26.07.2018 Perşembe
Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selâm da O'nun pak Rasulüne olsun.
Geçen hafta ‘taşınıyoruz' demiştik. Gerçekten de taşınıyorduk, bir evden diğer eve. Hâlâ taşınıyoruz, dünyadan ahirete...
Ve işte taşındık, yeni eve geldik, eşyalarımız da birkaç saate gelecek inşallah. Burada hiçbir şey yok ama gelecek eşyalarım var, biliyorum. Dizüstü bilgisayarımı alıp çıktım evden, yazımı gönderebilmek için. Dünya küçük küçük dünyalardan oluşuyor anlaşılan, yaşadığımız her ev de küçük bir dünya. O yüzden işlerimiz yetişmiyor.
Şu yeni ev… Ne kadar da boş bir yer burası… Konuşsam sesim bana geri geliyor. Yürüsem bina sallanıyor; çok da düzgün yapılmamış ahşap parkeden gıcırtılar geliyor. Komşular rahatsız olacak diye ödüm kopuyor.
Geride kalan evi düşünüyorum, burayı yerleştirdikten sonra orayı temizlemeye gideceğiz. Öyle bir imkanımız var, çünkü hâlâ dünyadayız, yaşıyoruz. Peki ya ölseydim? Ya kabre girmiş ve geri dönüşü olmayan o kapısız ve penceresiz eve girmiş olsaydım? O zaman kirli bıraktığım yerleri temizlemeye imkanım olacak mıydı? Peki ya kırdığım kapı kolunu tamir eder gibi, kırdığım kalpleri veya hayalleri de tamir edebilecek miydim?
Zamanım olmadığı için balkona bıraktım birtakım eski eşyaları, çöpe atılacakları veya eskiciye satılacakları… Onları da inşallah bilahare temizleyeceğim. Peki ya kabir evinde olsaydım şu an… Temizleyebilecek miydim geride kalanları?
Pencereler de temiz denecek halde değil… İnşâallah sonra pencereleri de sileceğim. Peki ya ahiret durağım olan kabir evine konduğumda, belki çevremdeki güzellikleri bile bana çirkin gösteren gönül penceremi geri dönüp temizleyebilecek miyim?
Kadının biri kocasına sürekli komşu kadından bahsedip “Şu komşunun çamaşırları da ne kadar lekeli!” dermiş. Kocası bir gün dayanamamış ve “Camları sil hanım!” demiş. Kadın camları silince komşunun çamaşırları da temizlenmiş. Meğerse kirli olan, komşunun çamaşırları değilmiş.
Karşımızda gördüğümüz belki bizim kirimizdir. Karşıdakinin ayıbı belki bizde de vardır, ya içimizde ya dışımızda. Tövbe etme vaktidir şimdi kabre girdikten sonra değiştiremeyeceğimiz kötülüklerimiz, hatalarımız ve kirlerimiz için.
Dünya herkesin kirletip eskittiği bir kiralık ev olsaydı, umarım şimdiye kadar ulaşmazdı. Dünyaya yeni bir şeyler bırakmak lazım ki ardımızda sadece kirimiz, eskilerimiz ve eskittiklerimiz kalmasın. Birkaç yıl kullanılıp sonra paspas yapılacak giysilerden öte bir şeyler bırakmalı dünyaya. Birkaç sene kullanılıp hurdacıya verilecek ütüden daha önemli birikimlerimiz olmalı.
Öldüğümüz zaman kabrimizden gelen seslerden Allah'ın yarattığı mahlûklar, yeni komşularımız rahatsız olmamalı… Dünyadaki konuşmalarımızın ve eylemlerimizin yankısını ahirette duyacağız. O yankı kötü şeyler olmamalı; hamd ve şükür, tevbe ve istiğfar olmalı. Rabbim muhabbetini dünyada, kabirde ve ahirette refikimiz yapsın.