Bismihi Teala
Geçen yıl bu mevsimde, bu ayda, bu günde aramızdan ayrıldın ey güzel insan!
Bu dünyadan genç yaşta veda ettiğinin hüznünü yaşıyor pek çok dava eri, ey nurlu insan!
Ömrünü İslam davası uğrunda yüksek bedeller ödeyerek pek çok şahitler edindin, ey gayretkeş insan!
En verimli yıllarını pek çok zahmet ve yokluklarla inananların safında geçirdin, ey samimi insan!
Darlıkta yoklukta, zindanda hastalıkta hep mütebessim ve şenliydin, ey sinerjisi bol olan insan!
Lisanı güzel, sözleri hoş, hitabeti güçlü, çevresine güven veren güzel ahlaklı Müslüman! Varlığınız elbette mevcutlar için önemli bir imkanken buna karşın yokluğunuz önemli bir kayıptır.
Velhasılı böyle dolu olan insanların toplum için yerleri başkadır. Nihayetinde pırlanta gibidir, elmas mihenginde özel kimselerdir.
Görüldüğünde Allah’ı, İslam’ı, dinin hatırlandığı insan olmak…
Sohbetinde, amelinde, yaşantısında umudu yeşertecek insan olabilmek…
Yüzüne bakıldığında kalbi huzurla dolduran insan olmak…
Kalitesiyle, eminliğiyle, insanların hidayetine vesile olabilmek…
Bulunduğu her ortamda ve şeraitte tebliğ ve davette gevşeklik göstermeden davaya hizmet eden insan olmak…
İşte bu gibi yüksek seciyeler ve hamiyetperver değerler mü’min olabilmenin alametleridir. Zira böyle özellik ve güzellikteki insanlara o kadar ihtiyacımız var ki kuşkusuz her daim ihtiyaç olacaktır.
Allah resulü son noktayı ve asıl hedefi aslında gösteriyor:
"Sizin en hayırlılarınız, görüldükleri zaman aziz ve celil olan Allah'ı hatırlatan kimselerdir..."
İşte İslam davasının içinde yetişen böyle insanlardan azami ölçüde istifade etmemek/edememek büyük bir talihsizlik olsa gerek.
Şimdik lafı eğip bükmeden, kendimize soralım;
Duruşumuzla, ticaretimizle, siyasetimizle Müslüman oluşumuz ön plana çıkıyor mu?..
Bulunduğumuz her mekanda inancımızı temsil ettiğimizin farkında mıyız?..
Yani bize bakanlar İslam’ı, hakikaten görebiliyorlar mı?
Eğer birilerinin hidayetine vesile olabilecek gayreti gösterirsek bu büyük bir sermayedir. Elimizle, dilimizle başkalarının emniyette olduğu kimselerdensek vallaha Müslüman olmanın şartını, iman etmenin hakiki lezzetini alabiliriz. Aksi halde sözde Müslüman, sözde mü’min sıfatını taşırız ki bu da sahibini bir yere götürmez...
Aslında her şey şu ayeti celilede aleni ve belirgin irat buyrulmuştur:
"Allah’a çağıran, iyi işler işleyen ve ben Müslümanlardanım diyenden daha güzel sözlü kim olabilir "(Fusilet/33)
Doğrusu rahmetli Mehmet Hoca’nın vefatları bu hakikatleri bende uyandırdı. Şükür ki böyle mü’minlerle hasbihal etme, paylaşımlarda bulunma olanağı bulduk.
Buradan bir kez daha merhum Mehmet Hoca’ya Allah’tan rahmet, hüzünlü ailesine sabır ve istikamet üzere yürüyenlerden olmalarını diliyorum.
Kalın sağlıcakla….