"Uyuşturucuyla mücadelede adli tedbirler yeterli değil"

​Uyuşturucu kullanımı ve satışıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Yeşilay Cemiyeti Bitlis Şube Başkanı Av. Serdar Yazar, uyuşturucuyla mücadelede alınan tedbirlerin yeterli olamadığına dikkat çekti.

Türkiye’de artış göstererek, toplumsal dengeyi sarsan uyuşturucu kullanımı ve satışıyla mücadelede sadece polisi ve adli tedbirlerin yeterli olmadığını belirten Yeşilay Cemiyeti Bitlis Şube Başkanı Av. Serdar Yazar, toplumun her katmanının uyuşturucuyla mücadele etmesi gerektiğini ifade etti.

Gençleri ve çocukları risk altına alan uyuşturucu kullanımına karşı alınması gereken tedbirlerle ilgili İLKHA'ya değerlendirmelerde bulunan Yeşilay Cemiyeti Bitlis Şube Başkanı Yazar, uyuşturucuya yönelik çıkarılan yasaların tam anlamıyla caydırıcı olmadığını söyledi.

2014 yılında yeni yargı paketiyle birlikte uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımına yönelik cezaların ağırlaştırılması, uyuşturucu satıcılarına darbe vurduğunu ama buna rağmen caydırıcı olmadığına dikkat çeken Yazar, "TBMM’de 2014 yılında yeni yargı paketiyle birlikte uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımına yönelik cezaların ağırlaştırılması uyuşturucu satıcılarına darbe vurdu. Yasadaki değişiklikle uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını kolaylaştırma ve özendirme suçuna 5 yıldan 10 yıla, uyuşturucu kullanma suçuna ise 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasının ön görülmesi ve bu anlamada yasanın bilinirliğinin artırılmasıyla hedef kitle arayışındaki uyuşturucu tacirlerini daha da zora soktu. Cezalar tam anlamıyla caydırıcı olmazsa bile bu yasalar uyuşturucu kullanıcılarına darbe vurdu." dedi.

"Uyuşturucuyla mücadele noktasında sadece polisiye ve adli tedbirler tek başına yeterli olmuyor"

"Uyuşturucuyla mücadele noktasında sadece polisiye ve adli tedbirler tek başına yeterli olmuyor. Bu süreç tümüyle değerlendirilip, toplumun bütün katmanları sürece dahil edilebilirse, özellikle toplumun temel yapı taşı olan aileler bu noktada bilinçlendirilebilirse, evlatlarına sahip çıkma noktasında onları dışlayıcı bir şekilde değil de kucaklayıcı bir şekilde yaklaşım sergileyebilseler, en azında toplumsal müşterek anlamında çok ciddi bir mesafe katledilebilir." diyen Yazar, şunları söyledi:

"Polisiye ve adli tedbirler, bu sürecin sadece cezalandırılması, bu işe bulaşmış kişiler noktasında tek başında yeterli olabiliyor. Fakat işe bulaşmış veya risk gurubu altındaki çevreler noktasında, bilimsel ve tıbbi yöntemler bir bütün halinde değerlendirilmediği taktirde, bu işin kökenine inip, bu sorunu çözmek çok da mümkün değil. Dolayısıyla bilimsel ve tıbbi metotlara yönelik önleme, erken tanı, tedavi ve rehabilitasyon faaliyetlerini, devlet mekanizması ve idari kurumlarla bir bütün halinde yürütüp, bu şahısları toplumun bir parçası olduklarını onlara hatırlatılmalıdır. Onlara bir yaşam alanı açarak, yani bu şahsiyetleri her zaman biz bir kuytu köşede, metruk binalarda görmektense, toplumun bir parçası olarak kendi içimizde görmek istiyoruz. Dolayısıyla bu şahsiyetlere bir yaşam alanı oluşturulması lazımdır. Polisiye tedbirlerle sadece cezalandırabiliriz."

"Madde bağımlılığı bir sigara bağımlılığı gibi değil, tam bir beyin hastalığıdır"

Madde bağımlılığı bir sigara bağımlılığı gibi değerlendirilmemesi gerektiği uyarısında bulunan Yazar, madde bağımlılığının bir beyin hastalığı olduğuna dikkat çekti.

