Bismihi Teâlâ
Sene,1930'lu yıllar… Kendini seçilmişlerden gören zihniyetin mümessili gören Eğitim bakanı Reşit Galip popülaritesini devam ettirmenin hesaplarını yapıyordu.23 Nisan 1933 yılında yazdığı ve adına "Andımız" denen metin her gün ilkokul öğrencilerine söyletildi. Bu uygulama o günden bu yana -2013'un ekimine değin minik körpelere her gün okutula geldi. 80 yıl boyunca vesayet sistemi ödün vermeden adeta o metni saf dimağlara vird haline getirdi. Diğer deyişle Reşit Bey'in yazdığı kişisel metin, Koskoca bir toplumun andı yapıldı!
Başı ve sonu ırkçılık ve şovenizm kokan o metin, Türkiye toplumuna pek çok olumsuzluğun nüvesi olmuştur.
Türk'ten başka etnisiteyi tanımayan, diğer etnik kökenlere karşı tahammülsüz bireyler yetişmedi mi? Retçi, inkârcı zihniyetler nerden türedi? Hangi eğitim sistemin ürünü? Patolojik bir hastalık olan ırkçı, faşist ruhlu zihniyetler nereden türedi? Neyle zihinleri alabora edildi?
Nasıl olsa bilinçaltlarına "Türküm; varlığım, Türk varlığına armağan olsun." Sloganik klişeler yerleştirilmişti. Eğitim sisteminin muhtevası da ırkçılığa dayalı olunca, yetişen nesil acayip dumura uğruyordu.
Kısacası bu uygulamalar, Türk-Kürt çatışmasını doğurmaktan başka öteye geçmemiştir. Bu da harici güçlerin sihirli sopasına güç katmıştır. Ezanı bile Türkçeleştirmede büyük emek sarf eden bu zevatın 'Anttaki' sözleri iyi niyetle yazdığı söylenebilir mi? ‘'Tanrı uludur, Tanrı uludur, Tanrıdan başka tapacak yoktur, Haydi namaza, haydi felaha…'' sözler uygulamaya konularak şirretliğini ispatlayan zevatların prototipine ilişkin sadece bir örnek. Dikkatin edin hinliğe! Haydi felaha… Türkçesi kurtuluş ya, o denilmiyor.
Nihayet 8 Ekim 2013 tarihli MEB'in ilköğretim kurumları yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına dair yönetmeliğin 1.maddesiyle ‘ayrıştırıcı, ötekileştirici, ırkçı' söylemler kokan andın okutulmasına son veriliyor. Bu karar toplumu öyle sokaklara dökmedi… Devasa mitinglere, yürüyüşlere itmedi… Ülke bölünmedi… Tersine gayet olumlu karşılandı ve çocuklarda bu eziyetten kurtuldu. Memleketin kürdü, arabı, romeni okulda antla yalana alet edilen çocuğunun durumunu düşündükçe rahatladı.
Asıl memleketi ,'Türklük,Türkçülük,Türkün sesi kainata yankı bulsun' iddiasında bulunan zihniyetler uçurumun kenarına getirmedi mi?..Fetö'den daha daha Türkçü olduğunu iddia eden, sanırım malum güruh dışında kimse yoktur.
Son günlerde Türk Eğitim Sen'in, yürürlükten kaldırılan 'and' a ilişkin açtığı davanın Danıştay'ın 8. Dairesince kabul edilmesinin siyasi olduğunu düşünüyorum. Halen yargıda, bürokraside Fetö hafızasının diri olmadığı söylenebilir mi? Yarın kamu kurum kuruluşlarında başörtü düzenlenmesine yapılan yönetmeliğe ilişkin itirazlar da kabul görürse şaşmamak lazım. Zira vesayet güruhu hortlayacaktır!!!
Sormadan edemiyor insan ey militarist, tepeden inmeci zihniyetin müntesipleri, 5 yıldır neredeydiniz? Andın yürürlükten kaldırıldığı sırada niye gıkınız çıkmadı? Ey vesayet güruhu özellikle ekim ayında bu kararı vermenizin özel bir manası yok mu? 8 ekim-18 ekim?.. 29 ekim?.. Mahalli seçimlere 5 ay gibi bir süre kala ortamı bulandırmanız neye? Daha çekmecenizde tüm hinliklerle beklettiğiniz hangi dosyalarınız var? Doğrusu hangi akla hizmet ederek, tercihinizi andın zorunlu olmasından yana kullanıyorsunuz. Zira bu ilkelikten ne zaman arınacaksınız?
İktidar, toplumu kaosa, çatışmaya, ötekileştirmeye iten uygulamaları pansuman tedavi yöntemleriyle giderilemeyeceğini halen görmeyecek mi? Toplumun ekserisini ilgilendiren meseleleri kalıcı bir çözüme kavuşturması için yılları eskitmesinin bir izahatı var mı acaba?
Öyle yönetmeliklerle, günü kurtarmanın getirisi ne kadar doyurucudur? Toplum, ceberut anayasasının değişikliği için yanınızdayken başka şeye hacet var mı?
Yoksa vesayetin yargı yoluyla yürütmenin üstünde bir güç olduğu, ülkenin halkça seçilen yöneticilere yönettirmediği vesayet sitemine geri mi dönüyoruz?
Kalın sağlıcakla