Özellikle bu süreçte aile içi iletişim ve çocuklara yaklaşım konusunda daha hassas olunması gerektiğini belirten Gürsoy İLKHA'ya yaptığı açıklamada, anlık gelişmeleri takip etmek için sıklıkla sosyal medya veya televizyondan bilgi arayışına girilmemesi ve doğru bilye ulaşmanın çok önemli olduğunu ifade etti.
Gürsoy, virüsün yayılmasını önlemek ve tehlikesini en aza indirmek için iletişimde fiziksel teması ortadan kaldırmanın önemine de vurgu yaptı.
"Çocukların yanında virüs hakkındaki konuşmalarınıza, izlediklerinize özen gösterin"
Evde kalınan süre ve virüs hakkında piyasada dolaşan bilgiler hakkında dikkatli olunması ve çocukların psikolojik olarak olumsuz etkilenmemesi için konuşma dilinin çok önemli olduğunu belirten Gürsoy, "Çocukların yanında virüs hakkındaki konuşmalarınıza, izlediklerinize özen gösterin. Sizi görmediklerini, duymadıklarını zannetmeyin. Çocuğunuzun davranışlarında, uyku düzeni ve iştahında belirgin bir farklılık olup olmadığını izleyin. Bu farklılıklar, çocuğun yaşadığı endişeyi dile getirmesinin bir yolu olabilir. Çocuklara, okulların tatilini açıklarken kullandığınız dilin, endişe oluşturmaması adına önemlidir. Beden dilimize, söz ve hareketlerimize çok dikkat etmemiz gerekiyor. Çünkü çocukların kafasını karıştıracak biçimde yorum yapmak doğru değildir. Bir salgın, virüs veya hastalık sebebiyle okula gidemiyor olmak muhakeme becerisi henüz gelişmemiş çocuklar üzerinde korku ve kaygı meydana getirebilir. Bunun yerine okulların, grip benzeri bir hastalık tehlikesinden korunmak için bir süre tatil olacağını, bu süreçte kapalı yerlere gitmenin de uygun olmadığını söylemeniz yeterli olacaktır. Çocuklarımızla ev içinde gereği gibi ilgilenerek onlarla konuşalım, onlarla kitap okuyalım, onlara masal anlatalım. Çocuklar dünyanın güvenli bir yer olduğuna inanma ihtiyacındadır ve bu inanç, yetişkinlerin tutum ve davranışlarıyla doğrudan ilişkilidir. Bu bağlamda, yetişkinlerin duygu ve düşüncelerini kontrol altında tutması ve sakin kalması daha da önemli olacaktır. Evde kalma süremizi de bu şekilde fırsat olarak değerlendirelim." şeklinde konuştu.
"Haberleşmede telefonu kullanalım"
Yeni Corona virüs sebebiyle pek çok insanın endişeli olduğunu söyleyen Gürsoy, "Anlık gelişmeleri takip etmek için sıklıkla sosyal medya veya televizyondan bilgi arayışına giriyoruz. Bu süreçte dikkat etmemiz gereken unsurlar var. Sosyal medya veya televizyon programlarında salgın tehlikesine ilişkin haberlere fazlasıyla maruz kalmak kaygıyı ve panik hissini tetikleyebilir. Bu nedenle doğru kaynaklardan, yeterli düzeyde bilgilenin. Haber kaynaklarını gün içerisinde sürekli takip etme ihtiyacında olabilirsiniz, bunun yerine belirli bir zaman aralığında ve kısıtlı sayıda güvenilir kaynak aracılığıyla konuyla ilgili haberleri takip edin. Fazla haber içeriği zihinsel ve duygusal yük ortaya çıkarır. İnsan sosyal bir varlıktır, bu süreç içerisinde birbirimize fiziksel olarak gitmememiz gerekiyorsa insanlarla temastan kaçınacağımız için iletişimimizi telefonla sağlayalım." dedi.
Ruhun beslenmesin bedenin beslenmesi kadar önemlidir
Virüse karşı sadece bağışıklık sistemini güçlü tutmayı değil beraberinde ruhi olarak da beslenmek ve kendini bu tür hastalıklardan arındıracak ruh haline girilmesinin önemine değinen Gürsoy, "Bağışıklık sistemimizi sadece besinlerle güçlendirebiliriz şeklinde özetleyebileceğim bir yanlış var. Bilelim ki ruhu da beslemek zorundayız ve bu önemli bir ayrıntıdır. Bilim dünyasında nöro immuno modülasyon olarak bilinen mühim bir kavram var. Bu ruhsal, duygusal durumun bağışıklığı etkileme ve yönetme gücü anlamına geliyor. Güzel, doğru, teşvik edici, olumlu, keyifli ve huzur verici şeyler düşünmek bağışıklığımızı güçlendirmede en az antioksidanlar, vitamin ve mineraller kadar etkilidir. Tersine, korku, endişe, kötümserlik, panik gibi duygular bağışıklığımızı da depresyona sokabiliyor. Bu günlerde ruhu beslemek meselesi en az bedeni beslemek kadar önemlidir." ifadelerini kullandı.
İLKHA