Van'daki siyasi parti ve STK temsilcileri, 2017 yılında yaşananlara ilişkin İLKHA'ya yaptıkları değerlendirmede ABD'nin Küdus kararı, siyonistlerin saldırıları ile FETÖ'nün kumpasları sonucu cezaevine konulan mahkumların mağduriyetinin giderilmemesinin öne çıktığına dikkat çekti.
HÜDA PAR Van İl Başkanı Rasim Sayğın, 2017 yılı içerisinde Türkiye’deki genel siyaset ile ilgili olarak beklentilerinin karşılanmadığını söyledi.
Saygın, "2017 yılı içerisinde, özellikle darbe girişiminden sonra, girişilen süreç içerisinde hükümetin takınmış olduğu tavır, özellikle milliyetçi bir takım kanatlarla birlikte hareket edilmesi ve dilinin oldukça milliyetçi bir dil kullanmış olmaya başlaması, 2017 yılında daha da yoğunlaşarak arttı. Tabi bütün siyasi partilerin bir birileri ile ittifak yapmalarına bizim bir diyeceğimiz olamaz ancak Türkiye’nin siyasetine nüfus edecekse burada özellikle, hükümet kanadının kullanmakta olduğu dile çok dikkat etmesi lazım. Bizim birlik ve beraberliğimizi bozacak, bizi birbirimizden uzaklaştıracak, insanları kutuplaştırabilecek dillerden uzak olmak gerekir. Dolayısıyla bizim 2017 yılı içeresinde, siyasete hâkim dil olarak biz bunu gördük. Bunun düzeltilebilmesi için de çoğu kez çağrılarda bulunduk. İnşallah bu kullanılan dilden uzaklaşılarak daha çok İslam paydası, İslam bayrağı altında, Müslüman kimliğimizle, bütün herkesi kucaklayan bir dil ile hareket edilir. 2017 yılı içerisinde ciddi olarak bir takım ekonomik sıkıntılar yaşandı. Bu ekonomik sıkıntıların aşılması, millete yüklenen vergiler aracılığıyla aşılma yolu denendi. Bu da ciddi bir külfet olarak, birçok mala yönelik zam haberleri arttı, vergilendirmedeki artışlarla karşı karşıya geldik. Bunların olmadığı bir 2018 temenni ediyoruz." dedi.
"2017 aynı zamanda İslam âleminin bir sessizlik, sağırlık, dilsizlik tarihi oldu"
Âlimler ve Medreseler Birliği Van Şube Başkanı Molla Ali Arslan, 2017 yılında binlerce masum insanın zalimlerin eliyle öldürüldüğünü, evlerin virane olduğunu, zorunlu göçlerin yaşandığını anlattı.
Arslan, "2017 aynı zamanda İslam âleminin bir sessizlik, sağırlık, dilsizlik tarihi oldu. Filistin’de, Kudüs’te o kadar zulümler yapıldı. Suriye’de, Arakan'da, Myanmar’da o kadar zulümler yapıldı insanlık âlemi de İslam âlemi de buna sessiz kaldı. 2017 yılının bize kazandırdıkları neydi. ABD’nin Kudüs kararı belki ümmetin vahdetine sebep oldu. Kendi memleketimize baktığımız zaman ise Müslümanların eliyle ve gözetiminde, Müslümanların devletinde, 'Allah Allah' diyen insanlar yıllardır zindanlarda çürüyor. 2017’nin sıkıntıları büyük ama yine de umudumuz var inşallah. 2017 geçti. Başımızı iki elimizin arasına alalım, bir tefekkür edelim. Biz yıl boyunca hatalarla, bunca felaketlerle , bir yılı devirdik gittik ama 2018'e vahdetle, kardeşlikle, imanla, imanlı bir nesil, bir mücadeleyle, sıhhatle 2018'e girelim." ifadelerini kullandı.
"2017 yılı siyaseten Siyonizm’in emellerine bir adım daha yaklaştığı bir yıl olarak geçti." diyen Saadet Partisi Van İl Başkanı Özay İlhan ise ABD'nin Kudüs kararının ardından toplanan İslam İşbirliği Teşkilatının Doğu Kudüs'ü Filistin'in başkenti; "Batı Kudüs’ü de israil terör devletinin başkenti olarak" kabul ettiği bir yılın geride kaldığını söyledi.
