Bağımlılık konusun toplumsal bir duyarlılık oluşturmak ve bu konuda sorumluluk sahibi olmak hususunda daha çok çaba gösterilmesi gerektiğini vurgulayan Yeşilay Cemiyeti Gaziantep Şube Başkanı Fatih Tamer, madde bağımlılığının bir suç olarak görülmemesi gerektiğini ve madde bağımlılığının da diğer hastalıklar gibi bir beyin hastalığı olarak kabul edilmesi gerektiğini söyledi.
Toplumun en önemli sorunu olan madde bağımlılığı ile ilgili İLKHA muhabirine açıklamalarda bulunan Tamer, madde bağımlılığı ile mücadelede toplumun tüm katmanlarına ciddi görevler düştüğünü söyledi.
Madde bağımlılığı konusunda herkesin dertlenmesi gerektiğini belirten Tamer, “Madde ve diğer bağımlılıklar topyekûn mücadeleyle ancak azaltılabilir, engellenebilir. Uyuşturucu kullanımında bir artış gözüküyor. Çok büyük bir artış olmasa bile toplumsal duyarlılıkta artmış, daha fazla görünür olmaya başlamış görünüyor. Daha önce bu meseleyi gizlemeye çalışan aileler yavaş yavaş duyurmaya başladılar. Belki de bu açıdan kastımız biraz da bu konudur. Yoksa rakamlara baktığımızda söylenildiği kadar belki çok büyük bir artıştan söz edemeyiz. Ama ciddi anlamda bir tehlike var mı, var. Ciddi anlamda duyarlı olmamız gerekiyor mu? Evet.” dedi.
“Madde bağımlıları tedavi edilmelidir”
İçerisinde yaşam alanı oluşturulmayan bir şehirleşme anlayışının zihni ve ruhu katlettiğini ve şehir hayatının ister istemez birçok problemi de beraberinde getirdiğine dikkat çeken Tamer, “Gaziantep göç alan bir şehir ve Suriyeli kardeşlerimizle beraber nüfusumuz ciddi anlamda arttı. İki milyonun üzerinde nüfusumuz var. Dolayısıyla şehir hayatı ister istemez birçok problemi de beraberinde getiriyor ve bunlardan bir tanesi maalesef bağımlılıktır. Bu sadece uyuşturucu bağımlılığı değil. Diğer bağımlılıklar da bu alana giriyor ve aynı şekilde tehlikelidir. Ama uyuşturucu bağımlılığının oluşum süreci ve ortaya çıkardığı sonuçlar itibariyle daha yaralayıcı olduğunu söyleyebiliriz. Bir sigara bağımlısı kişi içinde her zaman ölüm tehlikesi var. Ama bir kişi uyuşturucu madde kullanımına başladığında bu sürecin çok daha hızlı gerçekleşmesi, bir tedbir alınmaması ve tedavi olmazsa, engellenmezse çocuklarımızın ve gençlerimizin maalesef hayatlarını kaybetmesi söz konusu oluyor.” ifadelerini kullandı.
“Bağımlılık bir beyin hastalığıdır ve tedavi edilmesi gerekiyor”
Uyuşturucu bağımlılığının bir beyin hastalığı olduğunu belirten Tamer, bundan dolayı bir suç olarak görülmemesi gerektiğine dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Ama bu insanlar sanki toplumun dışına itilmesi gereken suç makinesi insanlar gibi gözüküyor. Evet, bu insanlar suç işleyebilir. Çünkü akli melekeleri bunu engelleyecek bir durumda değildir. İşlediği şeyin suçlu olduğunu zaten bilmiyor. Ya da ailesine yönelik bir şey yaptığında veya bir hırsızlık yaptığında bunu bilinçli yapmıyor. Bu bir hastalıktır ve tedavi edilmesi gerekiyor. Özellikle bizim bunu bilmemiz gerekiyor. Bağımlılık bir beyin hastalığıdır ve tedavi edilmesi gerekiyor. Biz nasıl ki bir kanser hastası için hastalığı ile karşılaştığımızda hemen tedavi için yöntemler arıyorsak aynı durum bağımlılık içinde geçerlidir. Olaya öncelikle bu şekilde bakmamız lazım. Ailelerin, bu toplumda yaşayan herkesin böyle bir problemle karşılaşmaması için yapması gerekenler, birde karşılaştığında yapması gerekenler var. Karşılaşmaması için yapması gerekenler; bu konu hakkında bilgi sahibi olacaklar, birbirlerine bunu anlatacaklar. Her ortamda bu konuda bir duyarlılık olduğunu göstermeleri gerekiyor.”
