Vekâlet; güç ve bilgi eksikliğinden kaynaklanan hallerde, aciz kalmak gibi nedenlerle yetkinin başkasına devredilmesidir. Vekâlet ilişkisinde vekâleti veren için nispeten bir acizlik durumu söz konusudur. Bu nedenle Kur'an'ı Kerim'de bunun yerine, halkı temsil konumunda olan kimselere “Nakip” denilmektedir. “Onlardan on iki nakibi mebus yapmıştık…”(Maide:12) buyrulur.
Şeref ve izzet numunesi hayat hikâyelerine “menkıbe” denir. İşte “Nakip” bir menkıbesi olan kimsedir.
Dar ve zorlu yola, delip geçen bakışa da nakip denilmiştir. Buna göre nakip; zor ve engebeli yollardan geçmeyi göze alan, engellerin hakikati görmesine mani olmayan menkıbe sahibi kimsedir. Menkıbe sahibi kimse, zor ve dar alanlarda dahi geçiş noktası çıkış yolu olduğuna inanır.
Ülkeyi didik didik ettiler “bir çıkış yolu yok mu diye”(Kaf:36) buyrulur. Ayette geçenler ülkeyi didik ettiler. Ama hedefleri nedir? “Nerde maden var, nerde ihale nerede imkân var?” diye mi bunu yaptılar yoksa “nerede sorun, nerede muhtaçlar var? Nerede sıkıntı ve dert var diye mi ülkeyi didik didik ediyorlar? İşte buna göre bu kimseler nakip olur veya olmaz. Bakıyoruz ki vekil anlayışı didik didik ediyor; ama genellikle başka amaçlarla…
Şimdi seçimler var. Aslında sistem olarak mevcut seçimler seçkinleri tespit etme aracı değil seçilenleri seçkin ilan etme aracıdır. Bu seçim asla kimseyi seçkin yapmaz. Nakip yapmaz. Menkıbe sahibi yapmaz. Çünkü bu vasıflar evvela insanın kendi içinde olan vasıflardır.
Zor günler vekillerle aşılmaz. Vekil, vekâlet kadar iş yapar. Ama menkıbesi olan kimse didik didik eder. Pes etmez.
Hak Teâlâ nakipleri 12, vekilleri 70 olarak zikretmiştir. Hz. Musa 70 adam seçmişti(Araf:155). Bunlar vekildir. “Recul” lafzıyla nekire olarak belirsizlik formunda zikredilirler. Öyle ya seçilen kimse aslında belirtili değildir. Özel bir isim değildir. Vasıfsızdır; ama bir şekilde seçilmiştir. Bunun durumu Hz. Musa'nın iradesine bağlıdır. Nitekim günümüzde vekiller öyle değil mi? Ama nakip öyle değildir. Çünkü nakipler Allah tarafından ayağa kaldırılmıştır.
Seçimle seçilmişler ortaya çıkar, seçkinler ortaya çıkmaz. İş ki bir ülkede nakipler iş tutsun.
Vekiller gayrı safi hâsıladır. Nakipler ise safi hâsıladır. Nettirler.
İlahi yasalara göre vekiller seçilir; ama nakipler safi olandan alınır. Adeta ölüler içinde diriltilirler. Mebus olurlar. En sonunda vekiller tasfiye olur, nakipler menkıbeleriyle safi kalır.
Eskiden vekile mebus denilirdi. Mebus diri, diriltilmiş kimse demektir. Demek ki vekil olmak yetmez. Vekâlet ilişkisi zayıf bir ilişkidir. Bir de diri olmak lazım. Tabi diri olmak ruhla alakalıdır. Sırf görünüşte canlı kanlı olmak değildir.
Nakip, menkıbe sahibidir. Mebustur. Diridir; ama ölçüsüz maddi refahtan, dengesiz bir şekilde artan imkânlardan dolayı değil sahip olduğu ruh ve inançtan dolayı Dirdir. İridir; ama sınırsız maddi refah ve imkânlardan dolayı değil geniş ufku umudu ve inancı sebebiyle böyledir.
Vekiller zahirde iri oluyor diri oluyor; ama seçkin olmanın onuru ve tatminiyle değil seçilmiş olmanın imtiyazıyla öyle oluyorlar.
Türkiye'ye 600 vekil gerekir mi bilinmez; ama 12 Nakip mutlaka yeterli gelir. Gelsinler yeter ki.