TÜBİTAK 47. Ortaöğretim Öğrencileri Arası Araştırma Projeleri Yarışması’na Bitlis’in Ahlat Çok Programlı Anadolu Lisesi’nden katılan öğrenciler ‘Savaş sokağı değil oyun sokağı istiyoruz’ projesiyle büyük beğeni aldılar.
Proje hakkında bilgi veren Rabia Ekinci ile Müjde Tan isimli öğrenciler, yapmış oldukları projenin amacı toplumdaki yozlaşmanın önüne geçmek, teknolojinin insanlar ve özellikle de çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerinin önüne geçmek için böyle bir proje yaptıklarını ifade ettiler.
‘Hayat hep kötüdür hep savaş vardır’ algısının önüne geçmek için böyle bir proje yaptıklarını söyleyen Rabia Ekinci isimli öğrenci, “Projemizin adı, ‘Savaş sokağı değil, oyun sokağı istiyoruz’. Aslında buradaki kastımız Türkiye’nin bir gerçeği olan Suriyeli çocukların da misafir olmasıdır. Bu kapsamda ‘Hayat hep kötüdür hep savaş vardır’ gibi algıları yenerek, güvenli ortamları sağlayabilirsek, çocukların da enerjilerini sarf edebilecekleri ortamları olacaktır. Buradaki diğer bir amacımız ise engelli çocukların olmasıdır. Örneğin ben bir engelli ablası olarak bundan çok şikâyetçiyim. Engelli kardeşimle dışarıya çıktığımız zaman herkes kardeşime anormal bir şekilde bakıyor. Aslında onlarında diğer insanlar gibi enerjileri sarf edebilecekleri, oyun oynamayı sağlayacak ortamlar istiyoruz. Bu yönde ailelerle röportaj yaptık. Çocukların çoğu tablet ve telefonlarla oyun oynuyorlar. Aslında amacımız teknolojiden uzak çocukların, enerjilerini rahat bir şekilde güvenli ortamlarda sağlamak olacaktır. Çocuklarımız teknolojiden uzak güvenli bir şekilde açık havaya çıkarmalıyız. Örneğin ben oyun oynarken benimle birlikte ailemin de oynamasını isterim.” dedi.
“Aynı apartmanda oturan insanlar birbirini tanımaz oldu”
Teknolojinin insanlar üzerindeki olumsuz etkilerini ve şehirleşmenin hızla artmasının olumsuzluklarını anımsatan Müjde Tan isimli öğrenci ise “Genellikle aynı apartmanda oturan insanlar, artık birbirlerini tanımaz hale geldiler. Bunun nedeni çocukların ev hapsi ve evlerin şehirlerde yer almasıdır. Bizler artık köylerde de apartmanların yükseldiğini görmekteyiz. Bu şehirleşme çocukların hayatını çok olumsuz yönde etkileri oluyor. Çocuklarımızı evlere kapatıyoruz. Eline bir bilgisayar ve yahut bir tablet veriyoruz. Bir araştırmaya göre insanların TV'lerin karşısına geçip sürekli bakması, boş bir duvara bakması gibi faydasızdır. Bizler Türkiye’deki tüm oyunları derleyip, uygulama haline getirip, bilgiler şeklinde androidli telefonlara yüklemeyi düşünüyoruz. Çocuklar bu sayede sokak oyunlarını orada bulup istedikleri gibi uygulayabilirler.” ifadelerini kullandı.
Projenin amacından bahseden proje rehber öğretmeni Ferdi Kilayıklı ise, “Yapmış olduğumuz röportajlarda sıklıkla bahsedilen, toplumda bir yozlaşmanın olduğu, insanların artık birbirleriyle kaynaşamadığı, birbirleriyle duygu temasında geçemediklerine dair eleştireler alıyorduk. Bizim buradaki amacımız; bu durumu bir nebzede olsa azalmaktır. Şehrin önde gelen yaşlı insanlarıyla konuştuğumuz da ‘eskiden insanlar bir alanda toplanırdı ve bu sebeple birbirimizi tanırdık’ diyorlar. Şimdi dışarıdan kendi şehrine gelen insanları tanıyamıyor ve toplumda o sosyal kaynaşma gerçekleşmiyor. Bu yönde ailelerin güvenlikten dolayı endişeleri çocuklarını nasıl sokağa salacaklarıydı. Bizler yine aynı projeye bağlı güvenlik konusunda belediyeler ve diğer yerel yönetimlerle konuşarak daha güvenli oyun ortamlarını tasarlamak ve zamanında dedelerimizin oynadığı unutulmuş oyunları tekrar gün yüzüne çıkaracağız.” ifadelerini kullandı.
İLKHA