Mustazaflar Cemiyeti Van şubesi tarafından 'Şehadet ve Şehitlik Gecesi’ programı düzenlendi. Programa konuşmacı olarak katılan Doğruhaber Gazetesi Genel Yayın yönetmeni Mehmed Göktaş Şehitlik ve Şahadet hakkında önemli mesajlar verdi.
Programda özellikle Van’da 14 Şubat 2000 yılında katledilen 5 mustazaf Müslüman'a dikkat çekildi. Ayrıca PKK tarafından katledilen M. Latif Şener de anıldı. Halkın yoğun katılımıyla gerçekleşen program, hafız Nurullah'ın Hocanın Kur’an-ı Kerim tilaveti ve Grup Rahmet sanatçılarına Mevlidi Şerif okumalarıyla başladı.
Etkinliğe konuşmacı olarak katılan Doğruhaber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Göktaş, yaptığı konuşmada şehid edilen peygamberler, Şubat şehitleri, Van şehitleri ve 6-8 Ekim şehitleri anılarak, şehitlerin hayatından kesitler aktarıldı.
“Zalimlere karşı biri hakkı haykırmazsa o zalimler onu inim inim inletir, kırbaçlar altında inletir” diyen Göktaş, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Hz Hüseyin'in ölmemesi için dikkat edin bir tek şart vardır. O zalime biat edecekti razı mısınız? Razı olabilir misiniz? Hz Hüseyin ancak böyle yaşayabilirdi. Yezid'e biat edecekti. Bunu o zalime diyebilir miydi? Eğer deseydi Hüseyin, Hüseyin olmazdı öyle değil mi? O zaman cennet ehlinin efendisi olabilir miydi? Allah korusun bir zalimin sarayında beslenen basit bir insan olurdu. Allah korusun ümmette rayından çıkardı."
Şehadetin, birilerini coşturarak, gaza getirerek şecaat arz etmek olmadığını belirten Göktaş, "Şehadet yeryüzünün en büyük hakikatidir. Onun için Allah’u Teâlâ bu yolu açmıştır. Şehitler olacak ki, bir dava yürüyecek uğruna şehit verilmeyen bir dava asla dava değildir. İnanın bugün İslam âleminde İslam coğrafyasının her yerinde şehit olacak çokça insan var. Onun için birilerini aramıyoruz. Bu uğurda can verecek çok gönüllü vardır. Bizimki ne yapıyor. Beline bombaları bağlıyor, dinamitleri dolduruyor, saatli bombaları beline karnına bağlıyor, cübbesini üzerine giyiyor, sarığıyla, sakalıyla bir camiye varıyor. Caminin içinde Allah diyen, rüku eden, secde eden insanları havaya uçuruyor. Sonra da cennete gideceğine inanıyor. Bırakın camiyi, Allah diyen insanları havaya uçurmayı Kiliseyi, Sinagoku, Havrayı bile havaya uçuramaz. Allah’ın Resulü bu ümmeti savaşa gönderirken önüne alırdı, beni dinleyin çocukları, kadınları, savaşa katılmayan ihtiyarları öldürmeyeceksiniz, derdi. Böyle bir peygamberin ümmetinden olduğunu söyleyen birileri, içinde Kur’an ve Müslüman dolu camiyi havaya uçuruyor.” diye konuştu.
“Bizim en önemli görevlerimizden biri Allah’ın Resulüyle beraber olmaktır"
Bir Müslüman'ın en önemli görevinin Allah'ın Resulünü desteklemek ve onunla beraber olmak olduğunu vurgulayan Göktaş, “Bizim en önemli görevlerimizden biri Allah’ın Resulünü desteklemek ve onunla beraber olmaktır. Dikkat edin Akabe Biatını hatırlayın, o sahabeler o antlaşmaya imza attı. Ama o Akabe Biatını en önemli maddesi, bir gün Mekkeli müşrikler beni burada sürüp çıkarırsa ben de size Medine’ye vardığımda beni bağrınıza basacağınıza, beni koruyacağınıza, içinizden biri gibi kardeşleriniz gibi beni koruyacağınıza biat ediyor musunuz.? Evet, ediyoruz Ya Resulullah dediler. Aslında bu madde var ya çok önemli bir madde hatta antlaşma yapıldıktan sonra o antlaşmayı imzalayan Medineli Ensarlar ayağa kalktılar dediler ki; Ya Rusulullah tamam imzaladık, ama bu imzayı atmakla aslında çok da risk aldık. Şimdi Mekkeliler, Kureyşliler bize düşman oldu. Peki, bunun için sen bize ne vaad ediyorsun. Efendimiz aslında çok şey söyleyebilirdi. Allah ilerde bana devlet, güç, kuvvet verecek. Kiminizi kadı, vali, memur, yapacağımı da demiyor. Ben de size cennet vaad ediyorum, diyor. Bir rivayete göre, Ensar çocuk gibi yerinden fırlıyor. Vallahi bu güzel bir alışveriş deyip ellerini kaldırdılar." şeklinde konuştu.
“Bizler de yaşayan Müslümanlar olarak o Resulü savunmak mecburiyetindeyiz”
Yaşayan Müslümanlar olarak bir görevimizin de Allah Resulünü savunmak olduğunu söyleyen Göktaş Hoca, şöyle devam etti: “Bugün bizler de yaşayan Müslümanlar olarak o Resulü savunmak mecburiyetindeyiz. Aynen onun davasını, ehlibeytini, eşlerini aynen korumak zorundayız. Çünkü aynı ihanetler, saldırılar peygambere yine yapılıyor. Diyeceksiniz ki, ölmüş bir peygamber hayır. O peygamberin davası ölürse biz de yokuz. Allah’ın Resulüne dil uzatanlara, hakaret edenlere, eşlerine hakaret edenlere sesleniyorum, biz bütün dünyaya ilan ediyoruz ki, Resulümüze dil uzatanlar, Resulümüze hakaret edildiği zaman eğer biz yaşıyorsak hayat bize zehir olsun, biz yok olalım. Onun için ilan ediyoruz ve diyoruz ki, onun yolunda ölürüz. Bizim de anamız babamız o Muhammed'in (sav) yoluna feda olsun.
Ve vallahi çarşaf, edep ve nikah düşmanlarına diyoruz ki; çarşaf için ve nikah için de ölürüz. Çarşafımıza, tesettürümüze, örtümüze sataştığınız zaman vallahi ölürüz. Bunu da buradan şehitler diyarından ilan ediyoruz."
Program Grup Rahmet sanatçılarının seslendirdiği ilahilerin ardından Fehmi Balka tarafından yapılan dua ve amin sesleri ile son buldu. (Sedat Karatay - İLKHA)