“Bağımlılık noktasında toplumsal olarak herkes duyarlı olmalıdır”
Bağımlılık noktasında toplumsal olarak herkesin duyarlı olması gerektiğini belirten Tamer, özellikle de bu konuda medyaya çok önemli görevlerin düştüğünü belirterek, “Bir kere sorumluluk sahibi olmamız gerekiyor. Televizyona çıkan her şey televizyona çıkıyor diye doğru kabul edilemez. Evet, bu noktada da devletin RTÜK gibi kurumları var. Evet, vatandaş bu tür olumsuz durumları şikâyet ediyor ancak bu duyarlılığın daha yoğun olarak gerçekleşmesi gerekiyor. Vatandaş eğer televizyonda bir dizi veya filmde rahatsız edici alkol, sigara ve uyuşturucuya özendirici bir şey görüyorsa bununla alakalı tepkisini çok rahat ortaya koyabilmelidir. Bu vatandaşın görevidir. Peki, bu konuda medyanın ne yapması gerekiyor? Medya sonuçta bir iletişim aracıdır. Tüm haberlerde veya çalışmalarda çok daha dikkatli olması gerekiyor. Bu konu ile ilgili bir haber yapıldığı zaman ’Acaba bu haber yanlış bir etkiye sebep olabilir mi?’ diye sorması gerekiyor. Bilinçaltına giden bir mesajla çocuklarda ve gençlerde farklı bir nedene sebebiyet verebilir.”uyarısında bulundu.
“Bu noktada medyanın çok dikkat etmesi gerekiyor”
Uyuşturucu, sigara, alkol ve kumar bağımlılığı konusunda yapılan bu tür yanlış yayınların toplumda bir özenti oluşturduğunu belirten Tamer, “Bizim elimizdeki birçok istatistikte özellikle de gençlerde ve çocuklarda maddeye veya bir bağımlılığa düşmenin en temel gerekçesi merak ve özenti olarak görülüyor. Çocuklar merak ediyor. Medyada bu meraka bu şekilde celp ederse o zaman orada bir bağımlı ortaya çıkabilir. Bu noktada medyanın çok dikkat etmesi gerekiyor. Bu problem herkesin için sıkıntı olabilecek bir problemdir. Dolayısıyla kimsenin bu konuda sorumsuz olma hakkı yoktur. Herkesin başına gelebilir, herkesin de çocuğu ve genci var. O yüzden buna dikkat edilmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu.
Medyada sunulan haberlerde, uyuşturucu maddeyle ilgili bazı terimlerin kullanılmaması gerektiğine işaret eden Tamer, uyuşturucu ile mücadelede medyanın sorunlu değil sorumlu bir dil kullanmasını istedi.
“Uyuşturucu ile ilgili yapılan haberler özendirmeden uzak olmalıdır”
Tamer, uyuşturucu ile ilgili yapılan haberlerde seçilecek kelimelerin ve kullanılacak olan görüntülerin özendirmeden uzak olması gerektiğine işaret ederek, şöyle konuştu:
“Bazen haberlerde ‘Altın vuruş’ deniliyor. Bu yanlış bir ifadedir. Altın çok değerli bir madendir. Yani kendini öldüren bir insana altın gibi değerli madenle eşleştirmek çok yanlıştır. Medyanın bu alanda kullandığı dile dikkat etmesi lazım. Uyuşturucu yakalandığında sanki iyi bir şeymiş gibi böyle ‘Milyon dolarlık uyuşturucu yakalandı’ ifadesi maddi durumu iyi olmayan insanlara ‘Bakın ne kadar güzel bir iş kapısı’ der gibi bir haber dili kullanılıyor. Bu çok tehlikelidir. Sonuçta insanları ölüme götürecek bir maddedir. Buradaki rakamı söylemeniz sadece durumu iyi olmayan kişiler için teşvik oluyor. Böyle bir dile gerek yok, bu yanlıştır. Bunların düzeltilmesi gerekiyor.”
“Yeni çıkan sentetik uyuşturucular sürekli kullanımda ölüme neden oluyor”
Son zamanlarda ciddi anlamda insana zarar veren hatta ölümlere bile neden olan çeşitli uyuşturucu maddelerin de toplumda giderek daha da yaygınlaştığına dikkat çeken Tamer, sözlerini şöyle bitirdi:
“Bu maddelerle beyin hasara uğruyor. Uyuşturucu kullanan kişinin aklı gidiyor. Kişinin düşünme iradesi, karar verme mekanizmaları ortadan kalkıyor. O yüzden inanılmaz suçlar işleniyor. Bazı problemler yaşanıyor. Vücut zarar görüyor. Özellikle yeni çıkan bazı sentetik uyuşturucular vücut içerisinde ciddi anlamda problemler ortaya çıkarıyor. Hatta sürekli kullanımda çok kısa sürede ölüme neden oluyor. Zaten uyuşturucu kullanımındaki en uç nokta ölüm noktasıdır. Bunu da maalesef yaşıyoruz. Kişi bu maddeyi kullanmayı terk etmez, herhangi bir şekilde tedavi olmazsa ve engellenmezse belli bir süre sonra kullanım dozunu artırarak maalesef hayatına son veriyor. En başından beri müdahale etmek lazım ve bir kişinin uyuşturucu kullanmaya başlandığı bilindiği anda sonunun ölüme gideceğini de bilmemiz gerekiyor. Buna odaklanarak hiç başlanılmaması için bir şeyler yapılması gerekiyor.”
İLKHA