Seçimlere sayılı günler kala, bir taraftan siyasi partilerin propaganda çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor, diğer taraftan da liderlerin mitingleri art arda geliyor. Buraya kadar her şey normal, olması gereken de bu belki. Ama maalesef özelikle doğu ve güneydoğuda yer yer seçim çalışmalarında istenmeyen görüntüler de çıkıyor ortaya. Kuşkusuz bu çirkin görüntülerin yaşanmasında partilerin ve yöneticilerinin hal hareket ve tavırları da son derece etkindir. Kimi partiler maalesef kendilerinden başkasına yaşam hakkı tanımak istemiyor veya en azından korku ve baskıyla rakiplerini ve onlara oy verebilecek seçmenlerini sindirmek istiyor. Bu çerçevede bu seçimlerde Van ilimiz maalesef partilere yapılan çeşitli baskı ve saldırılarla ön plana çıkıyor. Sanki Van’da kirli bir el iş başında ve bilinçli bir şekilde Van seçim ortamını germek istiyor. Kimdir bunlar, Van halkından ne istiyorlar ve niçin Van halkının üzerinden kirli emellerine ulaşmak için hemen hemen her siyasi partiye ve adaylarına saldırıyorlar?
Seçim atmosferine girdiğimiz son 2 ayda Van’da seçimlerde etkin çalışabilecek tüm partiler değişik tarihlerde saldırıya uğradılar. Bunları kısaca hatırlatacak olursak;
22 Ocak 2014’te Van’da esnafları ziyaret eden AK Parti Van Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Osman Nuri Gülaçar, bir grup BDP üyesinin taşlı saldırısına uğradı.
03.02.2014’te Van’ın Gevaş İlçesi’nde AK Parti ve Hür Dava Partisi’nin ilçe başkanlıklarına aynı gece molotof kokteyli atıldı. Her iki parti binasında da ciddi hasar meydana geldi.
02.03. 2014’te Saadet Partisi Van Büyükşehir Belediye Başkan adayı Fetullah Erbaş’ın propaganda amaçlı kullandığı ve mahalleleri gezen Saadet Partisi’nin seçim minibüsü, saat 11.00 sıralarında Bdp’li bir grubun taşlı saldırısına uğradı. Minibüsün camları kırılırken, içinde bulunan sürücü ve bazı görevliler de tartaklandı.
02. 03. 2014’te Van’ın Edremit ilçesine bağlı Doğanlar köyünde seçim çalışması yürüten AK Parti Van Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Osman Nuri Gülaçar, köy çıkışında Bdp’li bir grup tarafından taşlı sopalı saldırıya uğradı.
07.03.2014 Van Merkez Cevdetpaşa Mahallesi’nde pazar günü yapılacak miting için halka el broşürü dağıtan HÜDA PAR üyelerinden Zahit İlbay ve kimliği açıklanmayan bir kişi, Bdp’li kişilerin saldırısına uğradı.
8 Mart 2014’te Van’da seçim çalışması yapan HAK-PAR Van İl Başkanı Tayyip Kızılyıldız ve arkadaşları 50 dolayında BDP yanlısı bir gurubun taşlı saldırısına uğradı. Saldırganlardan biri arkadan yaklaşıp İl Başkanı Tayyip Kızılyıldız’a yumruk attı.
9 Mart Pazar günü HÜDA PAR’ın Van’da yaptığı mitingden sonra bu güne kadar yapılanlar içinde en çirkini bir saldırı gerçekleşti. Bdp’li çeteler bu sefer HÜDA PAR’ın mitinginden ayrılan HÜDA PAR’lı 5 başörtülü bayana saldırdılar. Yere düşürüp tartakladıkları bir bayanı bayıltıncaya kadar dövdüler. Kürt olduklarını iddia eden bu saldırganlar Kürtlerin bütün örf ve adetlerini, gelenek ve göreneklerini hiçe sayarak kadınlara saldıracak kadar alçaldılar.
