Dünya genelindeki uyuşturucu kullanımı ve sonuçları hem ümmet hem de insanlık için büyük bir felakettir. Bölgesel savaşlardan, trafik kazalarından ve terör saldırılarından daha yüksekinsan kaybı ve yıkıma neden olmaktadır. Ülkeler, güvenlik, toplumun maddi refahının ilerlemesi için devasa bütçeler ayırırkenmaalesef uyuşturucu ile mücadeleye gereken önem ve hassasiyet gösterilmemektedir. Yanlış ve eksik yöntemlerle bu sayı azalmak bir yana daha da artmaktadır.
Aşağıda vereceğim rakamlar Birleşmiş Milletler ve Türk Sağlık Bakanlığının istatistikleridir. Resmi kayıtlara geçmeyen ve tespit edilemeyen vakalar ile birlikte bu rakamlar daha yüksek boyuttadır.
Birleşmiş Milletler (BM) 1987'de aldığı bir kararla 26 Haziran'ı Dünya Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü olarak ilan etti. Bu günde farklı etkinlikler düzenlenerek Uyuşturucu ve Suç Ofisi'nin hazırladığı Dünya Uyuşturucu Raporu da açıklanmaktadır.
2016 yılındaki rapora göre;
Yetişkin nüfusun yaklaşık yüzde 5'i, bir başka deyişle 15-64 yaşları arasında yaklaşık 250 milyon kişinin 2014 yılında en az bir uyuşturucu madde kullandığı görülüyor. 29 milyon kişi arasından yüzde 14'ü HIV'li olmak üzere, yaklaşık 12 milyon kişi damar içi uyuşturucu kullanıyor. 6 milyon kişi de Hepatit C virüsü taşıyor.
Madde kullanım bozukluğu olan her 6 kişiden ancak 1'i tedavi oluyor.
Uyuşturucuya bağlı ölüm oranı önceki yıllara göre sabit kalarak 207 bin olarak kaydedildi.
Dünya çapında en yaygın kullanılan uyuşturucu maddesi; esrar. Kullanıcı sayısı 183 milyon
2016'da Asya'da 85.900, Amerika'da 52.500, Afrika'da 39.200 kişi uyuşturucuya bağlı olarak hayatını kaybetti.
Türkiye Sağlık Bakanlığı'nın açıklamalarına göre;
Türkiye'de madde bağımlılığı nedeniyle 2007'de 136 kişi hayatını kaybederken, 2013'de bu sayı 232'ye yükseldi. Bu yıllar arasında toplamda bin 61 kişi madde bağımlılığı nedeniyle hayatını kaybetti.
2009-2014 yılları arasında ayakta tedavi gören ve yatarak tedavi gören hasta sayısı bir milyon 182 bin 505.
Ayakta ve yatarak tedavi gören hasta sayısının en çok olduğu yıl, 2014.263 bin 217 kişi ayakta tedavi görürken 13 bin 90 kişi de yatarak madde bağımlılığı tedavisi gördü.
Tedaviye başvuranların yüzde 56,9'u, 20-29 yaş grubundan. Tedaviye başvuran hastaların yaş ortalaması ise 26-28.
Tedavi gören hastaların yüzde 94,4'ü erkek, yüzde 5,6'sı ise kadın. En yüksek vaka sayısı yüzde 32,97 ile İstanbul, yüzde 12'lik vaka ile Adana ikinci sırada.
Uzmanlara göre bir defadan bir şey çıkmaz denilerek uyuşturucu kullanan kişi, ikinci kez kullandı mı artık bağımlı ve müptelası oluyor. Uyuşturucuyu temin etmek için her yola başvuruyor ve her günahı işlemeye hazır hale geliyor.
Âlim, hizmet ehli, muttaki, muhlis ancak sigara kullanan nice şahsiyetler tanıdım. Birçok konuda nefislerine boyun eğdirip mat ettirmelerine rağmen sigara konusunda aynı tavrı sergileyemediklerini gördüm. Sigara, uyuşturucu ile kıyaslandığında uyuşturucu, sigaradan çok daha fazla bağımlılık yapmaktadır. Dolayısıyla uyuşturucu müptelası olmuş, ilim ve hayatın tecrübesinden yoksun bir gencin uyuşturucuyu tek başına bırakması imkânsızdır.
Toplumumuzu ve çocuklarımızı bu canavarın elinden kurtarmak hepimizin dünyevi ve uhrevi sorumluluğudur. Salt polisiye tedbirlerle, -kaldı ki dünyanın birçok ülkesinde ve ülkemizde istihbaratçı, asker ve polislerin bir kısmı bu kirli ağın bir parçasıdır- bu illetle başa çıkılamaz. Elbette bu işi organize edenler en ağır cezalara çarptırılmalıdır. Ama kullanan, bu ağa bir şekilde düşmüş milyonlara karşı şefkat ve merhametle yaklaşılmalı. Sineklerle mücadeleden ziyade sinek üreten bataklıklar kurutulmalıdır. Var olan bağımlılara yenileri eklenmemesi için acil tedbirler alınmalıdır.
Basın-medya, aile-okul, âlim ve kanaat önderleri, psikolog ve sosyologlar, STK'lar, iktidar-muhalefet, tüm kurum ve kuruluşların katılımıyla bir seferberlik ilan edilmeli. Ortaya kısa, orta ve uzun vadeli plan-proje çıkartılarak uygulanmalıdır. Yoksa Allah muhafaza her gün gözlerimizin önünde geleceğimiz olan çocuklarımızın park ve metruk yerlerde yürek yakan hallerini görmeye devam edeceğiz.