İki yıldan beri Ankara'da görülmekte olan Yasin Börü ve arkadaşlarının davasına katılmaya çalışıyorum. Her defasında dışarıda oldum, çünkü adliyenin dışarısı daha kalabalık oluyor, ülkenin dört bir yanından gelen kardeşlerle hasret gideriyorduk.
Bu defa duruşmaya katıldım ve izledim. İçeriye girdiğimde sanık avukatları konuşuyordu, her biri söz aldı ve müvekkillerini savundu.
Eğer meseleden haberdar olmayan birisi olsanız bu avukatları dinledikçe bu sanıklar hakkında üzüldükçe üzülürsünüz. Hepsi de birer masum ve de mazlum. Rastgele tutulup getirilmişler, iki yıldan bu yana haksız yere tutuklu bulunuyorlar. Onlardan hiç birisi olay günü, yani 6-8 Ekim'de olay yerinde, hatta Diyarbakır'da bile değillermiş. Şahitler yanlış teşhis etmiş. O gün orada olmadıklarına dair çeşitli deliller sunmuşlar.
İki yıldan bu yana kendileri suçsuz yere içeride oldukları gibi yakınları da cezaevi yollarında mağdur olmuşlar.
O halde istisnasız hepsi de tahliye olmalıdır.
Avukatlarını dinleseniz mesele böyle. “Vah zavallılar, yazık, iki yıldır neler çekmişler, derhal bırakılmalılar” dersiniz.
İnsanların nasıl bir algı operasyonuyla karşı karşıya olduklarını düşündüm de gerçekten üzüldüm. Sonra Peygamber Aleyhisselam'ın; “Allah'ım, hakkı hak olarak, batılı batıl olarak göster bize” duasına ne kadar muhtaç olduğumuzu anladım.
Şöyle bir düşündüm de, bütün bunların mahkemeleri etkilediği durum ne olurdu?
“Elhamdülillah Allah var, ahiret var, hesap var, kitap var, mizan var.” diyoruz ve mutmain oluyoruz.
Bütün bunlar bizim için bir teselli kaynağıdır. Allah'a ve ahirete inanmayanlar böyle durumlarda ne yaparlar acaba?
Birileri istedikleri gibi ifsat ve algı operasyonu yapa dursunlar, Yasin ve arkadaşları ulaşılacak en yüce makama ulaşmışlardır. Ahiret makamıyla birlikte bu ülke insanının büyük bir kesiminin gönüllerinde de taht kurmuşlardır. Sonra Yasinlerin aziz davaları da kazanmıştır. Hem öyle kazanmıştır ki bütün bir bölge, bütün bir ülke buna şahittir.
Yasin ve arkadaşlarının katilleri kaybetmişlerdir, hüsrana, hem de ebedi hüsrana uğramışlardır.
Ahiretteki hüsrandan önce bu dünyada da hüsrana uğramışlardır.
Ha, ne oldu mahkemenin sonu? Bu defa tahliye yok. Mahkeme 28 Aralık. İnşaallah tetikçilerle birlikte onları sokağa dökenler de cezalarını bulacaklar, bu talebimizden asla vazgeçmeyeceğiz.