Yazar, "Madde bağımlılığı benim nazarımda bir sigara bağımlılığı gibi değerlendirilmemelidir. Madde bağımlılığı tam bir beyin hastalığıdır. Tedavi, rehabilite, psikoterapi eğitimlerine tabi tutulmadığı müddetçe; madde bağımlılığıyla mücadele polisiye ve adli tedbirlerle pek de mümkün değil. Beyin hastalığı olduğu için bu şahısların öncellikle maddeye bulaşmadan önce risk altında olanlar, önleme faaliyeti kapsamında eğitilmesi gerekiyor. Bu şahıslar maddeye bulaştıysa, bağımlılığın tehdidi altındaysa; öncelikle onun erken tanısını, sağlık kurumları, sağlık kuruluşları, okuldaki rehber öğretmenleri tarafından bunların erken tanısı yapılarak, bir an önce tedaviye yönlendirilmeleri lazım. Tıbbi tedavi yöntemleri de yeterli değil. Çünkü tedavi olduğu halde, tıbbi literatürde ‘relaps’ dediğimiz, tedavi sürecinden sonra rehabilite edilmediğinden dolayı eskiye yönelme yapar. Yani bu şahıs madde kullanmış. Fakat Alkol ve Madde Bağımlılığı Araştırma, Tedavi ve Eğitim Merkezi (AMATEM) ve Çocuk ve Ergen Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi (ÇEMATEM) dediğimiz merkezlerde tedavi olmuş. Ama zihinsel revizasyonun gerçekleştirilmediğinden dolayı eski hayatta yönelim sağlayabiliyor. Bunlar bir bütün olarak yapıldığında uyuşturucuyla mücadelede bir mesafenin katledileceğine bu şekilde inanıyoruz. Yoksa polisiye ve adli tedbirler tek başına bu anlamda yeterli değil." diye konuştu.

"Toplumsal aile yapısı uyuşturucu kullanımında önleyici bir faktördür"

Toplumsal aile yapısı uyuşturucu kullanımında önleyici bir faktör olduğunun altını çizen Yazar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bitlis’te madde kullanımına ilişkin yaş ortalaması noktasında, küçük yaşlarda çok ciddi kullanımına bugüne kadar doğrusu rastlanmadık. Yaptığımız ev ziyaretlerinde de genellikle yaş ortalamasının 15-30 arasında olduğunu görüyoruz. Yani 15 yaş altına düşmüş madde kullanıcısını şu ana kadar Bitlis’te rastlanılmadı Bitlis’te, 15 yaşın altında farklı modüllerde bağımlılıklar değerlendirilebiliyor. Bu Türkiye’nin genelinde olduğu gibi Bitlis’te de mevcut. Sigara bağımlılığı gibi. Özellikle ilkokul çağlarındaki öğrencilere yönelik teknoloji bağımlılığı noktasında çok ciddi Türkiye ortalamasındayız. Ama madde bağımlılığı noktasında Türkiye ortalamasının üstündeyiz. Bitlis bu anlamada diğer illere nazaran biraz daha muhafaza edilmiş durumda. Bunda tabi Bitlis toplumunun muhafazakar yapısı da çok önemli. Bunun manevi ayağı yoktur desek yalan olur. Zaten Bitlis’te bu yaş ortalamasının düşmemesinin en önemli sebebinden birisi de Bitlis’teki toplumsal aile yapısıdır."

"Sadece maddi imkanı olmayan aile çocukları değil, sosyal beceri kazanmayarak yalnızlaşan her çocuk, uyuşturucuya bulaşmada hedef kitledir"

Toplum içerisinde, genellikle maddi imkanları iyi olamayan ailelerin çocuklarının uyuşturucuya daha fazla bulaştığı tezinin doğru olmadığını dile getiren Yazar, sosyal beceri edinmeyerek yalnızlaşan çocukların, farklı çevrelerin kıskacına düşerek, hedef kitle haline geldiklerini ifade etti.

