isimlerdir. Çoğu fırsat bulduğunda İslam’ı ve değerleri küçümseyen isimler…
İsimlerden birinin “Türban tedirgin etmekten ziyade rahatsız ediyor. Biz Atatürk'ün çocuklarıyız." Ve yine “İlk flört dönemimizde yakın arkadaşlarımdan biriyle tanıştırdım… Evet, evlenecek halim yok, iki gün gönül eğlendireceğim." Şeklindeki dışlayıcı ve ahlak dışı beyanları zihinlerde hala tazeliğini koruyor.
Böyle biri mi Anadolu’da binlerce başörtülü kadının çocuğuna masal anlatacak?
Nefsi arzulara ram olmuş bu kişi masal anlatsa ne olacak anlatmasa ne olacak?
Yine bu isimlerden biri ‘Halkın oy verdiklerine ilk darbeyi yapmaya çalışan’ ve ‘karım tabii ki oyunculuğunun gereği bilmem ne yapar!’ diye halka olan kinini ve ahlaka olan çirkin bakışını deşifre etmemiş miydi?
Çocuklarımıza masal anlatmak siyasi ve ideolojik açıdan halka ve inanca düşman, ahlak yoksunu bu kinlilere mi kaldı?
Bu tiplerin bu projede yer alması pedagojik açıdan hangi faydayı sağlıyor?
Yıllarını pedagojik eğitime adamış hiçbir pedagog yok muydu diye iş bunlara kaldı?
Bunlar ‘bulunmaz Hint kumaşı mı?’ ki başköşeye oturtuldu?
Anadolu'da Türk, Kürd, Zaza ve Laz'ıyla birer cevher olan yaşlı nineler, dedeler, amcalar ve teyzeler var. Söz, tutum ve davranışıyla rol model âlimler, hatipler, yazarlar, ses ve film sanatçıları var. Bu sanatçı(!) süprüntülerinin yerine onlar kendi dilinden kendi masalını kendince anlatsaydı daha güzel olmaz mıydı?
Günübirlik kirli ilişkiler içinde olan bu ahlâk abidesi(!) tipler mi ‘masal anlatıcı nine ve dede’ konumunda çocuklarımıza rol model olacak?
Milli Eğitim kadrolarında diğerkâm, fedakâr ve toplumun değerleriyle uyumlu binlerce öğretmen varken halk ve İslam’ın düşmanı bu sevimsiz tipleri parlatmak niye?
Acaba, neyin diyeti ödeniyor?
EBA’nın ilk günü yakın tarihle ilgili bir belgeselde Adnan Menderes'in idamını gösteren bir foto ve başörtülü bir öğretmenden dolayı birileri kazan kaldırmadı mı? Ne oldu? Ardından defalarca özür dileme hesabına geçen değişimler yaşandı. Şimdi de özrün diyeti olarak çocuklarımıza bu tahammülsüzlerin dikenli dilinden masal dinletiliyor.
Halkı, inancı ve toplumsal değerleri söz, davranış veya imaları ile aşağılayan bu sanatçı(!) güruhu çocuklarımıza masal anlatmamalıdır.
Bu yanlış kabul edilmemeli ve buna yüksek sesle itiraz edilmelidir.
Toplumun maddi ve manevi değerlerine, çocuklarımızın temiz dimağlarına algısal saldırı niteliği taşıyan bu ve benzeri yanlışlar ayaklara dolanmadan telafi edilmelidir.