Toplum olarak dertler minimum seviyelere inmiş olsaydı, mesela ekonomi, eğitim, sağlık, güvenlik gibi alanlar sürekli normali gösterseydi, hak, hukuk, refah hep üst seviyelerde sağlansaydı, iç ve dış siyasette de herhangi bir endişe olmasaydı ne olurdu sorusunun cevabı için bugün dünyada onlarca örnek verilebilir.
Sorunu ve sorumluluğu azaltılmış bir dünya mülkü, terbiye ile kontrol edilmediğinde, düşünmeyen beyin gibi, kendi kendini öğütmeye başladığı için belki de Hz. Süleyman(as) dışında başka hiçbir Müslüman öyle bir niyazda bulunmamıştır. O’nu muhafaza eden şükür ise malumdur.
Mevcut dünya halkları için göreceli tarafı bir yana şu anda, genişlikle imtihanımız, darlıkla sınavımızdan kat kat daha ağırlaşmış vaziyette.
Otuzbeş sene önceydi. Üç yıl önce başvurulan telefon eve bağlandığındaki sevinci hatırlarım.
Tabi telefon dediysek öyle tuşlu rakamlı değil, bildiğiniz yanında çevirme kolu olan ve o yıllarda aynı zamanda işkencecilerin de kullandığı epey de ağır manyetolu makine.
El kadar bataryayı bu telefona bağlıyorsunuz. Sonra ahizeyi kulağınıza alıp manyetolu telefonun kolunu hızlıca çevirdiğinizde ürettiğiniz elektrik postanede santral dolabındaki ışığı yakıyor.
Santral görevlisi olan postacı da ışığı görünce cevap veriyor. Ve ona rica ediyorsunuz o da sizi görüşmek istediğiniz yere bağlıyor.
Bize artırılan nimetleri, şükrümüzün karşılığı görmek tevazu ile istihza olacağından kabaran hesaplarımız demek daha doğru olur.
İşte içinde bulunduğumuz şu mübarek vakitler, imtihanın ters yönünde artan hızımız için frene basma vakitleri, farkındalık zamanları. Biraz daha akıbete odaklanma, biraz daha yarına bakma vakitleri.
Ekilen ürünlere bire yüz, mahsul verilen bereketli demler.
Bu ayın kutlu şehidlerinden İmam Hasan el Benna, “Vakit hayattır” derken aslında “Sakın Müslüman olmaktan başka bir şekilde ölmeyin”(Al-i İmran 102) ayet-i kerimesini tefsir ediyordu.
Çünkü bir önceki nefesimizle birlikte o nefesin zemini, zamanı ve tazammunu(içeriği) öldü.
O zaman üç aylar bir de her vakti ölmeden Müslümanca eda etme gayretine mürşiddir.
Bütün nimetlerden kesinlikle ve şüphesiz hesaba çekileceğimiz o güne doğru saatte 1670 kilometre hızla giderken tasavvufun piri sayılan Cüneyd-i Bağdadi’ye atfedilen şu muazzam söze de kulak vermeli:
“Dünyanın bir günü, âhiretin bin senesinden daha hayırlıdır. Çünkü dünyanın o bir gününde, Allah’ı razı etme fırsatı vardır.”
Bu satırları kaleme alırken ajanslar, iki saat öncesinde “Var mısın? Güçlü Bir Yaşam İçin Öneriler” programının tanıtım twitini atan meşhur psikoloğun ölüm haberini geçiyordu.
Öleni rahmetle anarken “varım” cevabı için güçlü bir istikamet ve güçlü bir ihlas önerisini öne alma lüzumunu da unutmayız.
Rabbim üç aylarınızı mübarek eylesin. Ramazana kavuştursun.