"2018 yılında İran ve Türkiye birlikte hareket ederek siyonizmin planlarını altüst etmelidir"
İlhan, "Müslümanların katledildiği, mülteci konumuna düştüğü, yüzlercesinin denizlerde boğulduğu, aç, susuz, sefalet içerisinde yaşadığı bir yılı geride bıraktık. ABD işbirlikçisi Suud yönetiminin binlerce Yemenli Müslümanı katlettiği bir yıl olarak hafızamızda yer alacaktır. 2017 yılının son günlerinde İslam İşbirliği Teşkilatının skandal kararını tanımayarak, bir bütün olarak Kudüs'ü Filistin’in başkenti olarak ilan eden İran’ın da ABD işbirlikçileri tarafından karıştırmasıyla hatırlanacaktır. 2018 yılında Müslüman ülkeler etnik ve mezhebi her türlü farklılığı bir kenara bırakarak ABD’den, Rusya'dan, Çin'den, AB'den medet ummayı bir kenara bırakıp İslam Birliğini kurmalıdır. İslam Birliği kurulmadığı takdirde siyonizmin emellerine daha da yaklaşacaktır. Siyonizmin 2018 yılında hedefinde olan İran ve Türkiye birlikte hareket ederek siyonizmin planlarını altüst etmelidir." değerlendirmesinde bulundu.
Eğitim- Bir-Sen Van Şube Başkanı Osman Ayşin de eğitimdeki sorunlara dikkat çekerek şunları söyledi: "2017'de en büyük sıkıntımız dönüşümdü. Yani normal eğitime geçilmedi. Bunlar ciddi anlamda akademik başarımızı düşürdü, olumsuz yönde etkiledi. Öğretmen açığını kapatamadık; ücretli öğretmenlerle eğitim yılını geçiştirmeye çalıştık. 17 binin üzerinde kadrolu öğretmenlerimiz olmasına rağmen, 15 bin kadrolu öğretmenler ile bu yılı geçiştirdik. Bunları görüştüğümüz zaman önümüze farklı sebepler sunuldu. Özellikle siyasilerin müdahalesi son derece yanlış bir uygulama. Eğitimi eğitimcilere bırakmamız gerekiyor. Ayrıca okul temizliği sıkıntısı… İŞKUR tarafından okullara temizlikçiler gönderiliyor. Binin üzerinde şu an okullara temizlikçiler atanmış ama halen okulları ziyaret ettiğimiz zaman gerçekten temizlik ile ilgili sıkıntılar var. Bir çalışan olması gerekirken okula üçün üzerinde işçi verilmesi, üç olması gerektiren okullara temizlik personeli verilmemesi… Bunun sıkıntısını dinlediğimiz zaman cevap olarak yine siyasilerin müdahale ettiğini görüyoruz ve bunu doğru bulmuyoruz. 2018 yılında en büyük isteğimiz, siyasilerin eğitimden uzak durmasıdır."
Van Sivil Dayanışma İnisiyatifi (Van SDİ) Dönem Sözcüsü Haluk İnanç, 2018'de tüm toplum kesimlerinin yargıdan beklentisinin adalet olduğunu belirtti.
"2018'de FETÖ kumpası nedeni ceza almış mahkumlara yeniden yargılama yolunun açılması gerekir"
28 Şubat ve FETÖ kumpası sonucu cezaevlerinde bulunan mahkûmlara dikkat çeken İnanç, "Yıllardır zindanlarda başta FETÖ kumpasları olmak üzere birçok gereksiz nedenden ötürü halen cezaevlerinde olan binlerce kişi bulunmaktadır. Davayı açan yargıç, kararı veren hâkim FETÖ nedeniyle cezaevindeyse, yapılan yargılamaları ne kadar hukuki olduğu noktasında tartışmalı yapmaktadır. Bu nedenle 2018'de, Hizbullah Ana Davası dosyasında görüldüğü gibi FETÖ kumpası nedeni ile müebbet veya belli oranlarda ceza almış ve kapatılmış dosyaların yeniden yargılama yolunun açılması gerekmektedir. Böylelikle mağduriyetlerin önüne geçilmelidir. Aynı zamanda Hizb-ut Tahrir davası adı altında, FETÖ suçlamaları ile yargılanan üyelerin oluşturduğu Yargıtay 9'uncu Ceza Dairesinin verdiği kararlar tekrar yargılamaya açılmalı. Kurulduğundan bugüne kadar hiçbir şekliyle cebir ve şiddeti metod olarak benimsememiş Hizb-ut Tahrir üyelerinin oluşabilecek mağduriyetlerinin önlenmesi gerekmektedir. Ayrıca 2018'de Van için bunca zamandır beklenen bayanlar için pembe otobüs getirilmelidir.
İLKHA