Hiç şüphesiz adil seçimlerin temel koşulu çok seslilik ve halkın özgürce tercih yapabilmesidir. Tv ekranlarının veya halkın karşısına çıkınca övüne övüne demokrasiden bahseden, parti adlarında bile barış ve demokrasi vurgularını yapanlar her nedense iş uygulamaya gelince helvadan bir put gibi barış ve demokrasiyi gözlerini kırpmadan yiyebilmektedirler. Buradan açıkça ilan edelim, seçimlerde şiddete başvurmak kendisine ve halka güvenmemektir. Normal şartlarda halkın kendisini seçmeyeceğini anlayan veya bundan korkan partiler, sürekli bir korku ve baskı ortamı oluşturmak suretiyle rakiplerini yarış dışı bırakmanın hesabını yaparlar. Bunu da ancak kitlelerin doğruları öğrenmesinden korkanlar yapar.
Seçimleri derin güçler ya da bilmediğimiz bazı odaklar da sabote etmek isteyebilir ve provokatörler bu işte rol oynayabilir. Bu durumda şüphelerin üzerinde yoğunlaştığı partiler diğer partilerden her hangi birisine bir saldırı olduğunda açık yüreklilikle bu saldırıyı kınamalı ve kendilerinin bu işte bir sorumluluklarının olmadığını, suçluların acilen bulunması gerektiğini ilan etmelidirler. Örneğin yukarıda bahsettiğimiz saldırılarla ilgili olarak sürekli Bdp töhmet altında kalmaktadır. Bu durumda Bdp’liler acilen bu saldırılarla bir alakalarının olmadığını ilan ederek suçluların bulunması için girişimlerde bulunmalıdırlar. Tabii gerçekten alakaları yoksa. Ancak Bdp’liler her olay karşısında ya susmaktadırlar veya saldırıyı yapanların suçsuz-mazur olduğu şeklinde akla ziyan açıklamalar yapmaktadırlar. Örneğin 9 Mart’ta Van’da bayanlara yapılan saldırının kamera görüntüleri olmasına rağmen Bdp Van Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan adayları Hatice Çoban ve Bekir Kaya bakın olayı nasıl çarpıtarak anlatıyorlar; “Önceki gün yaşanan olayda görgü tanıklarıyla yaptığımız görüşmeler göre; iki kadın, merkezi seçim büromuzun önünde geçtikleri sırada bir kadın nedeni belli olmayan bir şekilde yere yığılmış, o anda yoldan geçen bir kaç yurttaşımız kadına yardım etmek için yanına gelmiş ve kadını hastaneye götürmek istemişlerdir.”
Şimdi böyle bir olay karşısında böyle bir açıklama saldırganları korumaktan başka bir şey midir acaba? Bir yandan seçim döneminde Çorlu, Aksaray ve Fethiye gibi yerlerde Bdp ve HDP seçim çalışmaları nedeniyle saldırıya uğradığında Bdp’li yetkililer haklı olarak şikâyetçi olurlarken, öte yandan kendilerinin etkin oldukları yerlerde başka partilere yönelik bu tür saldırılara göz yummaları ve altan alta saldırıları yapanları savunarak başka saldırılar için teşvik etmelerini acaba Bdp’liler hangi akıl, barış ve demokrasiyle açıklayabilecekler?
Burada elbette asıl sorumluluk siyasi partilere düşüyor. Başta Bdp olmak üzere bütün partilerin kesinlikle tabanlarını şiddete yönlendirecek söz, hareket ve kışkırtmalardan uzak durması gerekir! Aksi takdirde bu süreçte daha birçok insanın canı yanacaktır! Unutulmamalıdır ki özelikle Güneydoğu gibi başta dış güçler olmak üzere birçok bilinen ve bilinmeyen aktörün faaliyet yürüttüğü bir coğrafyada ok bir kere yaydan çıkarsa, o oku geri getirme imkânı kalmayabilir. Böyle bir durumda da başta şu anda olayları kontrol altına alması gereken siyasiler olmak üzere tüm güneydoğu halkı hatta Türkiye halkı ciddi kayıplara uğrayacaktır elbette. Güneydoğuda çıkacak bir yangının kendisini yakmayacağını düşünen siyasi aktörler yanıldıklarını er veya geç acı tecrübelerle anlayacaklardır.
Selam ve dua ile Allah’a emanet olun.