Ailelere önemli tavsiyelerde bulunan Yazar, "Genellikle maddi durumu kötü olan ailelerin çocukları maddeye bulaşıyor diye bir izlenim var toplumumuzda. Ben bunun böyle olduğuna inanmıyorum. Ailelere düşen en önemli görev, evlatlarını toplumsal ve sosyal becerilerini kazanmaları noktasında onların önünde engel değil de arkalarında bir rüzgar işlevi görmeleri, maddeye bulaşma noktasında çocukları daha fazla muhafaza edeceklerine inanıyorum. Bu anlamda sosyal beceri edinememiş çocuk, toplumda yalnızlaşıyor. İster istemez farklı çevrelerin kıskacına düşüyor. Hedef kitle haline gelebiliyor. Dediğim gibi ya ailesinden çok otoriteye ya da aşırı sevgiye maruz kalarak, sosyal becerisini kazanamamıştır. Çünkü her ihtiyacını ailesi gidermiş. Anne babası gidermiş. Belli bir yaşa geldikten sonra yani ergenlik dönemine geldiğinde, toplumda sosyal becerilerini kazanmadıklarından dolayı yalnızlaşıyor. Hedef kitle, risk gurubu haline geliyorlar. Yanlış bir arkadaşına kurban oldukları taktirde maddeye bulaşabiliyorlar." dedi.

"Uyuşturucuya bulaşmış tek bir kardeşimiz kalana dek mücadelemizi sürdüreceğiz"

Yeşilay Cemiyeti olarak Bitlis’te uyuşturucuyla mücadelede yapılan çalışmalara da değinen Yazar, uyuşturucuya bulaşmış tek fert kalana dek rehabilite çalışmalarını sürdüreceklerinin altını çizerek şunları ifade etti:

"Özellikle son zamanlarda Bitlis Valiliği bünyesinde ve diğer kurum ve kuruluşların iştiyakçı kılınmasıyla Bitlis’te bir rehabilitasyon projemiz hayatta geçirilmek üzere. Yeşilay Bitlis şubesi olarak, daha önce bahsettiğim gibi bu bireylere toplumun bir parçası olduklarını, onların toplumun vazgeçilmez bir parçası olduklarını onlara hissettirmek noktasında, onlara bir yaşam alanı oluşturma projemiz var. Biz inanıyoruz ki bu proje Bitlis’e özel bir proje. Bitlis’in sosyo kültürel özelliklerini baz alarak oluşturulmuş bir proje. Bu anlamda Bitlis Valiliği en büyük destekçimiz olarak, bu projeye büyük destekler sağladı. Bunun haricinde iştirakçı birtakım kurumlarımız var. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, Bitlis Belediyesi gibi kurumlarında devam sürecinde bize daha çok destek vermelerini bekliyoruz."

Yetiştirilen formatör eğitimcilerle kent merkezi ve içlerdeki personellere eğitim verdiklerini söyleyen Yazar, "Bitlis’te uygulamaya çalıştığımız bu projemiz, maddeye bulaşmış, madde tehdidi altında veya risk gurubunda olan kardeşlerimizin geleceklerini koruyarak teminat altına almaktır. Bu anlamda 5 formatör eğitimci yetiştirdik. İkisi madde bağımlılığı anlamında eğitim verecek. Diğerleri sağlıklı yaşam eğitimi, teknolojik, sigara, alkol, kumar bağımlılığı noktalarında biz eğitimciler yetiştirdik. Madde bağımlılığı modülünde yetiştirdiğimiz formatörler aracılığıyla Bitlis ve ilçelerinde toplam olarak kurumlarda çalışan bin personele eğitimler verdik. Bu eğitimlerin Bitlis genelinde yaygınlaştırılması noktasında 90 tane uygulayıcı eğitimci yetiştirdik. Halk sağlığı uzmanı, sosyal hizmet uzmanı, psikolog, psikoterapistler yetiştirdik." (İLKHA) 





İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Bitlis Haberleri

Dur ihtarına uymayan tur otobüsünün bagajında 55 düzensiz göçmen yakalandı
Eren ailesi Bitlis'te 1 milyon meyve ağacını toprakla buluşturuyor
Bitlis’te "Bi hareketine bakar hayat" bilgilendirme programı gerçekleştirildi
Kaçmaya çalışan kamyon kasasında 91 düzensiz göçmen yakalandı
Bitlis’te kış öncesi koordinasyon toplantısı yapıldı