Bilindiği üzere Kutlu Doğum münasebetiyle camia olarak her yıl Peygamber Aleyhisselam'ın bir yönüne dikkat çekilmiş, bu yıl Vahdet ve Kardeşlik Önderi öne çıkarılmıştır.
Ayrıca Peygamber Sevdalıları Platformu olarak on dört maddelik bir bildiri yayınlanmış ve etkinlikte okunmuştur, özet olarak;
Ümmetin her cüz'ü bir bedenin azaları gibidir. Ümmetin bir cüz'üne yapılmış haksızlık ve zulmü tamamına yapılmış kabul ederiz.
Dillerin ve renklerin farklılığı Allah(cc)'ın ayetlerindendir ve tanışmak içindir. Tefrikayı körüklemek, üstünlük taslamak için kullanılması kabul edilemez.
Ümmetin her zaman olduğu gibi ittihada, birlik ve beraberliğe, ihtiyacı vardır. Ümmet, bir ve beraber olursa güçlüdür.
Ayrı ayrı mezheplerden oluşumuz birbirimize düşmanlık yapmamıza yol açmamalıdır.
İslam ülkeleri ve Müslüman toplumların nüfusları oranında temsil edileceği bir kurul oluşturulmalı; bu kurul, ümmeti ilgilendiren her konuda kararlar alabilmeli, bu kurulun aldığı kararlar her İslam ülkesi ve toplumunu bağlamalıdır.
İslam âleminde huzursuzluğun asıl nedeni, dış güçlerin İslam âlemine müdahalesi ve işgalci siyonistlere huzur temin etme hırslarıdır. Bu durum son bulmalı, siyonistlerin işgal ettikleri topraklardan çıkartılması İslam ülkelerinin öncelikli hedefi olmalıdır.
Müslümanlar, şerde değil hayırda yarışmalı, iyilik ve takva üzere yardımlaşmalıdır. Müslümanların birbirleriyle çatışması sadece düşmanlarına yarar. Müslümanların birbirleriyle çatışmasına sebebiyet verecek her tür söylem ve tutumdan bütün Müslümanlar kaçınmalıdır.
İslam âleminin sulh içinde olması, bütün Müslümanların ve bütün insanlığın yararınadır. Her Müslüman, İslam âleminde sulha hizmet etmelidir.
İslamsız bir Türklüğün, İslamsız bir Kürtlüğün, İslamsız bir Araplığın Allah'ın katında hiçbir kıymeti yoktur. Hepimiz İslam'la şeref kazandık. Kürd'e de Türk'e de Arab'a da şeref veren aziz ve muazzez İslam'dır.
Başımıza gelen musibetler, İslam'dan uzaklaşmamızdan kaynaklanıyor. Bu musibetlerden kurtulmamız, yeniden nefsimizden ailemize, ailemizden toplumumuza, toplumumuzdan devlet idaresine hayatın bütün alanlarında İslam'a sarılmamızla mümkündür.
“Allah(cc), her hak sahibine hakkını vermiştir.” Talep edilmesine bakılmaksızın Allah'ın vermiş olduğu bütün haklar sahiplerine verilmelidir.
Diller, Allah'ın ayetlerindendir. İslam, hiçbir dilin yasaklanmasına izin vermemiş, aksine bütün dillerin gelişmesine imkân sağlamıştır. Hiçbir dile yönelik kısıtlama ya da yasaklar kabul edilemez. Hiçbir Müslüman bu yasaklardan yana olmamalıdır.
İslam, kimliğimizin esasıdır. Halkımızı İslam'dan koparmaya çalışmak özünden koparmaya çalışmaktır. Hiçbir güç, bugüne kadar halkımızı İslamî kimliğinden koparamadı, bundan sonra da koparamayacaktır. Bu yönde bir çaba içinde olanlar, bu gerçeği görmeli; Müslim, gayrimüslim herkese zarar veren bu tür çabalara artık son verilmelidir.
Sorunlarımızı çatışarak değil, sulh içinde çözersek hepimiz huzur ve selameti buluruz. Hepimiz, öncelikle sulhtan yana olmalıyız.
Başta Kutlu Doğum etkinliği düzenleyen bütün İslami camialar bu bildiri üzerinde mütalaa etmeli, ilave edecekleri, değiştirecekleri şeyler varsa görüşlerini ortaya koymalıdırlar.
Daha da önemlisi, İslami camiaların önde gelenleri, sözcüleri vahdet ve kardeşlik için titizlik göstermelidirler. Kendi bünyelerinde yaptıkları sohbetlerde, açık alanlardaki konuşmalarına ve yazılarına dikkat etmeleri, sözün nereye varacağını, kimleri üzeceğini çok iyi hesap etmelidirler.
Ayrıca, mensuplarını bu noktada izlemeli, vahdet ve kardeşlik hususunda ümmete ne gibi katkılarının olduğunu veya ne gibi zararlar verdiklerini takip etmelidirler.
Vahdet ve kardeşlik konusunda samimi ziyaretler yapılmalı, kapılar hep açık bırakılmalı, vahdete halel getirecek söz ve davranışlar veya yanlış anlaşılmalar derhal düzeltilmelidir.
Özellikle Peygamber Aleyhisselam'ın yoğun gündem yapıldığı şu mevsimde O'nun sıcaklığı, O'nun birleştiriciliği bir rahmet olarak değerlendirilmelidir.