İLKHA'ya yazılı açıklamada bulunan Uzman Psikolog Olcay Geçgel, sınav stresinin faydalı yönlerinin hissedilmemesinin sebebinin kaygının olumsuz senaryolara neden olduğunu söyleyerek önemli açıklamalarda bulundu.
Sınav zamanları yaklaştığında, çevreden nasihatlerin gelmesiyle öğrencilerin kaygılandığına dikkat çeken Geçgel, "Aslında sınav ismi kimimizi ürkütmeye yetebiliyor. Çünkü bu yalnızca bir isim değildir. İçerisine birçok duygunun saklı olduğu, içerisindeki duyguları geçmişte tecrübelenerek öğrendiğimiz bir süreçtir. Bu uzun süreçte her insanın tecrübesi çok başkadır. Bu dönemlerde fazlasıyla öneriler, kaynaklar, nasihatler geldiği için öğrenciler, nereden nasıl faydalanacağını şaşırabiliyor. Son zamanlarda sınav stresi atmanın 5 yöntemi, 10 yöntemi, 10 altın kuralı şeklinde iddialı başlıklarla karşılaşabiliyoruz. Sınav duygusu herkeste farklı anlamlandığı için herkesin buna yönelik geliştirdiği stresle başa çıkabilmesi yine bambaşka yöntemlerle oluşabilir. Kişiler kendilerini stressiz bir yaşam biçimine odaklamak isterken belirsizlik ve bilinmezliğe yönelik oluşan doğal kaygılar için kişiler, işin içinden çıkılamayacak bir manzara oluşturabilmektedir. Oysa ki belirli oranda hissedilen kaygının faydalı yönleri de vardır. Faydalı yönlerinin hissedilmemesinin asıl sebebi; kaygının olumsuz birtakım senaryolara neden olmasıdır." dedi.
"Aile ve sosyal destekler öğrencilere güven veriyor"
Sınav öncesi stresin sebebinin heyecan ve kaygının yok edilemeyeceği korkusundan kaynaklandığını vurgulayan Geçgel, "Sınav öncesi stresin sebebi, heyecan ve kaygının yok edilemeyeceği korkusudur. Kişilerin amaçları sınav esnasında doğal olarak gelişen tüm heyecanı ve kaygıyı yok edebilmek değil, işlevselliğimizi bozan ve bize zarar veren kontrol edemeyeceğimiz tarafını yok edebilmemiz olmasıdır. Aile desteğinin ve sosyal desteğin son günlerde daha fazla hissettirilmesi, sınava gireceklerin kendilerinde daha çok güven duygusunu oluşturabilmelerini sağlar. Ailelerin, sınavların hayatın bütünü olmadığını ve hayatın yalnızca bir parçası ve dönemi olduğunu öğretmeleri, sıklıkla hissettirmeleri gerekmektedir." ifadelerini kullandı.
Çalışmış öğrencilerin, çalışmayan kişilerle kendilerini kıyaslaması durumunda kaygı yaşama ihtimalinin daha yüksek olduğunu belirten Geçgel, "Mükemmel olmayı isteyen, aşırı rekabetçi olan, başarısız olmaktan korkan, gerçekmiş gibi görünen olumsuz düşünceleri olan, beklentileri karşılamak zorunda hisseden, ders çalışma alışkanlıklarının farkında olmayan, zamanını iyi yönetemeyen, erteleme alışkanlığı olan ve başkalarıyla kendini kıyaslayan kişilerin kaygı yaşama ihtimali daha yüksektir. Düşüncelerimizin sınav esnasında bize yaşatacağı duyguların neler olabileceğini önceden sorgulamak ve bu duyguları duyarsız hale getirebilmek yaşanılacak ani kaygısal davranışları yönetebilmemizi kolaylaştıracaktır." şeklinde konuştu.
"Sınav öncesi kendimize yapacağımız telkinler bizi daha güçlü hissettirecektir"
Sınav anında veya hemen öncesinde olumsuz duygu ve düşüncelerin oluşacağını önceden bilmemiz gerektiğini belirten Geçgel, düşüncelerin gerçekçi olmadığını, bu düşünceleri kaygının oluşturduğunu bilmemiz gerektiğini söyledi.
Geçgel, "Sınav öncesi zihnimizde sınava yönelik olan düşünceleri ve duyguları belirlemeli, bunlar arasından hangisinin işimize yarayan olumlu duygu olduğunu netleştirmeliyiz. Netleşen duyguları gerçekliğe dayandırmalı ve sınava yönelik olan beklentilerimizi gerçekçi olarak değerlendirmeliyiz. Sınav anında veya hemen öncesinde gelişen olumsuz duygu ve düşüncelerin oluşacağını önceden bilmeli, bu düşüncelerin aslında gerçekçi olmadığını ve bu düşünceleri kaygının oluşturduğunu bilmeliyiz. Bunu biliyor olmamız istemsiz gelen negatif düşünceleri kontrol ederken bu konuda tecrübeli olduğumuzu ve durumu daha kolay kontrol altına almamızı sağlayacaktır. Sınav öncesi kendimize yapacağımız telkinler bizi daha güçlü hissettirecektir. Mesela sınava yönelik elimizden geleni yaptığımızı ve bu sürece hazır olduğumuzu düşünmeli, sınav konusunda daha önce defalarca deneme sınavı yaptığımız için bu konuda tecrübeli olduğumuzu tekrar ederek kendimize telkin vermeliyiz." diye konuştu.
"Ebeveynler, sınava girecek olan çocuklarına olan güvenlerini dile getirmelidirler"
Ebeveynlerin sınava girecek olan çocuklarına baskı yapmaması gerektiğine dikkat çeken Gelgeç, şöyle konuştu:
"Anne ve babaların sınav öncesi beklentilerini dile getirirken bunları açık bir şekilde konuşmalarında fayda olacaktır. Sınava girecek olan çocuklarına olan güvenini dile getirmeli, mükemmel olma düşüncesinden ziyade, elinden geleni yaptığını hissettirmeleri çocukların motivasyonunu arttıracak başarılı bir yöntemdir. Çoğu anne ve baba çocukların kaygılarını, düşüncelerini dinlemek yerine kendi kaygılarını ve çevrenin kendisine yönelik olan düşüncelerini belirgin hale getirmektedir. Öncelikle sınava girecek olanların kaygılarını ve değerlendirmelerini boşaltmasını sağlamalı sağlıklı iletişimi kurarak kendilerini dinlemeliyiz. Fikirlerine verdiğiniz önemi hissettiriyor olmanız, sadece sınav dönemi değil uzun vadeli ebeveynlik ilişkilerinizi de güçlendirecek, kendilerini umutsuzluktan uzaklaştıracak davranışlardan en önemlisidir. Sınava gireceklere en önemli notlardan bir tanesi de sevdikleri bir işi yaptıklarında kesinlikle başarılı olmalarının daha kolay olabilecektir."
İLKHA