İslam Coğrafyası tam bir vahşet ve dehşet çemberinde. Bir tarafta müstekbir ve zalim güçlerin binlerce kilometre uzaktan gelerek uçak ve jetleriyle bombaladıkları şehirler, hastaneler ve okullar; öte tarafta içimizde ihdas edilen örgütler eliyle serdedilen cinayetler…
Halep, Arakan, Karlıova ve Diyarbakır… Vahşetin şekli ve dehşetin asıl faili aslında hep aynı; tek değişen maşalar ve kuklalar…
Hastanelerin, okulların ve sivil yerlerin özellikle hedef alındığı Halep'te insanlık yerlerde sürünüyor. Alınan bilgilere göre Halep'teki en son hastane de bir iki gün önce vuruldu. Halep'te yaraları saracak artık bir hastane bile kalmadı.
İnsan hakları, evrensel hukuk, savaşta saldırılamayacak yerler ve centilmenlik ne yazık ki can çekişiyor. İnsani değerlerin hepsi yerle yeksan durumda.
Ceberrut zalimler havadan ölüm yağdırıyor. İnsanlık suskun, gâvurlar pişkin, Müslümanlar gafil ve mağbun…
Parçalanmış çocuk görüntülerini kaldıracak takatimiz kalmadı artık.
Ya Arakan.
Myanmar'ın yüzde 10-14'ünü teşkil eden Müslümanlar tam bir vahşi saldırı altında. İnsanların diri diri yakıldığı, kesilen ve yakılan kurbanların etrafında insanlıktan yoksun vahşi Budistlerin eğlence düzenledikleri bir atmosferi izlemekten içimiz kan ağlıyor.
Sudan bahanelerle ülkelere tonlarca bomba yağdırıp sözüm ona insan haklarını getirmeye çalışan özgürlükçü vampirler tek bir “endişe açıklaması”nda bile bulunmuyor.
Irak'a sözüm ona insanlara zarar verebilir heyulasıyla nükleer silahlar için müdahale edip bir milyon insanın kanına giren dünya jandarmaları, bütün bu görüntüler karşısında suspus durumda…
Katillerden çözüm beklediğimiz yok, ancak şu zalimlerin gerçek yüzlerini serdetme babından bunları dile getiriyoruz, hepsi bu kadar.
Peki ya Bölge…
Bizim Bölge diye tabir ettiğimiz Türkiye'nin Doğu ve Güney Doğu'sunda da sudan bahanelerle az vahşetler yaşanmadı… Burada, bir mukayeseye gitmeksizin ifade etmek gerekiyorsa şayet, 6-8 Ekim 2014 olaylarında insanlar vahşi saldırılara maruz kaldı.
Dün gazetemizin manşetine yansıyan Karlıova'daki vahşet itirafıyla, insanların PKK tarafından hangi gerekçelerle katledildiğini bir kez daha görmüş olduk.
Bir yıl önce yakalanan ve gözaltında yaptığı itiraflarla Cengiz Tiryaki ve Fethi Yalçın'ın katili olduğunu ortaya koyan Andok kod adlı Kadir Gümüş, Cengiz Tiryaki'yi HÜDA PAR üyesi olması gerekçesiyle, annesi ve eşinin gözleri önünde öldürdüklerini beyan ediyor.
Arakan'da, Filistin'de, Halep'te, Suriye'de işlenen cinayetlerin hepsinin gerekçesinde nasıl ki özgürlük ve kurtuluş yalanı var ise, Bölge'deki katliam ve cinayetlerin gerekçesinde de aynı bahane ve gerekçe vardır.
Ancak…
Özgürlük maskesi arkasına gizlenmeye çalışan zalimlerin, gerçekte hangi sebeplerle insanları katlettikleri de gerek itiraflarıyla gerek yapıp ettikleriyle ortadadır.
Bir partiye üye olduğundan dolayı insanları katletmek… ‘Partimden vazgeçmem' dediği için M16'larla öldürme kastıyla ateş etmek…
Vahşilerin özgürlük anlayışı işte bu kadardır…
Arakan'da, Suriye'de, Diyarbakır'da, Karlıova'da ve dünyanın her tarafında hastane bombalayanlar, insan yakanlar, kişileri siyasi düşüncelerinden ötürü öldürenler siz olsa olsa VAHŞİSİNİZ!!!
Selam ve dua ile