Psikolog Kübra Uğurlu, sağlıklı baba ve çocuk ilişkisinin nasıl olması gerektiği hakkında tavsiyelerde bulundu.
İletişimin, her alanda önemli olduğu gibi baba ile çocuk arasındaki yakınlaşmanın, anlaşılmanın da temelini oluşturduğuna dikkat çeken Uğurlu, "Çocuğun hayatı anlaması, doğru ve yanlış olanı ayırt edebilmesi için rehber olarak alınan, otorite olan baba ile arasındaki iletişimin sağlıklı olması gerekiyor. Peki ama nasıl? Bu, aslında düşündüğümüz kadar zor değil. Baba ve çocuk arasında yalın ve sağlıklı bir ilişki kurmak için çocuğumuzu bir yetişkini dinlediğimiz titizlikte, göz kontağı kurarak ve anlattıklarına geribildirimler vererek dinlemeli, onu anlamaya çalıştığımızı hissettirmeliyiz." dedi.
Çocukların, doğduğu andan itibaren hayatı anlamaya, anlamlandırmaya ve öğrenmeye başladığını belirten Uğurlu, bebeklik döneminde çocukların sözsüz iletişimle ilişki kurduğunu ifade etti.
Psk. Uğurlu, çocuğun bu dönemden itibaren babasıyla iletişimini yüz ifadeleriyle seslerle ve tepkilerle paylaşmaya çalıştığına dikkat çeker, çocukların en hızlı öğrenme yolunun ‘görerek öğrenme’ olduğunun altını çizdi.
Uğurlu, "Yani babaların çocuklarına karşı davranışları, öğretileri, çocuklarının hayat tecrübeleri arasında yerini almaya başlaması kaçınılmaz oluyor. Baba olarak çocuğunuzu geleceğe hazırlamak, doğru olanı öğretmek istiyorsanız bunu kendi davranışlarınızdan başlayarak yapmalısınız." diye ekledi.
Korku veya sevgisizlikle çocuk üzerinde otorite kurulmaz
Uğurlu, baba- çocuk ilişkisindeki iki büyük yanlışı ise şöyle anlattı: "Sevgimi göstermesem de o onu ne kadar çok sevdiğimi biliyor' ve 'Sevgimi çok göstermezsem bana saygı duyar veya şımarmaz' düşünceleri maalesef yanlıştır. Çocuğunuzu sevmek ve bunu fiziksel olarak ona hissettirmek, onun onaylanma ve kabul görme hissini güçlendirerek, daha sevgi dolu bir birey olarak hayatını ve insan ilişkilerini olumlu yönde etkiler. Sevilme, onaylanma duygusu insanın varoluşundan bu yana en önemli ihtiyaçları arasında yer alır. Çocuk sevildiğini, anlaşıldığını, kendisinin söz sahibi olduğunu bildiği bir ortamda özerkliğini yani sağlıklı ayrışmayı sağlayacak güce ulaşır ve hayata hazırlanırken kendini daha rahat ifade eden bir bireye dönüşür. Ayrıca korku veya sevgisizlik bir otorite olarak görülebilir. Çocuğa sınır koyabilirsiniz ama bunlar tartışmaya kapalı, çocuğa söz hakkı verilmeyen sınırlar olmamalıdır. Örneğin çocuğa herhangi bir konuda, ‘Bunu yapma’ demek yerine, ona seçenek sunabilirsiniz. Böylece yapacağı olumlu veya olumsuz davranışın sorumluluğunu almasını ve bunun sonucunda etkilenecek kişinin o olduğunu anlamasını sağlayabilirsiniz. Fakat korku veya sevgisizlikle bunu yapamazsınız."
Ona kazandırmak istediğiniz davranışı önce kendiniz uygulayın
Toplum içinde verilen öğütlerin veya çocuğun hatalarının deşifre edilmesinin baba ve çocuk arasında güvensizliğe neden olabileceğinin altını çizen Uğurlu, "Toplum içinde verilen öğüt aslında yıkıcı bir güven kaybına, çocukta suçluluk duygusu ve babaya karşı öfkeyi beraberinde getirebilir. Unutulmaması gerekir ki; topluma çocuğunu kazandırmak isteyen bir baba; anlattıkları ve çocuğuna kazandırmak istediği davranışları, önce kendisi uygulamalıdır. Yoksa çocuk için bir çelişki ortamı oluşabilir ve hayata hazırladığınız konulara karşı verdiğiniz öğretiler değer kaybedebilir." değerlendirmesinde bulundu.
Baba ve çocuğun birlikte geçireceği zaman aralarındaki bağı kuvvetlendirir
Uğurlu, gündelik telaşlardan, iş, hayat, evlilik, yaşam koşullarıyla boğuşurken baba tarafından ihmal edilen çocukların duygusal ve ruhsal anlamda bir çöküş yaşayabileceğine de dikkat çekti.
Bu durumda çocuğun babaya karşı bir öfke ve kızgınlık durumu içerisinde olabileceğini ve baba-çocuk ilişkisinin sarsılabileceğini belirten Psk. Uğurlu, bu nedenle babanın mutlaka çocukla zaman geçirmesi ve onunla kaliteli etkinlikler yapmaya gönüllü olması gerektiğini hatırlattı.
Baba ve çocuğun birlikte geçireceği kaliteli zamanın aralarındaki bağı güçlendireceğinin altını çizen Psk. Uğurlu "Sevmek, zaman ayırmak, önem vermek, onu anlamaya çalışmak çocuğunuzu gelecekte daha iyi bir yetişkinlik dönemine atılmasına yardımcı olacak ve aranızdaki bağları güçlü kılacaktır. Yarınlarımız olan çocuklarımıza sevgi dolu bir yaşam bırakmak için; çocuklarımızı sevgi dolu bir ortamda ve sevildiklerini hissettirerek büyütmeliyiz." tavsiyesinde bulundu.